Mehmet Zeki Dinçarslan

Rezerv alan muamması

Mehmet Zeki Dinçarslan

Muamma kelimesi Arapça âmâ kelimesinden gelir. Bilinmeyen, görülmeyen, bilmece gibi manaları vardır. Malatya'da depremden beri konuşulan bu rezerv alan mevzusu benim aklıma bu kelimeyi getiriyor sürekli. Nedir rezerv alan, ne olacak, nasıl yapılacak gibi soruların hiçbirisinin cevabı yok. Komple muamma. 

Rezerv alan kavramı hayatımıza depremle birlikte girdi. Herkesin ismini duyduğu ve kimsenin ne olduğunu tam olarak bilemediği bir bilmece. Geçenlerde yeni birkaç mahalle daha rezerv alana dahil edildi. Şimdi bu alanlarda ev ve işyerleri olanları aldı bir telaş daha. Rezerv alan olmadan zaten yeterince karışık olan durum iyiden iyiye arap saçına dönecek bundan sonra. 

Depremin üzerimizde yarattığı en büyük sorun nedir biliyor musunuz? İnsanların yaşadıkları bu büyük felaketin ardından düştükleri aciz durumların başkaları tarafından anlaşılacağı beklentisidir. Depremzedeler bekliyorlar. Umuyorlar. Ümit ediyorlar. İnsan türünün en iflah olmaz özelliklerinin de başında gelir bu ümit etme hali. Malatyalı depremzedeler için durumun şekli biraz daha değişik. Etraflarındaki diğer deprem görmüş şehirlerden haberler alarak kendilerinin de aynı şekilde muameleler göreceklerini zannediyorlar. Beklentinin hâkim olduğu uzun bir uyku halinde gibiler. Bekledikleri olmuyor. Kimse kendilerinin deprem görmüş olduğu gerçeğini düşünerek faydalı bir şey yapma derdinde değil. Malatyalı ancak bakıyor. 

Depremden hemen sonra beklentiler de başladı. Devlet herkese ev verecekmiş, işyeri yapacakmış. Bunlar da yetmeyip Toki daireleri inşa edecekmiş falan da filan. Aç tavuk kendini buğday ambarında zannedermiş. Deprem felaketiyle yaralanmış ve hassaslaşmış insanlar çok hızlı bir şekilde devletin ve milletin kendilerini sarıp sarmalayacağını zannetti. Halbuki yıkılmış evlerine fatura gelmeye devam ediyor, fırsatçılar kendilerinin üzerinden para kazanmak için olmadık taklalar atıyorlardı. Ayıkmadı millet. Beklemeye devam etti. 

Beklemeler çeşitli söylentilerle devam etti durdu. Devlet şöyle yapacak, belediye böyle yapacak, yardımlar gelecek, vergiler silinecek, borçlar silinecek, evler yapılacak, fabrikalar kurulacak. Dünya apaydınlık bir yere dönüşecekti. Söylentiler halen devam ediyor farkında mısınız? Ortada bu büyük beklentileri karşılayacak bir şey yok. Konteyner kentler dolu. Caddeler zibil. Söylentiler muhtelif. 

Rezerv alanın ne olduğu, ne olacağı konusunda içi bomboş onlarca açıklama okudum, dinledim. Rezerv alan içinde kalan yerlerin planı-projesi nedir? Ne zaman tamamlanacak belli değil. Hak sahipleri haklarını tam olarak alabilecek mi ya da eksik mi alacak belli değil. Sınırlar çizilmiş, neye göre sınırların çizildiği belirsiz. Rezerv alanla alakalı bir kanun yok ki yüz binlerce insanı ilgilendiren bir konu hakkında bir kanunun olmayışı bence büyük bir skandal. Rezerv alan neden rezerv alan, neye göre belirlenmiş, zeminle ilgili mi, depremsellikle alakalı mı bilinmiyor. Böyleyse zemini sağlam olmayan bir sürü yer var neden rezerv alana dahil değil? Binaların vaziyet planlarında boşluklar var, bizim sosyal yapımıza uygun olmayacak planlar var, nedeni belirsiz. 

Kısaca, tepeden inmeci bir tavırla, Malatya'daki sivil toplum örgütlerinden mimarlar odasına kadar kimsenin bilgisi olmaksızın yapılmış bir plan var. Malatya'yı hiç bilmeyen bir mimarlık firmasının çizdiği bir plan. İhale edilecek ama neye göre ihale edilecek hiç kimse bir şey bilmiyor. Koskoca bir labirentin içinde sağa sola koşmaya mahkûm edilmiş deney fareleri gibi biz de sürecin nereye evrileceğini öğrenmeye çalışarak vakit geçiriyoruz.

Yorumlar 4
Ahmet 06 Mayıs 2024 17:46

Başımdan Geçenler : Çavuşoğlu Mahallesi Boztepe Caddesinde tek katlı 200 metrekare evim var. Depremden sonra HASARSIZ raporu verdiler, haricen doç.ve prof ekibinide incelettim, çok sağlam yapılmış, tadilatını yap huzurla otur dediler. Bende biraz bakımsız olan evime mut.dolabı, camların peni, lam, d.gaz vs. 450 bin tl masraf yaptım son kalan bütçemizle. Kira vermekten iyidir deyip... 15-20 gün önce rezerv alanla ilgili bir harita gördüm. Benim eviminde olduğu alakasız bir alan. Çevre şehirciliğe gidip ada/parsel nosunu girdiklerinde alan içerisinde olduğunu gördüm. Benim evim Boztepe Caddesinin güney cephesinde. Kuzey cephesindeki alan arka sokağına kadar alana dahil edilmiş, kuzey cephesinden benim eviminde bulunduğu 1 parsel sıra ile alınmış. Sebebini bilen yok. Peki 200 metrekare tek katlı evimin yerine ne verirler diye sordum; 2+1 85/90 metrekare daire, o da belirli bir kısmını borçlanırsın ya da 5 şubat 2023 raiç değerinde arsa ve evine bedel ödenir yeri terk edersin. (Fiyat söylemediler) İlçe Belediye başkan yardımcısı arkadaşıma sordum konuyu, hesap etti arsan için 300 bin ev için de 200 bin verirler. En baba 600 bin alırsın deyince şok oldum. Hemen konu ile ilgili araştırmaya başladım. 6.306 nolu kanuna danıştaydan ve idari mahkemeden dava açıp duruma itiraz edilebilir. Birde tanıdık bir Hakim, rezerv alan ilan tarihinden itibaren 60 gün içerisinde itiraz ve dava tmek gerekiyormuş. Ama biz ne zaman rezerv alanına dahil edildik, tarihini bile bilmiyoruz. Kasıtlı olarak zamanı geçirip, zaman aşırıp haklarımızı ve itirazlarımızı edemeyelim diye malımıza çökme komplosu olarak görüyoruz. Ayrıca yine görüşmeler sonucunda yeni yapılan binalar ve tek katlı evlerin olduğunu ve bunların HASARSIZ ve AZ HASARLI olduğunu ilettik yetkililere. Çevre Şehircilik Bakanlığına acil bu konuyu dilekçe halinde bilgilendirmemizi, Yapıların hasar durumundan dolayı Rezerv Alandan çıkarılması talebinde bulunmamız istendi. En önemlisi birlik olup HASARSIZ ya da AZ HASARLI evlerimizi, mülklerimizi korumamız çok önemli. Çünki Benim terk edeceğim alana z+6 kat bina yapılacak deniliyor. 1 tanesini bile bize reva ya da hak görmeyenler, benim kesemden diğer 6 daireyide satıp cebine koyacak, adıda Rezerv Alan. Kimse kusura bakmasın. Şehir güzelleşecek vs. güzellemeleri adı altında bizler mağdur olacaksak varsın Şehir çamura batsın. Önce yıkımın çok olduğu alanlara çözüm bulsunlar. Milletin sağlam evinden ellerini çeksinler. Bir faydalarını görmedim, zararlarına tahammülümüz yok, biline....

Asım 06 Mayıs 2024 12:06

Rezerv alan ilan edilen yerlerin ana dayanak noktası, riskli yapıların varlığı ve bu yapıların insanların canının,afet ve deprem gibi olağanüstü durumların sebep olacağı,hayati tehlikesinin olacağı çok büyük gerekçeyle riskli alanı,devlet rezerv alan ilan ederek kentsel dönüşüm uygulamasıyla özel mülke dokunur gerekcesiyle vatandaşını korur kollar denir.ama işte burda büyük bir yanlış ve çıkış noktası üzerine insanları zorlamakla aslında işin başka yönleri olduğunu gizlemeye çalışanlar yerinde evlerinizi yapacağız yalanına başvurmaktalar.en önemlisi riskli bölge diyerek ilan ettikleri rezerv alanların çok büyük bölümünde yapıların çoğunun yerinde yeller esiyor ve esamesinde geriye resimleri kaldı.kanunu geçerli kılmak için rezerv alan da kalan kişilerin yok olan,orta hasarlı olup güçlendirilmesine ve yerinde dönüşümüne müsade edilmeyen birde hasarsız binaları yıkacak olacaklarsa kısacası deprem sonrası yok olan ve şu an halen var olan tüm binalar dahil deprem öncesi 5 Şubat a göre ,rezerv alan için sözleşme yapılacak tarihte vatandaşın arsası,yapısının adil bir şekilde fiyatlandırma yapılacağı ve yapılacak rezerv konut maliyetine göre vatandaşın alacağı vereceği hesabı edilecek denmekte.ama şundan eminim ki güncel fiyatlara göre şeffaf adil bir fiyat değerlemesi yapılacağına inanan inancını zayi eder.Sami başkan seçim zamanı diyordu,rezerv alanda yapılacak evler çok değerli olacak.hatta yalan ve yanlış olmasın 8 milyon rakamı zikrediliyordu.Sayin başkanımız çok değerli olacak 90m2 evin maliyetini düşün karını bize takdim edin size zahmet dememek mümkün değil.çünkü zorlayarak yapılmak istenen sosyal değil zorbalık çalışması olur.insanın mülküne dokunmak zorlamayla hiç bir risk durumu da yokken hatta depremler sonucu risk durumu yok olmuşken zorbalığı sosyal proje ismiyle güzellemeler yaparak insanın mülkünün gaspı anayasaya göre de suçtur.garip olan şu.rezerv alanla evim yapılsın isteyene saygı duymamak namertliktir.ancak istemeyene saygı duymamakta namertliktir.şu an bu gerçeği pas geçenler bilsin ki rezerv alan ilan edilen bölgelerin temel dayanağı olan riskli yapıların varlığı mevcut değildir.yapilacak evleri kura yoluyla belirlemek,rezerv alanda yeri olanlar için hakarettir.gerçek şu ki gelsin ama gerçekten hakkını versin diyenleri bekleyen tehlikenin en büyüğü de gaz almak için yok rezerv alanda ki arsasınızın,mülkünüzün gerçek fiyatını güncel fiyatını belirleyeceğiz diyenler oluşacak tepki gazını alma derdindeler.yıkılan malınıza, güçlendirmeye izin vermedikleri orta hasarlı malınıza gaz almadan başka hangi gerekçelerle fiyat vermeye çalışmaktalar.bir yandan tokiden hak sahipliğiyle evini alacak olanlar arsasını istediği tasarrufta bulunma hakkı var.işte tasarrufu olanlara da rezerv yerlerinden toki hak sahipliği daireleri verilecek.ancak diğer taraftan rezerv alan dahil olanlar içinse ya rezerv alandan ya da tokiden hak sahipliği.ama vatandaş yerinde dönüşümle evini yapmak isterken yok çekecekler.çünkü bizim çökmemiz gerek gerçeğini de sizlere yerinde biz ev yapıyoruz diyecek.iyi de 150-180-200-220 m2 evi olana,aile binası olupta evini kendi yapmak isteyene, komşuları anlaşıp binamızı biz yapmak istiyoruz diyenlere zorlamayla yapılacak rezerv alan uygulaması zalimliktir.

Hakim 06 Mayıs 2024 11:50

Rezerv alan aslında alt yapısı hazır olan yerlere depremler sonrası yok olan riskli yapılar bahane edilerek, isteyen elbet saygı duyulur,riskli yapılar can güvenliğini tehlikeye atacağından devlet mülkiyete kentsel dönüşüm uygulamasıyla mülkiyet dokunur kanununu devreye sokarak zorla rezerv alan da yeri olanların malına,sözde yerinde evlerinizi yapacağız yalanına başvurup kura yoluyla dairesinin yeri konumu belli olanları sağa sola savurma uygulamasıdır.tabi bu ifadelerin yanlış bulana katılmayana elbet saygılıyım.rezerv alana dahil olmak istemesine saygı duyarım.ancak en büyük gerekçelerden biri de,kırsalda alt yapısı olmayan yerlerin alt yapı sorunu olduğundan ve oldukça maliyetli olduğunda,yapılacak evlerin maliyeti dolayısıyla yolsuzluğu azaltan engel bir durum olduğundan rezerv alan dayatmasıyla şehir merkezine yakın,daha ziyadesiyle binaların az olduğu yerleri seçerek,çünkü rezerv alanda taşınmaz sayısı az olması çok elzem alan bakir olmalı, oldukça çok sayıda konut yapma derdindeler.hal bu ki alt yapı sorunu olmayan ya da az olan yerlerin alt yapı maliyeti de olmadığı halde,kanunun mevzuatında da belirtildiği üzere, yapılacak konutlar bölge insanına ve iklimine uygun yaşanabilir alanlar inşa edilir denmektedir.yapılan ve yapılacaklar ortada.tamamen devletin milletin malını heba edip yaşam kalitesi vasat daireler yaparak bir kere yapılacak konutları ve devasa bütçeleri zayi edecekler.işler yolunda gitmiyor.kaldı ki çok zor olmasa gerek.yaşanabilir alan yapmak, yapılanlar hizmet için yapılıyor olsaydı zor olur muydu.bir hakikat var müteahhitin yaptığı ferdi işine göre bir toki evi büyüklüğünde daireyi 1.5 milyona yaparken toki evlerinin ve rezerv alan da yapılacak evlerin ve yapılan köy evlerinin rezil fiyatları ortada.kimse kimseyi kandıramaz.ancak adalet sistemi keyfe göre işleyen bizim gibi toplumlarda bu rezilliklerin hesabı da sorunlmaz.rezerv alan bir dayatma projesi olursa alçaklık olur.ama isteyene saygısızlık olmaz.günün sonunda amacın rezerv alanla insanlara ev yapmak olmadığı ortaya çıkacak.sözde,ülkemizin en büyük lokomotif iş sahası inşaat olan bir ülkede o da en rezil şekil de yapılmaya devam ediyor.

Malattali 06 Mayıs 2024 08:22

Malatyalinin bir degerimi var sanki

Yazarın Diğer Yazıları