Mehmet Zeki Dinçarslan

Vizyonsuzluk, ihmal ve bekleyiş

Mehmet Zeki Dinçarslan

Geçen haftalarda bir Adana seyahatim oldu. Ara sıra dışarıya çıkmak Malatya'yı anlamak açısından oldukça yararlı oluyor. Şehrin etrafını dolaştıkça en uzak yerlere bile yol ve altyapının götürülmüş olduğunu fark ettim ve aramızdaki farkı anladım. Neden bir zamanlar Malatya ile kıyaslanabilecek büyüklükte olan şehirler şu anda arayı bu kadar açtılar sorusunun cevaplarından birisi de yol ve altyapı. Malatya şehri belli bir alana sıkıştıkça sıkıştı yıllardır. Yol ve altyapı çalışmaları belirli alanlarla sınırlı kaldı. 80'li yıllardan itibaren kent-köy nüfusu arasındaki dengenin kentten yana bozulmuş olduğunu hepimiz biliyoruz. Şehir her geçen gün daha da kalabalıklaştı ve bu nüfusun ihtiyacı olan konutlar belirli bir düzen olmaksızın çevre yolunun etrafına adeta serpiştirildi. İnsanlar konutlarını yaptıkça sınır yerler imara açıldı. Sınırda bağ mı vardı, bahçe mi vardı, önemli endemik bitkilerin yetiştiği yerler mi vardı gibi sorular çok da önemli olmadı. Karakavak'ta mı yerleşme var, hemen buralara imar geldi. Hemen ardından Bostanbaşı sonra diğer yerler. Bugünkü yerleşimin belirli bir plana bağlı olarak yapılmış olduğunu bana kimse anlatmasın. Kervan hep yolda dizilmiş. 

Şehri belirli bir merkezde tutmak ve alt merkezler oluşturmamak şimdiye kadarki belediye idarecilerinin vizyonsuzluğunu gösteriyor. Aynı durum bundan sonra devam ederse bu da bugünkü yöneticilerin vizyonsuzluğunu gösterecek. Ne yazık ki bu Malatya şehri ülkenin orta yerinde görünmeyen, bilinmeyen bir yer konumunda. Koskoca depremi en fazla yaşayan yerlerden biriyken depremi doğru düzgün görmemiş olan şehirlerden daha az duyuldu yaşadıklarımız. Vizyonsuz şehir ekabiri, birbirileri ile güç mücadelesi yaparken tüm enerjilerini tükettikleri için şehrin tanıtımı gibi, bütçeden alınacak pay gibi, depremden dolayı yaşanan izlerin silinmesi gibi konularda çalışma yapacak dermanları kalmıyor. İç siyaset için birileri kavga ederken dayağı hep gariban Malatyalı yiyor. Gariban Malatyalıya da aynı şekilde kızıyorum çünkü halinden o kadar memnun ki, şikâyet ederken bile sesi içine kaçıyor. Kaderine razı. 

Kuzey çevre yoluyla ilgili ilk ne zaman yazı yazdım hatırlamıyorum. On yıl önce miydi daha önce miydi ben bile unuttum. Birileri bu şehrin insanıyla alay ediyor sanki. Adana'da, Maraş'ta, Konya'da... aklınıza gelebilecek birçok şehirde yollar jet hızıyla yapılıp bitiriliyor sonra yenisine geçiliyor. Biz bir kuzey çevre yolu yapana kadar adamlar eskitiyorlar. Hızlıca bir yolu yapıp bitirmek, başka yolların nasıl açılacağını planlamak bu kadar zor bir şey mi? Bu kadar zorsa başkaları nasıl başarılı olabiliyor? Şehrin alt merkezlere, rahat ulaşıma, genişlemeye ihtiyacı var. Delik deşik yollardan geçiyoruz. Koca çevre yolunda kamyonların, şehirlerarası araçların taciziyle işimize, okulumuza gitmek zorunda kalıyoruz. Bir şehrin insanı bu kadar değersiz olabilir mi Allah aşkına. Kimin kanı daha kırmızı diğerinden? 

Örümcek ağı gibi yollar yapıldığını görüyorum gittiğim her şehirde. Bir gittiğim şehri bir dahaki gidişimde tanıyamıyorum. Vücut için damarlar neyse şehir için yollar odur. Bizim şehrimiz can çekişiyor yolsuzluktan. Anca içi boş vaatler dinliyoruz. Şunlar yapılacak, bunlar yapılacak diyorlar fakat hesap soran da yok takip eden de. Ne yazık ki umurunda olan da yok. Tüm Malatya kaderine razı bir şekilde bu keşmekeşin içerisinde hayatını sürdürmeye devam ediyor.

Yorumlar 5
Hakim 13 Mayıs 2024 11:28

Zeki abinin başlığının devamlılığı kaçınılmaz bir sonun gerçekliğinin de başlığıdır.deprem öncesi imar uygulamalarıyla şehirlerin katledilmesine müsade eden yerel yetkilerle bu rezilliklere sebep olan tokinin, deprem sonrası şehirlerin ihya edilmesi için kaliteli bir yol çizilmesi çok zor.evet toki evleri sağlam dışında bir şehrin modern yüzü için bir şey barındır mıyor.şu an en önemli konu rezerv ala uygulamalarıyla bir şehre neşter vuruluyor.Anakara havaları eşliğinde bizlere proje dayatanların, yerel halk ve bölge iklimine uygun olmayan oldukça vasat ama dehşet paraya ihale edilen sözde sosyal konutların amacının,şehirlere değer katacak geleceğe umut dolu nesillerin yetişeceği bir şehir planlaması yapılmıyor ve bunu iddia etmek çok zordur.Sami başkanımız her ortamda toki tecrübem diyor.ancak Ankara dan dayatılan, yolsuzluk olmazsa, vasat toki evleriyle akla ziyan basma kalıp yapıların inşasının bir şehre ve toplumuna yapılacak en büyük ihanete engel olacak tecrübeden yoksun vizyonu bize hiç bir şey kazandırmayacak.herkesin istisnasız tüm toplumun aşağı yukarı tek tip elbise giyip yaşam sürdüğünü ve bunun hiç değişmediğini düşünün işte o zaman ne denli rezil bir şehirleşme yapılmaya çalıştığını göreceksiniz.diyecekler ev olsun ne olursa olsun diyenler elbet biliyorlar ki yolsuzkuk olmazsa her şey daha modern yapılabilir, elimizden ne gelir diyenler unutmayın ki hak aramak en azından tepki vermek bir insanın ve Müslümanım vazifesidir.

Murat 13 Mayıs 2024 11:01

Zeki Bey'in uzun zamandır yazılarını takip ediyorum şehrin altyapısındaki zayıflıkları cesurca dile getirmesi ve gelecek için duyduğu endişeyi ifade etmesi, Gözlemci yaklaşımı ve detaylara verdiği önem yazının kalitesini artırıyor. Bu yazı Malatya'da yaşayan herkesi düşündürmesi gerektiriyor

Ali 13 Mayıs 2024 09:42

Bu sefer umutluyuz inşaallah...

Ahmet 13 Mayıs 2024 05:33

Yerelde lider çıkaramayan şehir çarşıda pazarda haklın arasına çıkamayan insanların yönettiği şehir velhasılı düne dair konuşulan arzu edilen bir lideri varmı yok gelen gidiyor unutuluyor.

Durmak yok yola devam 13 Mayıs 2024 01:30

Durmak yok yola devam dedikçe , bizler uyumaya ve uyutulmaya devam ettikçe , sadece adam ve parti derdine düştükçe, gerçekleri görmeye ve duymaya kulaklarımızı gözlerimizi kapattıkça sürünmeye rezilliğe mahkum oluruz...

Yazarın Diğer Yazıları