Değerli okurlar,
Kadirbilir ve arif milletimiz geçtiğimiz Pazar günü ülkemiz genelinde sandık başına gitti ve önümüzdeki beş yıl için mahalli idarecilerini seçti.
Milletimizin sandıkta verdiği mesajı sağlıklı okuyabilen siyaset erbabına çok ama çok şey anlatıyor bu seçimin satır aralarındaki dersler ve talepler...
Net Haber Gazetemiz Pazartesi günü "Doğru Adaylarla Malatya Kazandı" manşetiyle okurlarını selamladı.
Dikkat çekilen husus "Doğru Adaylar."
İnsanoğlu bu kavun değil, icraatıyla ortaya koyacak kalibresini...
İlimizde Büyükşehir ve merkez ilçelerimizi yine AK Partiye mensup başkanlar yönetmek üzere iş başına getirildiler.
Beş yıllığına onlar yönetecekler.
Çünkü halkımız onları seçti... Seçti ama nasıl seçti ona bakalım.
Beş yıl önce Malatya'da Büyükşehir ve Merkez İlçe Belediye yönetimlerini yine AKP'liler kazanmıştı.
Asıl soru ve kısmi cevabı seçimi kazanma oranlarında gizli. Seçim dediğimiz tercihin şiddeti güven terazisiyle ölçülür.
2019 Mahalli İdareler Seçiminde Malatya halkının tercih oranları:
AK Parti : %68.47 Cumhuriyet Halk Partisi : %23.23 oranında oy alırken,
2024 Mahalli İdareler Seçiminde Malatya halkının tercih oranları:
AK Parti : %48.69 Cumhuriyet Halk Partisi : %37.28 oy alarak son seçimde AKP yaklaşık %45 oy kaybetmiş, CHP ise %60 civarında oy kazanımını gerçekleştirmiştir.
AKP Son seçim sonuçlarına göre yüzde 19.78 oranında erirken CHP yüzde 14.05 oranında oylarını arttırmış bulunuyor...
Bu oy oranları artık Malatya'da AK Partinin dilediği gibi at koşturamayacağı anlamına geliyor...
Ortaya çıkan bu tablo Malatya gibi AK Partinin kalesi olarak nitelendirilen şehrimizde gözlemlenirken ülkemiz genelinde durum AK Parti adına daha da derin mesajlar vermektedir.
Diplomatik bir dille "seçimin kaybedeni yok" derken, maalesef tatlısu açıklamalarıyla teselli olamaz ve kimseyi teselli edemezsiniz.
Kazananları tebrik ederken de millete şirinlik yapmanın alemi yok, gün şapkayı önünüze koymanın vaktidir.
Gün başınızı iki elinizin arasına alarak derin derin analiz yapmanın günüdür.
Bu seçimin sonuçları AK Parti için bir hezimetten başka birşey değil.
Yaşanılan hezimetin sebep ve müsebbiplerini tespit etmek zorundasınız beyler ve bayanlar...
Dilerim AK Parti, AKP'li parazitlerinden temizlenerek seçim sonuçlarını sağlıklı okuyarak yol haritasını bembeyaz bir sayfada yeniden çizer...
Kimse Bana Masal Anlatmasın!...
Değerli okurlar,
Söylemekte bir sakınca görmüyorum; yaşım yetmiş ve ömrümün kırk beş yılını İstanbul'da ikmal etmiş, kendimi de İstanbul'un havasını solumak, kültürünü gözlemlemek ve insani zerafetini, nezaketini yakından görmek bahtiyarlığına ermiş biri olarak şanslı kabul ediyorum...
CHP'li Nurettin Sözen'in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemini bugün gibi hatırlıyorum. Unutmam mümkün değil.
Çünkü o yılların derin travmalarını halâ yaşıyorum. Sakın abarttığımı düşünmeyesiniz...
Aylarca akmayan sular, haftanın bazı günlerinde gece yarıları iki bilemedin üç saat bağlanır yarı çamur halde akardı. Evde su saklanabilecek ne varsa hepsi doldurulurdu. O kahverengi sularla çamaşırlar yıkanır ve banyo yapmak için kullanılırdı...
Arabayla eve su taşımaktan bizar olmuştum. Mahalle camisinin kuyu suyu çeşmesi önünde çocuklar ellerinde su bidonlarıyla su kuyruğunda saatlerce sıra beklerlerdi. O dönemde İstanbul'da hemen hemen her sokakta petrol istasyonu sayaçları gibi suyun litresini ölçen su istasyonları açılmıştı.
Çektiğimiz sadece susuzluk muydu? Hayır haftalarca toplanmayan çöplerden her mahallede çöp dağları oluşmuştu.
Hesapsız kitapsız Ümraniye'de oluşturulan Hekimbaşı çöplüğünün patlaması ile de 28 Nisan 1993'te 39 kişi öldü, 12 kişi kayboldu. Kaybolan 12 kişinin cesedi ise bulunamadı.
Hiç hilafsız söylüyorum o pislik içerisindeki İstanbul'da CHP yönetimi 4 yıl daha görev yapacak olsaydı İstanbul'un tamamı karantina altına alınır, salgın hastalıklardan toplu ölümler gerçekleşebilirdi... Durum o denli vahimdi.
Anlattıklarımın eksiği var zerrece abartısı yoktur. Kimse bana bu konuda masal anlatmaya kalkmasın...
O dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Florya'da, Malta Köşkü'nde, Fethi Paşa Korusu'nda, Hidiv Kasrı'nda Sosyal Tesisleri vardı. O sosyal tesisler ki, masalsı bir yeşillikler içerisinde denize nazır kelimenin tam anlamıyla toplumdan soyutlanmış bir avuç imtiyazlı memurların hizmetine sunulmuş sırça köşklerdi. Bu sosyal tesislerden belediyenin Daire Başkanları ve üst düzey yetkilileri yararlanırlardı. Halk önünden dahi geçemezdi...
1994 Seçimleriyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk icraatlarından biri de bu nadide sosyal tesisleri onarımdan geçirerek beş yıldızlı hizmet standardıyla halkın hizmetine açtı. Hem de oldukça uygun fiyatlarla...
Recep Tayyip Erdoğan efsanesinin maddi temelleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde atılmıştır.
İstanbul'un su sorunu, hava kirliliği, Haliç'in temizlenmesi, şehrin çöp dağlarından kurtulması gibi problemler Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığı döneminde çözülmüştür.
O dönemde İstanbul'da fırıncıları da kıskaç altında tutan "ekmek mafyası" evet yanlış okumadınız ekmek mafyası Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığı döneminde ortadan kaldırılmıştır. Halk ekmek kalitesi ve fiyatıyla İstanbul’un her yerinde satış şubeleri açarak hizmetini yaygınlaştırmıştır.
O hizmet rüzgârının gücü ve kararlı bir yol haritasıyla 2002'de iktidara gelen AK Parti birçok devrim niteliğinde adımlarıyla iktidarını taçlandırırken, diğer yanda sonradan görme ve ne oldum delisine dönen kesimlerce, ayrıca kırsal geçmişinin güdüsüyle hareket eden talancı AKP'lilerce de iktidarın itibarı yerle bir edilmiştir.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan'sız bir AK Parti yok hükmünde bir oluşumun adıdır.
AK Partiden ayrılıp sözde varlık iddiasında bulunanların kıymeti harbiyeleri vitrin mankeni olmaktan öteye geçememiştir. Üstelik kadir kıymet bilmemeleri ise tiynetsizliklerine işarettir.
CHP'ye Gelince
Değerli okurlar,
Kadirbilir ve arif milletimiz CHP'ye haketmediği kadar kredi açtı ve tünelin ucunda parlayan iktidar güneşinden göz kamaştırıcı ışık hüzmesini gösterdi. Şimdi asıl mesele CHP'ye düşen görev yalpalamadan, sabır ve istikrarla bu çetin yolu yürümek... Hakkında oluşacak istifhamlara yol açmadan, şaibeli alanlara girmeden halkın teveccühüne layık bir irade ortaya koyarak adil bir yönetimin mümkün olduğunu sahada ispatlamak.
Benim Cennet Mekân Annemden öğrendiğim bir deyim vardı, derdi ki rahmetlim : "Amel amel son amel" bu sözün Türkçe açıklaması, kişiyi önceki yaptıklarıyla değil, son olarak yaptığı işe ve eylemine bakarak ona göre değerlendir...
Yukarıda CHP'nin 30 yıl önce yönettiği İstanbul'un hal-î pür melâlini yansıtan tablosunu okudunuz.
Oysa bugün halkımız yeni baştan CHP'ye bir şans daha vermiştir. Bu şansın heder olmasına asla müsaade edilmemelidir.
