Mehmet Zeki Dinçarslan

Statünün Keşfi

Mehmet Zeki Dinçarslan

Toplumsal dönüşümün köşe taşlarına baktığımız zaman en önemli dönüm noktasına statünün keşfi ile ulaşıldığını fark edersiniz. Tabi ki bir anda olan bir değişim değil bu fakat yaşanan süreçte artık insanların büyük çoğunluğu için en önemli kavramını statü olduğunu görüyoruz. Toplumsal statü yaşamlarımızın en önemli maddesi artık. 

Coğrafi keşifler, bilimsel gelişmeler ile başlayan hızlı bir değişim yaşadı dünya. Sermaye birikimi dünyayı değiştirme arzusunu da beraberinde getirdi. Sermaye dediğimiz aslında canlı olmayan ve fakat canlıymış gibi davranan canavar kendisini güvenceye almak için elinden gelen her şeyi hiçbir kanuna, kurala, ahlaka tabi olmaksızın yapabilecek tıynette bir varlık. Gerektiği zaman kendini elinde tutanları da yok edebilecek kapasiteye sahip. Ateşe benziyor bir yönüyle. Elinde tutanı da yakabilme potansiyeli var, tüm dünyayı da. Sürecin sonundaysa tüm dünyayı yakacağından hiç şüphem yok. 

Bugünün insanının sermaye tarafından uydurulmuş bir dünya algısına kapılmış olduğu aşikâr. İnsanın yaradılışına, yapısına, bünyesine uygun olmayan bu algı insan türünü gittikçe daha aptal, daha akılsız bir varlığa dönüştürüyor. Her geçen gün insanlığın kümülatif zekası azalıyor. Sermaye ve onu kontrol ettiğini düşünenler sihirli bir dünya algısını ellerindeki tüm enstrümanları ve bilhassa ekranları kullanarak yayıyorlar. Hadislerde geçen, kıyamet habercisi ve tek gözlü Deccal'in tek gözlü ekranlar olduğundan şüphe duyan var mı? 

Büyük miktarlarda üretim yapan ve büyük miktarlarda satmayı planlayan büyük sermaye için insanların az düşünen aptallar sürüsü olmasından daha önemli ne olabilir? Bu yüzden satılan tüm ürünlerin içerisine bir miktar 'statü' yerleştirmeyi akıl ettiler zaman içerisinde. Bu markadan giyinirsen daha çok öne çıkarsın, şu markadan yersen dikkat çekersin, şu markayı kullanırsan toplumsal statün artar... Örnekler böyle uzayıp gidiyor. Düşünme yeteneği gittikçe azalan insan ise statüyü Afrika kabilelerinin totemleri gibi oturma odalarının ortasına koymuş her gün ona tapınarak vakit geçiriyorlar. Hâlbuki dünya üzerindeki zayıf ve geçici misafirlerden başka bir şey değiliz? Düşünmeye fırsat vermiyorlar. 

İnsan ihtiyaçları, tahmin edilenden daha az. Tarımsal üretim, sanayi üretimi ve bunların aktarımı. Evinizde ekmek olsun,  başınızda çatı başka ne istersiniz? Fakat böylesi bir kabullenmişlik üretim yapanlar için kabul edilebilir değil. Hep daha fazlasını isteyen doyumsuz canlılar olmalıyız ki yapmış olduğumuz tüm üretim onların ellerine geçsin ve hatta geleceklerimizi de onlara ipotek edelim. Statü bunun için biçilmiş kaftan adeta. Kendisine milyarları köle etme potansiyeli olan bir kaftan. 

İnsanoğlu uçuruma doğru koşuyor. Elinde bir telefon, düşünme potansiyeli gittikçe zayıflar halde uçuruma doğru koşuyor. İnsan olmasını gerçekleştirmek için ne yapması gerektiği üzerine hiç kafa yormuyor zira kafa statüyle dolu. Statü de öyle bir meret ki ne kadar elde edilse o kadar yetersiz geliyor sahibi için.

Yazarın Diğer Yazıları