Nesibe Aldemir

Kör Kuyular/Duyular

Nesibe Aldemir

Cehalet, kör bir kuyudur insanı içine çeken. Karanlığı renkli gösterip büyük bir renk cümbüşü sunar karası koyulaşan kalplere.

Öfkeyi, kibri, nefsi, hırsı besleyen büyük bir kaynaktır. Cahil insan bu kaynaktan beslenir. Kendini bilmezliğini, burnundan kıl aldırmazlığını buradan öğrenir. Hadsiz, hudutsuz bir yaşama düzenini, yargılama yetkisini de bu kaynakla elde eder. Elde ettiği bu kazanım gibi görünen k/ayıplar onun için en büyük servettir. 

Koltukları kabarır bu serveti taşırken kolları. Ve kendini olmadığı biri sanır ziyanla geçen ömründe. Beyhude geçen zamanın kollarında oyalanır durur. Kendini avutur başka insanların günahında. Dilini, kulağını, gözünü, gönlünü saran karanlığın farkında değildir. 

Farkındalıktan uzak bu yaşam örgüsünde gördüğü her yeri karanlık olarak görür. Umutsuzluğun içinde yürür. Kör kuyularda kalbine açılan tüm kapı ve pencereleri duvarlarla örer. İçeri sızacak küçük bir ışığa yer kalmaz bu denli karanlıkta. 

Yollar taze dökülmüş zift misali siyah ve yürünmezdir. Ayağı defalarca karaya belenir. Fakat kendini görmeyen gözü, toprak taş yollarda ayağı toz içinde kalanlara takılır. Öyle ya insan denen varlık kendi aynasındaki buğuyu k/aldırmaya cesaret edemezmiş. Bu nedenle kararmış gönlüne, başkasında gördüğü dikenler batarmış. Ve yitirdiği koku alma duygusundan hissetmezmiş gül gibi çiçek gibi kokan insanların kokusunu. Eteklerinden hislerine b/ulaşan ziftin k/arasında iyiliğe ve insanlığa kör kalırmış kalbi. Ve çok bildiği halde unuturmuş okumayı çoğu zaman. İnsanı, kâinatı, hayatı ve kendini...

Oysa insan cehaletin prangalarından kurtulmak için okumak ister. Diplomalı cahilliğin pençesinde kıvranmak için mi bunca emek? Dirsek çürütmeye değer mi gönül kör kuyularda kalacaksa?

Bir nefes, bir can, bir kalp atışı... Neyine güvenerek y/aşar ki insan? Kendini kimden üstün görür de kör eyler kalbini?  Bu kadar kısa olan hayatı ziftli yollarda yürüyerek bedenini, ruhunu kirletmeye değer mi? 

Kör kuyularda ziyan olmadan ömür, uyanır mı insan gaflet uykusundan? Ve belki temizler aynasındaki buğuyu. Önce kendi söküğünü diker. Sonra çivisi dünyaya çekiç çakar gücü yettiğince, dili döndüğünce... Karanlık ve kör kuyulardan önce kalbini sonra zihnini kurtarır. “Sözü yorma” dedi meczup ve ekledi cümlesini; 

“Kelimeler iç çeker s/özlerin ziyan olduğu yerde. Ne duyan olur ne de gören…”

 Selam olsun yürekten s/özümüzü duyanlara…

Yazarın Diğer Yazıları