Abdullah Ergün

Keskin Adam!

Abdullah Ergün

Yakın tarihimizin en önemli olaylarından biri olan 28 Şubat post modern darbesinin ortaya çıkardığı karanlığı onurlu duruşuyla aydınlığa çeviren isimlerden olan Ramazan Keskin, fikirleri ve dik duruşunu gelecek nesillere bırakarak vuslata kavuştu.

Ortaokul yıllarımda okuduğum gazeteler ve kitaplarda 68 kuşağının dünyamız için ne kadar önemli olduğunu öğrenmiştim.

78 kuşağı olarak adlandırılan kendi kuşağımın bir önceki versiyonu olan 68’lilerin haksızlığa ve faşizme karşı verdikleri onurlu mücadelenin kahramanlarına her zaman ilgi duydum.

68 Hareketi, II. Dünya Savaşı yıllarıyla beraber toplumsal sorunların artması ve yaygınlaşmasıyla ortaya çıktı.

Kullandıkları sloganlar, hareketin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştu.

1968 hareketi, gençlik hareketleri içerisinde en çok tartışılan hareketlerden birisidir. Gerçekleştirilen hareketin dünyanın her tarafında toplumun tüm kesimini sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel yönlerden etkilemiş olmasından dolayı önemi daha da artmaktadır. 

Malatya’nın kanaat önderlerinden Ramazan Keskin’in 28 Şubat’ın karanlık günlerinde 68 kuşağının kendisine özgün isyan bölümünü sokağa çıkarak gür bir şekilde ifade etmesi,

İthal edilen medeni hukukun içtihatlarla kısmen değiştirmeleriyle birlikte, Üniversitelerde ve Kamu kuruluşlarında başörtü yasağının faşist düşünceye sahip olanlar tarafından devreye sokulması, yaşanan ortamın Malatya kanadında Ramazan Keskin’in yaktığı ilk ateş, bugün Kamu kuruşları ve Üniversitelerde özgür biçimde başörtülerini gururla taşıyan bayan kardeşlerimizin yaşanan zulmün aydınlığa taşınmasını sağlamıştır.

Hitler ve Mussolini’nin yaptıklarının bir benzerini halkın oylarıyla Başbakanlığa gelen Merhum Necmettin Erbakan karşısında ayaküstüne atan generallerden bazılarının yıllar sonra yaptıklarının karşılığını fazlasıyla almaları bile sadece Ramazan Keskin hocayı değil o yıllarda zulmü yaşayanların öfkesini dindiremedi.

Modern dünyada insanların kılık ve kıyafetleriyle uğraşmağı erdemlik sayanların destek verdikleri siyası partinin genel başkanının “ Helalleşme” adı altında 28 Şubat mağdurlarını ziyaret ettiklerini sakın unutmasınlar.

Helalleşmenin kelime anlamının çok daha fazlasını mazlumları maddi ve manevi olarak yaşadılar.

Çalıştığım kamu kuruluşundan Cuma namazı için teze camiye geldiğimde dışarıda serilen seccadenin hemen yanında ayakta post modern darbenin uygulayıcıları tarafından takıp edildiğimiz günleri de unutmadım.

Ramazan Keskin, “Bu halk sahipsiz değildir” derken yaktığı ilk ateşin şehrin her tarafını etkileyeceğini de biliyordu.

68 gençlik hareketinin “isyan” bölümünü içinde barındıran Ramazan Hoca, başlattığı isyan bayrağının karşılığını almanın gururunu son nefesine kadar yaşadı.

Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını da gördü.

Üniversitelerde başörtülü dönem birincisi olan öğrencilerin aldıkları ödüller karşında gözyaşlarını tutamadığını da biliyorum.

Çok az karşılaştığımız anlarda ilk odak noktamız uzun saçlarımız olmuştu.

Uzun saçın ikimizde yakıştığını söylediğimde yüzündeki tebessümü de unutmayacağım.

Kendisi 68 kuşağındaki gençler gibi, bende kendi kuşağım olan78’liler gibi iki gençlik hareketin en önemli objesi olan uzun saçlarımızla özgürlüğün kapsama alanını görsel olarak yaşantımıza taşımıştık.

1970’li yıllarda Murat 124 ile Hac vazifesini yerine getirecek kadar maceracı bir kişiliğe sahipti.

Hayatım boyunca Ramazan Keskin gibi düşünen ve aklına estiği anda farklı görüntüler ortaya koyan insanlara hep saygı duydum.

Geçtiğimiz yıl fani dünyadan göç ettiği zaman kendisine mezar olarak sürekli olarak gittiği Ebuzerler Mescidi’nin haziresinde ki boş mezar alanına baktığım zaman bir insanın fikirleri ve yaptıklarıyla huzur bulduğu alanda olacak olması beni çok etkilemişti.

Zaman çok çabuk geçiyor.

28Şubat’ın karanlık günlerinde mağdurlara zulmü yaşatanların artık rütbeleri değil, halkın içine çıkacak yüzleri de kalmadı.

Ramazan Keskin ve ülke genelindeki binlerce inançlı insanların verdikleri mücadelenin mutlu sonla tamamlanması bile yaşanan öfkeyi dindiremedi.

Her 28 Şubat geldiğinde karanlığa gömüldü denen faşizmin dünyadan asla bitmeyeceğini tarihçilerin bilmeleri gerekiyor.

Güle Güle Güzel İnsan!

“Bu Halk Sahipsiz Değildir” isyanından sonra yıllar özgürlüklerine ve itibarlarına kavuşanlar yaptıklarını asla unutmayacaktır.

Yorumlar 1
Osman Baharçiçek 08 Ağustos 2022 08:50

Elinize yüreğinize sağlık. Seksenli yıllarda Akpınar da ki Mescit de gençlik yıllarımızda arkasında kıldığımız cuma namazlarını ve dinlediğimiz hutbeleri unutmak mümkün değil. 1988 yılında İstanbul a taşındıktan sonra her Malatya gelişim de kendisini ziyaret ederdim. Bizler onun muvahhit,mücahit bir yiğit oluğuna şahitlik edenlerdeniz. Mekanı cennet olsun. Selam ve dua ile..

Yazarın Diğer Yazıları