Fatih Avcı

Lawrence sizinle gurur duyuyor!

Fatih Avcı

Futbol oynamış, futbol maçı yönetmiş, futbol okumuş, futbol yazmış, futbol yayınları yaptığı için para kazanmış biri olarak neredeyse bu ülkede futbol yasaklansın noktasına geldim Cuma gecesi…
11 Aralık’ta Ankaragücü – Ç. Rizespor maçından sonra bu ülkenin en tepedeki hakemine bir kulüp başkanı canlı yayında sahaya girerek 85 milyonun önünde yumruk attı. 
Olağandışı bir şekilde liglerimiz ertelendi. Adamı hapse attık, maçlar başlayınca geri çıkardık, hakemi kahraman vuranları hain ilan ettik. 
Ligler yeniden başlar başlamaz 19 Aralık’ta İstanbulspor – Trabzonspor maçında yine canlı yayında bir kulüp başkanı sahaya girdi ve takımını sahadan çekti. 
Spor Bakanı, TFF, Kulüpler Birliği, kulüpler toplandı. Hiçbir karar ve sorumluluk almadan tıngır mıngır konuşup gözümüzün içine baka baka almaza yatıp gittiler.
29 Aralık Cuma Süper Kupa Finali için yayıncı kuruluş akşamdan itibaren başladı yayına, ortada takımlar yok, hakemler yok, maç yok. Tüm ülke maçı bekliyor, yayınlarda 5 saat boyunca çözülemeyen kriz var. 
TFF, GS, FB ortak bir açıklama yapıyor, dağ fare doğuruyor. 
Gündüzden itibaren sosyal medyada Suudi yetkililerin İstiklal Marşımız, Türk Bayrağımız, Atatürk’ü yasakladığı algısını yayanlar, kulüplerinin futbolcularına, taraftarlarına, resmi hesaplarına bu tür görseller paylaştıranlar bu kez utanmadan ortak bildiri yayınlıyor ve Suudi Arabistan yetkililerine teşekkür ediyor. Daha da beteri Türkiye’de herkes vatan, bayrak, Atatürk diye milyonlarca tweet atıp kahrolurken, açıklama metninde “Organizasyondaki bazı aksaklıklar” ifadesi kullanılıyor.
Türkiye’nin iki büyük kulübüne, futbolu yöneten bu TFF’ye bu saatten sonra nasıl güvenilir?
Eğer topluma ilk yaydığınız doğruysa bu nasıl ‘aksaklık’ diye hafife alınmış bir tabirle açıklanıyor, madem öyle bayrağımızı açtırmayan, marşımızı çaldırmayan atamızın sözünü resmini stada sokmayan Suudi yetkililere ne diye teşekkür ediyorsunuz?
Tersini düşündüğümüzde en iyi niyetli tespit ve çıkarımlarla sizlerin beceriksizliği bu ülkeye, bu ülkenin menfaatlerine ve kendi taraftarınıza ihanetten başka nedir?
Bırakın derbiyi, kupayı, finali… 
Sıradan bir amatör maçta dahi açılacak pankart, yapılacak toplu bir anma ve siyah bant takma için bile TFF’den 3 gün önce izin alınır. 
Bunu Ali Koç, Dursun Özbek, Mehmet Büyükekşi bilmiyor mu?
Bir başka ülkenin ev sahipliğinden final oynuyorsunuz. Bu bir ulusal maç aynı zamanda. TFF, UEFA ve IFAB’ın tüm kuralları geçerli. Maç günü ya da bir gün önce, ‘sahaya böyle çıkacağım’ dendiğinde bunun bir kriz meselesi olacağını çok iyi biliyordunuz ve bile bile lades yaptınız. 
Türkiye’ye maç oynamayıp dönünce de kahraman gibi karşılandınız güya. Ucuz kahramanlık oyunlarını bu millet yemiyor artık. 
Türk halkının şu an 2 beklentisi var. 

BİRİNCİSİ:

Ali Koç, Dursun Özbek ve Mehmet Büyükekşi derhal bir basın toplantısı düzenleyip, o gün ne yaşandı, neden bu kriz oldu ve Suudi yetkililerle ilk protokol neydi sonra niye böyle oldu detaylı bir şekilde açıklama yapmaları ve neden teşekkür ettiklerini izah etmeleri lazım. 
İKİNCİSİ: 
Türkiye –Suudi Arabistan ilişkilerini neredeyse tehlikeye atacak, ticari ve dini münasebetlerimizi hedef alabilecek basitmiş gibi görünen ama kötü kokular aldığımız bu hadisenin derhal devlet tarafından kapsamlıca araştırılıp sorumlulara bedel ödetmesi gerekir. 

İÇİMİZDEKİ LAWRENCE’LERE GELİNCE…

Çok şükür hiçbir zaman Arap sevici olmadım. Batı hayranlığıyla da yanıp tutuşmadım. Ülkemi ve iktidarları bazı konularda eleştirsem de Türkiye’nin üstünde ne bir millet ne de vatan görmedim. 
Süper Kupa Finali rezaleti bir kez daha gösterdi ki; maalesef içimizde hala Türk nedir, Türkiye neresidir, nereden gelmiştir nasıl abat olmuştur nasıl heyhat olunması istenmiştir bilmeyen yüzlerce insan var. 
‘Süper Kupa’nın Suudi Arabistan’da ne işi var’ diyenlere, 2022’de Katar olmak üzere, daha önce 4 kez yurt dışında oynandığı bilgisini verince onları cehaletlerinden kurtarırsınız.  
Final S. Arabistan’da oynanacak diye ve bu skandallar yaşandı diye olayların iç yüzünü bilmeden Araplara olmadık hakaret edenlerin durduk yere Arap seviciliği yapanlardan hiçbir farkı yoktur. 
Aynı hadise Avrupa’da yaşansa, bu jön Türkler bu kez kendi kulüp ve ülke federasyonlarını suçlayacak kadar zavallılaşacaklardı.  
Meseleyi, ‘işin aslı nasıl’ diye öğrenmeden Atatürk, Türk Bayrağı, İstiklal Marşı üzerinden Arap nefretine dönüştürmeye çalışmak ancak ve ancak batı yalakalığı yapanların ikiyüzlülüğüdür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizim, İstiklal Marşı da bizim, Türk Bayrağı da bizim. Bunları bu ülkenin hafızasından da Anayasa’sından da milletin bağrından da kimse sökemez.
Futbol ya da bir başka alandaki herhangi bir meseleyi, anında nefret, savaş, kin ve ayrıştırma diliyle konuşmak ancak bu ülkeye kaos ve buhran getirir. İster Yunanistan, Ermenistan ister S. Arabistan, İran olsun fark etmez. 
O anki öfke ve duygu patlamasıyla her türlü yorumu yapan ama meseleyi öğrenince feraset sahibi olan tüm vatandaşlarımıza saygım var. Ancak Türkiye’yi böylesine çetin bir dönemde kaostan beslenerek daha derin bir uluslararası krize sokmaya çalışan içimizdeki Lawrence’lere dikkat etmekte fayda var. 
Bir futbol maçını bizi dünyaya rezil edecek hale sokanlar emin olun ki; Lawrence sizinle gurur duyuyor! 

SON NOKTA: 

Süper Kupa Finalinin Cumhuriyetimizin 100. Yılında, Türkiye’de başkentimizde olması beni daha çok mutlu eder ve doğrusu da bu olurdu.

Yazarın Diğer Yazıları