Yasin Övüt

Son pişmanlık fayda eder.!

Yasin Övüt

Selam olsun erenlere

Sevgisini serenlere..

"Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir." Ahzab 59.

Bu ayet ışığında tesettürü doğru anlamamız gerekmektedir.

Tesettürden maksat nedir?

a-) Tesettür farzdır. Hükmü kesindir. Asla taviz verilecek bir konu değildir.

b-) Bol ve tepeden topuğa kadar geniş ve uzun olmalıdır.

c-) Tesettür adına giyilen giysinin kendisi süs niteliğinde asla olmamalıdır.

d-) Şekli coğrafya ve tercihe göre değişebilir. Ancak ölçüyü korumak zorundayız.

Bir müimin'in dinin gereklerini bilmeden körü körüne birilerini taklit etmesi olacak şey değildir. İster atalarının dinine uymuş olsun, ister çağdaş türetilmiş ilâhlara uymuş olsun asla kabul edilemez. Bizim hayatımıza ölçü koyma yetkisi sadece Allah'a aittir.

Ne mutlu bunu böyle bilip, böyle yaşıyanlara...

Ahmet Kalkan'ın bu konuda yazmış olduğu bir makaleden bir bölüm aktararak konuyu kapatacağım. Şöyle diyor:

"Hepimiz bu sözler üzerinde derin derin düşünmemiz gerekmektedir. Zira artık kendi bindiğimiz dalı kesmekteyiz. İslam’ı yanlış tanıtıp kötü örnek olarak bu modern başörtülü kızlar, bilmeden ve istemeden de olsa İslâm'a zarar vermekteler. 

Buna rağmen, bunlara "ne biçim Müslümansınız" diyemiyoruz. Kızamıyoruz, acıyoruz ve kınamaktan başka birşey elimizden gelmiyor. Bunların konumu müslümanlığın bu ülkede ne hale getirildiğini gösteriliyor. 

Yozlaştırılmış, sulandırılmış, ılımlaştırılmış dinin başörtülü versiyonu da böyle oluyormuş. 

Amerikancı müslümanlığın düzene uygun demokrat Müslümanlığın, feri takılmanın, özgürleşmenin yansıması diyebiliriz. 

"Dine karşı din, başörtüsüne karşı başörtüsü. İçi boşaltılmış tesettür. Vitrinci, slogancı, hak ile batılın giysideki koalisyonu." Sabiha Ateş ALPAT. 

GARİP BİR TOPLUM OLUVERDİK. 

Dün dinin tavsiye ettiği tesettürleriyle iffetli, vakarlı duruş ve tavırlarıyla örnek olan hanımların yerine öylesine örtüleriyle yabancı erkeklerden sakınmayan, olması gereken vakar ve ciddiyetten uzak, laubali hal ve davranışlarıyla her ortamda boy gösteren sözde mesture hanımlar türedi günümüzde.

Sahi gidişat nereye? Bizi biz yapan örf adetlerimize ne oldu? Nerede yitirdik hayayı, iffeti herkesin gıpta ile hayranlıkla seyrettiği o güzel hasletlerimizi, o nezih hal ve davranışlarımızı? Kimler çarptı, kimler çaldı o pak temiz meziyetlerimizi, güzelliklerimizi? Bizi bu hale kim ya da kimler getirdi? Bunun cevabı elbette tek cümleyle verilecek kadar basit değil.

Peki! Din, iman, namus nedir? Bu konuda kim bana birşey söyleyebilir.

Manzara vahim. “Nasıl toparlanırız?” sorusuna, acilen cevap bulmalı birileri. Sosyal bilimciler, psikologlar, din alimleri, bilim adamları, toplumun kanaat önderleri ve yöneticiler bir araya gelip bu toplumu yeniden inşa etmenin ortak paydasının bulmalıdırlar..

Geline halimizi Arif Nihat Asya’nın “Bize bir nazar oldu” şiiri ile özetleyelim:

Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu. 
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu. 

Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız. 
Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız. 
Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık. 
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız. 
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz. 

Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı. 
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı. 
Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı. 
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz. 

Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır. 
Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır. 
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır. 
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz. 
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz. 

Selâm ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları