Vahdettin Yiğitcan

Malatya'yı Baştan Başa Mişmiş Bürümüş Kayısımızın Şöhreti Almış Yürümüş

Vahdettin Yiğitcan

Her ne kadar sevgili Evliya Çelebimiz günümüzden yaklaşık 400 yıl önce, yani 1600'lü yılların ortalarında şehrimizi ziyareti sırasında mişmişimiz başta olmak üzere sayısız meyve çeşitlerimizi o hoş üslubuyla ballandıra ballandıra anlatsa da, Malatya'da bugün o zengin meyve çeşidimiz ne yazık ki, nazlı ve muhteşem kokusu ve tadıyla bırakın ülkemizi dünyada da rakip tanımayan mişmişimizin tartışmasız egemenliği karşısında direnemeyerek çok gerilerde kalmışlardır. 

Günümüzde Malatya genelinde yaklaşık 8 milyon civarında kayısı ağacının varlığı ilgili çevrelerce dile getiriliyor. Bu meyanda  ortalama 35 bin aile de geçimini doğrudan kayısı üzerinden sağlıyor.  

Ancaak,  kayısımızın su götürmez krallığının yanı sıra lezzeti ve aromasıyla dünyada eşsiz, teessüfle kaydetmeliyim; ticari piyasalara çıkaramadığımız mahalli, yani Malatya'ya özgü bir meyvemiz daha var ki, adına Şam Çeftelisi deriz. Güz mevsiminde arz-ı endam eder. Rengi yeşilimtrak olup boyutları Hasanbey ve Kabaaşı kayısılarının yusyuvarlak boyutları kadardır. Çekirdekleri mora çalan kırmızı olup, çeftelimiz gerçek anlamda yarma şeftalidir. Sakın, sonradan çıkan kırmızı renkli adına nektarin denen çeşitle yeşil renkli "Şam Çeftelimizi" karıştırmayın...

Dönelim yine biz mişmişimize yani kayısımıza. Malatya ahalisi, resmi kurum ve ticari sektör yetkilileri çocukluğumdan bu yana dillerine pelesenk etmişlerdir; kayısının hak ettiği değerden satılmadığından, ülkemizde ve dünyada gerektiği gibi tanınmadığından dem vurur ve yakınırlardı. Bu sızlanma ve yakınmada son derece haklı oldukları da bir gerçek. 

Evet, kayısımızın ülkemizde ve dünyada hak ettiği değeri göremeyişi karşısında, yetiştiği topraklarda, sözün en iç acıtıcı yanını yüksünmeden söyleyecek olursak Malatya'da kayısımız hak ettiği ilgi ve ihtimamı görüyor mu? Bu sorunun cevabı ne yazık ki kapkara bir HAYIR...

Kayısımızın toptan alınıp satıldığı bir "Şire Pazarı"mız var ki, ilkellik abidesi bir çarşı, döküm döküm dökülüyor!.. Dükkanların ayakkabı ile girilip çıkılan zemininde öbek öbek kayısı yığınları, üzerleri açık vaziyette öylece satılacağı anı bekliyorlar. Bu Şire Pazarında hijyenden söz etmemiz mümkün değil. Sosyal ihtiyaçlar için modern anlamda hiçbir tedbir düşünülmemiş ve alınmamış...

Kayısının şehir merkezinde yer alan perakende ticaretinin yapıldığı eli yüzü daha düzgün Şire Pazarında ise sorun bambaşka... 

Dükkanların dekoratif düzenleri, ışıklandırmaları ve ürünleri sergileme yöntemleri oldukça iyi durumda. 
Kimi esnaf sarı ve gün kurusu kayısıları nemlendirmek için yıkanmış ıslak kayısıları naylon torbalarla güneşin altında kaldırımlara seriyorlar bu durum kayısı adına çok çirkin bir görüntü oluşturuyor...

Diyelim pazarda 300 dükkan varsa 280 dükkanda satışa sunulan ürünlerin fiyat etiketi yok, Bu esnaflar hangi çağda yaşadıklarını zannediyorlar. Dükkanlarına giren bir müşteriyi ikram bombardımanına tutarak mahcubiyet alışverişine mecbur bırakıyorlar,,, Bu davranış şekli insanın zihninde hoş bir intiba bırakmaz...

Fiyat etiketinin olmayışından öncelikle belediyeler sorumlu... Sonra bu şehrin geleceğini düşünen diğer kurumlar...

Ticaret Odası mı, Ticaret Borsası mı veya Esnaf ve Sanatkarlar odası mı yapar bilemem, şurası kesin ki, Şire Pazarı esnafına periyodik aralıklarla "İdeal esnaf nasıl olunur?" un dersleri verilmelidir.

Bu şehrin yegâne geçim kaynağı olan kayısı ve ticaretinin artarak devam etmesi isteniyor ise, üretiminden işlenmesine, toptan satışından perakende mağazasına, raftaki dizilişinden fiyat etiketine, tezgâhtarından kasiyerine kadar her aşamasında büyük bir ihtimamla nihai alıcısına güler yüzle sunulmalıdır.
Kayısımızın eşsiz kalitesi kimseyi şımartmamalı ve kayısımızın şöhretine nahoş davranış ve uygulamalarla gölge düşürülmemelidir...

"Malatya Kayısısı" Kitabını Yeni Gördüm

Geçenlerde yolum, valilik binasının arkasında bulunan parkın ortasında biblo güzelliğindeki Malatya Turizm Danışma Bürosuna düştü. Turizm Danışma Görevlisi Bülent Korkmaz, çok sıcakkanlı, entelektüel donanımı mükemmel ve her şeyden ziyade yardımsever bir insan. Malatya'ya geldiğim ilk aylarda bir televizyon programı sırasında kendisini ekranda görmüş ve farklı düşünceleri nedeniyle içimde kendisiyle tanışma arzusu belirmişti. Ortak bir ahbabımızın vesilesiyle değerli Bülent kardeşimle tanıştık. O günden beri sık sık telefonla ara sıra da yüz yüze görüşerek hal hatır etmek, içinden geçtiğimiz bu karabasan günlerinde ruh sağlığıma iyi geliyor... 

Cümleye "geçenlerde yolum" diye başlamıştım oradan devam edeyim; Bülent'le hoşbeş ettikten sonra kalkmaya hazırlandığım sırada Bülent'in telefonu çaldı, arayan, "Malatya Kayısısı" kitabını yazan Prof. Dr. Bayram Murat Asma imiş, Hafızamı o an yokladım. Evet Bayram Murat Asma'yı Bereket isimli tarım televizyonunda yıllar önce izlemiştim. Sayın Asma telefonda Malatya Kayısısı kitabının İngilizce'ye çevrilmiş yeni baskısını Bülent'e getireceğini söylemiş. 

Kitabı Türkçe'den İngilizce'ye Bülent Korkmaz çevirmiş.  Murat beyle tanışmamı sevgili Bülent kardeşim de isteyince kaldım ve değerli Bayram Murat Asma ile eskilerin ifadesiyle "ru-be-ru" görüştük... Serde gazetecilik olunca ben de yüzsüzlük edip, mümkünse Malatya Kayısısı kitabının Türkçe baskısından istedim. İyi ki istemişim, kayısı hakkında o kadar kapsamı geniş bir çalışma olmuş ki, kitabın muhteviyatını bu yazımızın sınırları içerisinde anlatmanın imkânı yok..

Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bayram Murat Asma, adeta akademik çalışmalarının tamamını kayısıya vakfetmiş..."Malatya Kayısısı" adını verdiği kitapta, kendi çalışmalarının yanı sıra, kayısının tarihçesinden başlayıp kayısıyla alakalı dünyada ve ülkemizde ulaşabildiği basılı yayın, süreli yayın, ilgili kurum raporları gibi tüm kaynakları inceden inceye tarayarak büyük boy 224 sayfalık dökümanter bir eser vücuda getirmiş. Bu eseriyle sayın Asma, kayısıyla adı yanyana anılan Malatya'ya inanılması güç, paha biçilemez bir hizmeti yerine getirmiş oldu. 

Malatya'nın Yüzünü Ağartacak Bir Proje: Yeni Şire Pazarı

Malatya ekonomisinin can damarı olan kayısının şanına layık AVM'si olan "Şire Pazarı" hasreti yaklaşık 90 yıllık bir daüssıla...

Sık sık çocukluğuma gönderme yapmam boşuna değil, Hatırladığım kadarıyla bu fakir Malatya'nın 50-60 yıl önceki birçok hallerini görmüş bir canlı şahididir. 1960'lı yıllarda Şire Pazarında biri dedeme bir diğeri de babama ait iki dükkanımız vardı... 

O yıllarda işlenmiş kayısılar pamuklu beyaz şeker torbalarına doldurulmuş bir halde yaz sonu bir dönemde henüz güneş doğmadan Şire Pazarına köylüler tarafından akın akın getirilirdi... Pazar yeri şen şakrak alışveriş telaşı ile başlar ve ikindi vakti ortalık sütliman olurdu. O yıllarda nüfus bugünkü gibi hınca hınç kalabalık değildi. Birbirlerini tanıyan insanlar temiz ve titiz olduklarından ortalıklarda insanı rahatsız edecek döküntü ve çöp atıkları olmazdı. Öyle ki, sokaklarımızın kenarında akan sular içilebilecek evsafta tertemizdi.

Zaman içerisinde toplumumuz acayip bir şekilde kalabalıklaştı. 

Malatya'nın kadim şehir kültürü darmadağın olan sosyolojisi nedeniyle tamamen hayatımızdan çıktı. Şimdi toplumumuza güvensizlik, vurdumduymazlık, sorumsuzluk, hile ve desise gibi tüm olumsuzluklar hayatın olağan akışı içerisinde adeta normalleşti... 

Şu anki Malatya Şire Pazarının fiziki görünümündeki döküntü hali ve güven telkin etmeyen alışveriş ortamı ne insanımıza ne de Dünyaca ünlü kayısımıza asla ve kat'a yakışmıyor.

Bu durumu gören Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin  Gürkan Dünya Kayısı Başkenti Malatya'ya şanına yaraşır bir Şire Pazarı inşa ediyor... 

Bu fakirin hayal ettiği, entegre bir yapılar bütünlüğü içerisinde Kayısı Müzesinden,, Gümrükleme İşlemlerine, Kalite Laboratuvarından, Sağlık Birimine, Konferans Salonundan, Lisanslı Depoculuğuna kadar tüm ayrıntılarıyla düşünülmüş bir Şire Pazarı Malatya'ya kazandırılıyor... 

Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odası, İhracatçılar Birliği ve Belediyeler

Malatya tüm yumurtalarını bir sepette toplamış, o sepette de "Güneşin Altın Yumurtası: Kayısı” var.

Malatya'nın tüm ekonomisinin çarkları kayısı ekseninde dönüyor.

Yazının başlığında isimlerini saydığım tüm kurumların gelir kalemlerinin başında da kayısıdan elde edilen değerin katkısı inkâr edilemez. 

O halde yapılması gereken iş çok basit.

Bir bilim insanı çıkıyor tüm mesaisini aşkla ve müthiş bir gayretle kayısıya hasrediyor, uzun yıllar süren bu çalışmasını "Malatya Kayısısı" adıyla hacimli bir kitapta toplayarak güzel bir kaynak eser ortaya koyuyor. "Malatya Kayısısı" kayısı adına öteden beri yakınılan tanıtımsızlık şikayetini sona erdirecek bir eser ve şimdiye kadar yapılan en kapsamlı tanıtım çalışmasının somut ürünü.

Malatya'ya ve kayısının tanıtımı adına şimdi, Ticaret Borsası, Kayısı İhracatçıları Birliği, Ticaret ve Sanayi Odası ve Belediyelerimiz bu hizmet yarışının bayrağını Dünyanın her yerinde dalgalandırmak sorumluluğu altındalar...

Adlarını zikrettiğim kurumlar "Malatya Kayısısı" kitabının İngilizce baskısını Dünyanın önde gelen ülkelerinde gıda üzerine faaliyet gösteren zincir marketlerin alım yetkililerine göndermeliler. Eminim böylesine kapsamlı bir çalışma karşısında olumlu yönde etkileneceklerdir.

Yazarın Diğer Yazıları