Nilüfer Zontul Aktaş

Helalinden kazanç onurlu bir yaşamdır

Nilüfer Zontul Aktaş

Hırsızlık mı arsızlık mı diye soralım önce! 
 6 Şubat depremiyle beraber hayatımızda meydana gelen değişiklikler hepimizi derinden etkiledi
kayıplar yıkımlar ayrılıklar göçler yaşam standartlarının değişmesi korkular acılar daha birçok
bunların üzerine söylenen nice söz yine bir yerlerde yankı bulup birbirimizin derdiyle dertlenme merhem olma vazifesine anlam katmıştır
süreç içinde bir mesele var ki beni derinden üzmüştür ve üzmektedir
depremin acısıyla ruhları bedenleri dağılmış insanlar bir de hırsızlık vakalarıyla mücadele etmiş etmektedir
kiminle konuşsanız binasından evinden sağından solundan bir şeyler çalınmış
satılmaya müsait olan olmayan inşaların sahibinden bir haber alınıp götürülmesi nice mağduriyeti beraberinde getirmiştir
talan etme fütursuz luğuna bunların da eklenmesi içler acısı bir durum göz önüne sarmıştır ki kaybettiğimiz bir değeri gündemde tutup üzerinde belki de en çok çalışılması gereken bir konu haline gelmiştir diye düşünüyorum
insan helali ile kazanıp geçinmesi varken neden çalar ki
fıtrata bağlı bir ruh nasıl bu hale gelir ki
anlamak boyutu bu soruların cevaplarında ebeveyn ve eğitim araçlarına yöneliyor
 Bir yakınımın toprak evinin enkazında çıkan bir miktar hurdanın bile anında yok olması mahallelerin sessizliğini fırsat bilip acıyı hiçe sayıp kapı pencere korunmasını kaybetmiş nice ve binadan götürenler maddi kayıpları yaşayan aileleri elbette derinden üzmüştür
biz nasıl bu hale geldik sorusundan çıkamayacağım
insan var olalı beri hakikat batıl iyi kötü mücadelesi devam etmektedir de acıyla yoklukla belirsizlikle mücadele eden insanlara bir de mallarından çalarak verilen eza maddi boyutla beraber manevi acı yüklemektedir
çünkü deprem bölgesinde insanlar ihtiyaçlarını karşılayacak dükkan bile bulamıyorlardı
bir fincan takımı bir makine yerine gelir de anısı olan eşyaların yarı doldurulamaz da ayrı bir mesele
 ailesine ekmek götürme derdinde olan birine ekstra yüklenen eşya ve onu temin için uğraşması maddi manevi ezabdır
helal kazanç kişinin kendisiyle vicdani bir hesaplaşma sonunda alın teriyle çalışmasıdır
kendine içsel sorgulaması kimseye vermeyeceğim cevabı kendine sorup cevabı almasıdır
nasılsa kimse görmüyor diye işini saklamayı, mesaiden çalmayı ürettiğinde ehven olanı kullanmayı gramaj azaltmayı bir olanı beşe satmayı kabul eden ruh fıtratı külliyen bozmuştur
bu artık kişiye normal geliyorsa ölçü tartı hilesini ayet ayet zikreden rabbine de hiç kulak vermemiştir.
ya da okuduğu dilinden aşağı inmemiştir
deprem bölgelerinde direkt yaşanan bu hırsızlık vakaları ise sahip olduğumuz değerlerin Efendiliğin hanımefendiliği saygının onurun inancın kul hakkı tanımanın tamamen yerle bir olduğunu göstermektedir
misafir edilen binada lavabonun anahtarını alıp sadece kendi ailesine kullandıran diğer insanları düşünmeyen biri bencillikten zirvededir
büyük küçük demeden her şeye göz koyan el koyan biriktiren istifi leyen insanlar hiç mi aile terbiyesi almadı hiç mi okula gitmedi sorusunu akla getiriyor esefle lenerek
üzüntümü ifade edecek kelimeler zincir olup pranga alıyor beni
toprağı kanla sulanmış o asil vatanın evlatları böyle olamaz diyorsunuz
 Kozmopolit bir toplum olduk cümlesinin haklılık payı olsa da milli manevi değerlerinden uzaklaşmış nefsinden başkasını düşünmeyen insanlar da acıya acı katmıştır
velhasıl kelam depremle beraber yaşadığımız bu acı gerçeği de çokça gündemde tutmalıyız
çalmanın hırsızlığın çok büyük bir ayıp olduğunu inancımızla örgütümüzle kültürümüzle asla ulaşamayacağına yeni nesillere işlemeye daha beşikten başlamalıyız
helalinden kazançla büyüyen nesiller ahlaklı günahlardan korunan olurlar
bilinç için hepimiz yeniden yeniden kolları sıvamalı mıyız
onurlu vakarlı terbiyeli güzel nesiller ve toplumlar için bunu yapmalıyız vesselam
 

Yazarın Diğer Yazıları