Nesibe Aldemir

Arpa boyu kadar yol almak

Nesibe Aldemir

 Geride bıraktığımız günlerin ışığı bugünümüzü aydınlatmıyorsa daima dünde yaşamaya mahkûm kalırız. İnsan yaşadığını, okuduğunu ve gezip gördüğünü hayatına giydirebildiği kadarıyla insandır. Gerisi koca boşluk işte…
 
Hayatın bize verdiklerinin eksikliğinden ve azlığından yakınır dururuz. Bu yakınmalar bizi her güzel şeyden alıkoyar. Kendisi bir dünya olan insan, dünyasını günlük ve yıllık hareketinden alıkoyar. Ne güneş doğar içine ne de mevsimler değişir âleminde. Bir arpa boyu kadar yol almadan yaşar gider. 

 Ne çiçek açar gönül bahçesine ne de karlar düşer. Parmak izindeki gizden bile haberi olmaz. Bu nedenle insanları hep tek tip görmeyi yeğler. Hatalara güler, eleştiri de insafsız davranır, insanların eksiğiyle kendini tamamlamaya çalışır.

 Hareket ettirmediği dünyası sığ düşünceleriyle yosun tutar. O yosunlara takılan ayaklarıyla kaldığı yerden gördüğü açıyla yorumlar hayatı. Bu böyledir, şu şöyledir diye yargılar oluşturur zihnin boş sokaklarında. Günahını yazar tüm kâinatın, kâtiplik yapar. Doymayan benliğiyle tüm dünyaların efendisi zanneder kendini. Başka insanları başka dünyaları tanıyamadan, yaşadığı hissiyle geçip gider bu dünyadan, bir arpa boyu yol almadan.

 Kendini dünyanın en iyi “bilen” insanı olarak tanımlar. Bilinmezliklerin içinde kaybolduğunun farkına varamaz. Oluşmayan farkındalığı, duyarsızlaşan duyarlılığı, hissetmeyen yüreği kendi dünyasını saran güzellikleri görmeyi engeller. Başka hayatlarla hemhal olur. Arpa boyu yolmamakla kalmaz düştüğü çukurda kendine arkadaş arar. Arkadaş bulamazsa yoldan geçenlere çamur atmayı dener. Her attığı çamurla dünyasına biraz daha körleşir, sağırlaşır. O dünyanın kapılarını ardına kadar kilitler.

 Atamadığı adımlar, yaşayamadığı hayatı, kuramadığı dostluklar, sevgiden ve merhametten uzak kalan gönlü farklı besinlerle küçülmeye devam eder. O besinler ki içinde bol miktarda haset içerir. O besinler ki yalan ve ikiyüzlülükten başka fayda sağlamaz insana.

 Vakitler böyle sancılı, böyle karanlık gelip geçer. 

 Ömür tükenir, yaş olgunlaşır fakat daralan gönül hiçbir vakit kemale ermez. Genişlemez, büyümez. Aksi bir halde daralır ve küçülür. 

 Sahi neydi senin gönül yükün? Neden bir arpa boyu kadar yol yürümedin, insana ve insanlığa giden? Bak yitiyor günler, geceler. Ve ölüm ansızın çalmaya alışkındır kapıları. Bir yüreğe değmeden yürüdüğün yolu yol sayma Ey fani! Başka hayatların eksikliğiyle tamamlanır mı, bilinmez gönül boşluğun. Kendi dünyanın sokaklarında yankılanan sese kulak ver. İnsan ne düşünürse, nasıl niyet ederse yine o sesler yankılanır kulağında. Nasıl görür nasıl bakarsa aynası, aynısını yansıtır. Kendi dünyasının genişliği kadardır adımları. 

 Velhasılıkelam, unutur da yanılır da insan. Fakat iyi bilir ki gönlünün genişliği kadar hacmi vardır bu dünyada… Gerisi koca bir y/alan işte…

 Arpa boyu kadar yol alanlara selam olsun…

Yazarın Diğer Yazıları