Kerem Yıldırım

İbadet Şuuru ve İhlas

Kerem Yıldırım

Yüce Rabbimiz insanların yaratılış gayesini şöyle belirtiyor: 

"Ben insanları ve cinleri ancak (sadece) bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım." (Zariyat-56) 

İbadet nedir? Sorusunun cevabına bakalım: İbadet; kulluk, kul olma, itaat etme, karşı gelmeme, İsyan etmeme ve itiraz da bulunmamaktadır.

Diğer bir ifadeyle; Hevasına (nefsi arzusuna) muhalefet edip Allah'a teslim olan mükellefin fiillerine ibadet denir.

İbadetleri yaparken, dünyaya geliş (yaratılış) gayesini bilerek, Allah'a kul olmanın şuuruyla yapmalıyız.

İbadetlerimizi adet haline getirmemeliyiz.

Ne vakit ki, ibadetler adetlerle yer değişirse ortada kulluk şuuru diye bir şey kalmaz.

İbadeti; kime, niçin yaptığımızı gayet iyi bilmeliyiz.

İbadet ancak Allah için, onun rızasına layık olabilmek için yapılırsa gerçek anlamını bulmuş olur.

İhlas (samimiyet)’ın olmadığı ibadetler şekilden öteye geçemez. Ruhunu kaybeder.

Samimi bir şekilde kulluk yapmak için vahiy (Kur'an kültürünü) kazanmak lazımdır.

İbadette ne okuduğumuzu anlamalıyız.

Hz. Ali (r.a) "Anlaşılmayan bilgiden hayır yoktur." sözüyle bir şeyi niçin bildiğini bilmek gerektiğini ifade ediyor. 

Bu ne demektir?  İbadet olarak yaptığımız fiillerin, ibadette söylediğimiz sözlerin anlamlarını müdrik olmalıyız demektir.

İbadet şuurunun en güzel örnekleri, Allah-u Teala'nın insanlara önder olarak gönderdiği Peygamberlerdir.

Onlar, kulluk yaparken o kadar ihlaslı davranmışlardır ki, hiçbir vakit Allah'ın kuralına muhalif hareket etmemiş, tüm varlıklarıyla ibadet etmişlerdir.

Şayet ibadette samimiyet ortadan kalkarsa yerini riya (gösteriş) alır.

Riya ile yapılan bir ibadetin kişiye hiçbir getirisi olmaz. 

Yine Kur'an-ı Kerim'i okurken de şuurlu bir şekilde okumaya dikkat etmeliyiz.

Sadece telaffuz etmek için okumamalı, anlamaya gayret göstermeliyiz.

İhlaslı bir okuyuş olması için, Kur'an-ı Kerim'i anlayarak okumalıyız. Çünkü bize ibadet (kulluk) şuurunu kazandıracak olan Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'dir.

Onu anlamadan nasıl samimi bir Müslüman olabiliriz ki! 

Dinimizin en önemli ibadeti olan, hayatımızın her anını kuşatan Namazın kılarken şuurlu olmak son derece önem arz ediyor.

Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki: "Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız öyle namaz kılınız"

"Namaz benim gözümün nurudur." buyurarak namazın ehemmiyetine dikkat çekmiştir. 

O, namaz kılarken sanki dünyaya veda eder ahiret alemine dalardı. 

O ihsan derecesinde bir şuurla ibadet yapmıştır.

Namazını da Allah’ı görüyormuşçasına kılmıştır.

Biz ümmetinin de kendisi gibi şuurlu, ihlaslı bir şekilde namaz kılmamız için örneklik ve önderlik yapmıştır.

Ayrıca Müslüman olmamızın anahtarı olan Kelime-i Şehadeti söylerken samimi ve şuurlu bir ruh haliyle söylememiz durumunda hakiki Müslüman olacağımızı bilelim.

Fıkhı Ekber adlı kitapta "Kelime-i Şehadeti ( sadece söz olarak) söyleyen kişi Müslüman olamaz. Kelime-i Şahadetin manasına iman eden Müslüman olur."

Kelime-i Şehadette şuur olmazsa diğer ibadetlerde de şuur olmaz.

İbadette şuurlu olmanın bir belirtisi de Müslümanın hata yapması durumunda tövbe etmesidir.

İbadette şuur taşımayanlar hatalarını önemsemez hale gelirler.

İbadet şuurunu kaybedenler heva ve heveslerine ilah edinirler.

Yazımızı yegane önderimiz ve rehberimiz Peygamber Efendimiz (sav)'in bir hadisi ile noktalayalım: "Din samimiyettir." 

Rabbim, bizleri ibadet şuurundan ve dinimize olan samimiyetten ayırmasın. 

Yazarın Diğer Yazıları