Eşref Bolukçu

Baba Çocuk İletişimi

Eşref Bolukçu

Erkekler, nasıl baba olacaklarına dair eğitimi genel olarak kendi babalarından alırlar. Türkiye’de son yarım asırdır yaşanan sosyal değişim, babaları çocukları karşısında biraz çaresiz, biraz da ilgisiz bırakmaktadır. Çünkü gördükleri baba rolü, daha çok kırsal yaşam koşullarıyla ihata edilen söz ve davranışlardan oluşmaktaydı. Fakat kendi çocukları bambaşka bir dünyanın içine doğmuş, yepyeni alışkanlıklar edinmiştir. Öğrenilmiş babalık bu yeni dünyada pek işe yaramamakta, güncellenmesi gerekmektedir. Baba, kadim rolünü bu dünyaya nasıl adapte edecektir? İşte erkeklerin baba olur olmaz karşılaştıkları temel soru ve sorun budur. Artık o, otorite imgesi olmaktan çok gevşek bir güvenlik alanının temsilcisidir. İpleri sıkacağı zaman çocuklarıyla iletişimini tümüyle elinden kaçırma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Onun bulacağı mutedil dil ve üslup, hem duygusal hem bilişsel açıdan çocuğuna tesir edebilmelidir. Ayrıca kız çocuklarına ayrı erkek çocuklarına ayrı bir dikkat geliştirmeli, onların zekâ ve kavrayış düzeylerine yönelik bireysel yaklaşımlar sergilemelidir.

Çocuklarda olduğu gibi babalarda da bilgi, görgü ve duygu birbirinin aynısı değildir. Bunlar kişiden kişiye değişmektedir. Bu durumda yeni şartlar altında işe yarayacak sabitelerin tespit edilerek babalık rolünün işlevsel kılınması gerekmektedir. Baba, modern dünyada pek çok çocuk için gölgedir. Onun varlığının bir anda buharlaşması, ergenlik döneminde çocukları olumsuz etkileyecek hatta pek çok dış tehdide karşı korunmasız bırakacaktır. 

Babayla çocuk arasında ihmal edilen ilgi ve iletişim, sonraki yaşamda başka hiçbir şeyle asla telafi edilmeyecek bir niteliğin ıskalanması anlamına gelmektedir. AÇEV tarafından yapılan “Türkiye’de İlgili Babalık ve Belirleyicileri” başlıklı araştırmada, çocukların babayla yaptığı faaliyetlerin, onların hem bilişsel ve dil gelişimlerini hem de sosyal gelişimlerini olumlu etkilediği ortaya çıkmıştır. Buna göre çocuklarına kitap okuyan ve onlarla oyun oynayan babalar, farkında olmadan bir eğitici rolü üstlenmekte ve çocukların dil kabiliyeti ile okuma becerilerini yükseltmektedirler. Ayrıca babaların çocuklarıyla iletişiminin, onların zekâsına ve genel başarısına olumlu sonuçlarla yansıdığı net olarak görülmektedir.

Babanın aile içi etkinliklere katılımı, çocuğun düşünsel gelişimini de etkiler. Onun analitik becerileri, sayısal ve sözel başarısı bu düşünsel gelişimden beslenir. Baba, çocuğun yaşamına aktif katıldığında, çocukların empati ve bilişsel yeteneklerinin, iç denetim odaklarının, problem çözme becerilerinin, kendine güvenlerinin ve psiko-sosyal uyumlarının arttığı bilimsel olarak ispatlanmıştır

Sadece babanın değil, ebeveynin çocuğa en büyük borcu ahlaktır. Çünkü ahlak, aile ortamında kök salar, gelişir. Suyunu annenin ve babanın davranışlarından alır. Bu yüzden baba olmak, bir çocuğun kaderinde etken olmak anlamına da gelmektedir. Çocukla nitelikli zaman geçirmek, oyun oynamak, gündemiyle ciddiyetle ilgilenmek, ergenlik dönemini sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için ona yoldaşlık yapmak, ev içinde ona güzel örnek olmak bir babanın olmazsa olmazlarıdır. Merhameti, hoşgörüyü, sadeliği evlerinden, babalarından öğrenen çocuklar, yaşamları boyunca öz güvenle hareket ederler. Modern dünyanın getirdiği bütün kısıtlamalara rağmen babalar, gerçekte çocukların en temel özlemleridir. Annenin engin sevgisi ve ilgisi, kendisini ancak onunla tamamlayabilmektedir. Bunun için aslında büyük çabalara, devasa hareketlere gerek yoktur. O kısıtlı zamanlarda televizyonun düğmesini kapatmak, telefonu başka odaya bırakmak her şeyin başlangıcı olacak, gerisi kendiliğinden gelecektir.

Yazarın Diğer Yazıları