Enes Tarım

İmam Ebu Hanife ve mücadelesi

Enes Tarım

Akıcı bir dili, güçlü bir mantık örgüsü vardı. 
Güzel yüzlü ve temiz giyimliydi. 
Yaşadığı asırda mantık ve söz söylemede Onun üzerine kimse yoktu. 
Zahit, muttaki, abid bir müçtehitti. 
Hayatının elli yılını Emevi idaresi altında geçirdi. 
Yaklaşık onsekiz yılını da Abbasi idaresinde.
İki İslam devleti gördü. 
Ne var ki her ikisi de ona zulmetti. 
Hayatının hiçbir döneminde zalimlere dost olmadı. 
Her daim Emevilere başkaldıran Ali neslinin yanında yer aldı. 
Onları hem Emevilere hem de Abbasilere karşı hep destekledi. 
Zeyd b. Ali’nin Hişam b. Abdil Melik’e karşı başlattığı ayaklanmayı Allah Resulü’nün Bedir’deki çıkışına benzetti. 
Kendisine niçin Zeyd b. Ali’nin yanında fiili olarak yer almadığı sorulduğunda ise şöyle demişti:  “İnsanların onu ataları gibi yalnız bırakmayacaklarına kanaat getirseydim mutlaka onunla birlikte cihat ederdim. Çünkü O, müminlerin gerçek imamıdır. Fiili olarak olmasa da malımla ona yardım ettim...”
***
Emeviler’in İslam’ı temsil hakkına sahip olmadıklarına inandığından muhalifleri mali açıdan destekledi. 
Ve hem Emevi hem de Abbasiler döneminde ağır işkenceler gördü.
Emeviler aleyhlerine gelişen olaylara engel olabilmek için ulemayı kalkan olarak kullanmak istiyordu. 
Bu amaçla İmama görev vermek istiyorlardı. 
Kabul etmeyince zamanın Emevi valisi onu hapse atarak kırbaç cezası verdi. 
Her kırbaçta: “Değil Emevi devlet idaresinde görev almak, caminin direklerini saymayı bile kabullenmem.” demeye devam ediyordu. 
Bir süre hapis yattıktan sonra hapisten çıkınca Mekke’ye gitti, Abbasi Devleti kuruluncaya kadar orada ikamet etti, sonra Kûfe’ye geri döndü.
***
Ebu Hanife Abbasi Devleti’nin kurulmasını heyecanla karşıladı. 
İnanıyordu ki, yapılan zulümler son bulacaktı. 
Ve Abbasilere ilk biat edenlerden biri o idiyse de sonrasında onların haktan ayrıldığını gördüğünde ilk uyarıcı da o  oldu. 
Dersleri esnasında korkmadan çekinmeden Abbasilerin yaptığı zulmü sorgulamaya devam ediyordu. 
Yapılan zulümleri lanetliyor hakkı haykırıyordu...
Artık her hareketi yönetim tarafından takip ediliyor; cezalandırılmak için şartların oluşmasını gözlüyorlardı. 
Kadılık teklif ettiler fakat o, bu görevi yine reddetti. 
Abbasilerin zulmü arttıkça o her ortamda tenkit etmekten geri durmuyordu. 
Halkın da zulme tahammülü kalmamıştı ve Musul halkı isyan etti. 
Halife Mansur isyancılara uygulanacak cezayı görüşmek üzere ulemayı saraya davet etti. 
İsyan eden Musul halkını öldürmenin meşru olduğunu savunuyor; ulemadan da bu kararı onaylamalarını istiyordu. 
Ve bunu kesinlikle onaylamayacağını söyleyen yine İmam Ebu Hanife idi.
Artık bütün hareketleri konuşmaları takip altına alıp her ifadesi kayda geçirilip  ilgili birimlere aktarılıyordu. 
Buna rağmen o yine de gerek ders halkalarında gerekse dışarda her yerde hakikati söylemekten geri durmuyordu… 
***
Bu çerçevede kabul etmeyeceğini bildikleri halde ona Bağdat şehrinin kadılığını teklif ettiler.
İmam görevi reddetti ve kararlılık gösterince hapse atıldı ve on iki gün boyunca toplam 120 kırbaç vuruldu. 
Ve İmam ahirete irtihal edinceye kadar zindanda kaldı. 
Öleceğini hissedince secdeye kapandığı ve ruhunu secde halinde teslim ettiği rivayet edilir…
Vefat ettiğinde takvimler hicri 150 tarihini göstermekte idi. 
Bağdat’ın doğusunda gasp edilmemiş temiz bir yer olan Hayzurân kabristanlığına gömülmeyi vasiyet etmişti. 
***
Sefihler zulmü meşrulaştırmadığı için ona zulmetti. 
Sokaklarda halkın huzurunda kırbaçlandı; hakaretlere uğradı. 
Ders okutmasına, fetva vermesine engel olundu. 
Fakat o, metanetinden, azminden hiçbir şey kaybetmedi. 
Desiseler, komplolar cesaretini kıramadı. 
Zindanda kırbaç yemeyi bol paralı devlet memurluğuna tercih etti. 
Ömrü mücadele ile geçti, hayatını ilim ve ibadete hasretti. 
Dünyada bir yolcu gibi yaşadı ve mücadele dolu hayatını en son şehadetle taçlandırdı.
Kendisine teklif edilen kadılık ve hazine bakanlığını reddetmesinin nedeni zalim idareler altında İslam’a göre hükmedememe endişesi idi. 
O ahirette verilecek cezadansa dünyadaki cezayı tercih etti…
Rabbim şahitlerden yazsın inşallah…
Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları