Defile, kapitalizmin kâr maksimizasyonunu artırmak için kullandığı bir sömürü yöntemidir. Bazı tesettür bezirgânları salt para kazanmak uğruna İslam’ın tesettür anlayışına zıt, erkeklerin dikkatlerini açık kadınlardan daha fazla çekecek şekilde sözde tesettüre uygun ürünler üretirler. Bu ürünlerini pazarlamak için de defileler düzenlerler: Tesettür defilesi… Dinin içinin boşaltılması yönünde oluşturulan politikalar, oynanan iç ve dış odaklı oyunlar yetmezmiş gibi bir de din adına sömürme, İslam'ı araçsallaştırma ile karşı karşıyadır Müslümanlar.
Moda, reklam, tesettür defileleri Müslümanlara karşı adeta birer silah gibi kullanılmaktadır. Öyle ki, bu silahlar insanları, deyim yerindeyse, canlı ele geçirmenin belki de en etkili araçlarıdır. Nitekim bu tuzağa kapılanlardan bir kısmı sanki “dünyaya yeni gelmiş, şimdiye kadar boşu boşuna bazı takıntıların peşinde koşmuşlar” gibi bir görüntü sergilemektedir.
Kim derdi, Müslümanlar dinleriyle alay edenlere özenecek? Defileler düzenleyecek... Yapılan tesettür defileleri ile Müslüman kadınların kılık kıyafetleri bozulacak... Giyinik açıklar çoğalacak…
Örtünmenin defilesi mi olur?
“Olur” diyenler var. Öyle ya! Yemek, içmek, giyinmek, izlemek, eğlenmek onların da hakkı.(!) Nasıl olsa sıratı rahat geçecekler, cenneti kazanacaklar.(!) Mutlu olmak en çok onların hakkı.(!) Olup bitenlerden onlar sorumlu olamaz.(!) Onlar için önemli olan nerede ne yenmesi, ne giyilmesi, en güzel fotoğrafların nerede çekilmesidir. Birileri dünyanın en pahalı gelinliğini tasarlayıp satacak, diğerleri de onu satın alacak…
Loş ışıklı salon… Yüksek tempolu, fon müzikli mekân… Renkler, süslemeler arasında büyük heyecanla izlemek için gelenler… Manken kızlar… Podyum, tesettürlülerle dolacak… Abdestli, namazlı, örtülü hanımlarla evli erkekler tesettürlü mankenleri izleyecek… İşte tesettür defilesi…
Örtülü olduklarını söyleyen açıklar… Alınlarında besmele yazılı bandanalarla sahnede göbek atanlar… Dar pantolonlarıyla, makyajlarıyla, siyah gözlükleriyle, parfümleriyle… Sömürü çarkının kurbanı olan mahrem duygular…
Tesettür müdür bu? Oysa tesettür süslenmek için değil, süsü örtmek içindir. Başörtüsü de tarz değil, farzdır. Örtünün işaret ettiği asıl anlam neden umursanmaz?
“Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mümin bir erkek ve mümin bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.” (Ahzab, 33/36)
“Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab, 33/59)
Bir başörtüsü sektörü oluşmuş, kapitalizmin Müslümanlara dönük örtülü versiyonu olarak türban rantı ortaya çıkmıştır. Örtünme, saklanma, gizlenme anlamına gelen tesettürde esas olan sadeliktir. Şatafat, tesettürü anlamsızlaştırır. Artan pazar payı ile birlikte özellikle Batı dünyasının iştah kabarttığı tesettür piyasasında “sadelik” değil, “şatafat” hâkimdir. İşin içine “marka” ve “lüks” gibi kavramları da dâhil eden Batı, Müslüman toplumlarda tam bir modern sömürü düzeni kurmuştur. Örneğin, “Kapitalizmde etik yoktur” görüşünün büyük savunucularından biri olan İtalya'nın moda markası Dolce & Gabbana başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere halkı Müslüman olan birçok ülkede satışa sunulmak üzere tesettür elbiseleri üretmiş, defileler düzenlemiştir. Kadınların örtünmesini sorgulayan, kınayan kesimler tarafından bu hayat tarzının süslendirilmesinde, özendirilmesinde bir tuhaflık yok mu? Vogue, Business of Fashion gibi moda dergilerinin bu tarz değişimin diğer lüks markalar tarafından da yapılması için yönlendirmelerde bulunmasına ne demeli? Milan'da gerçekleşen bir erkek giyim moda haftasında düzenlenen defilenin semazenler eşliğinde yapılması, modanın kutsal kitabı kabul edilen Vogue dergisinde ise bu defileden övgüyle söz edilmesi...
Maalesef gelinen nokta bu.
