Ali Canpolat

Mekke'nin Fethi

Ali Canpolat

Hicretin 8. Yılında Medine’ de, Peygamber Efendimiz (sav), Mekke’nin fethinin gerçekleşmesi için yüce Allah’ ın müsait şartları ihsan etmesini sabırla bekliyordu.

Ancak; şöyle bir husus vardı, o da müşriklerle yapılan “Hudeybiye Antlaşması” idi.

Bu anlaşmayla Müslümanlar ile müşrikler arasında 10 (on) yıl savaş olmayacak ve anlaşma bozulmayacaktı.

Bu anlaşmaya istinaden; Kureyş’ in dışında kalan kabileler istedikleri tarafın himayesine girme hakkına sahiptiler. 

Huzâa Kabilesi Müslümanların himayesini, Beni Bekir Kabilesi ise Müşriklerin himayesini kabul etmişti.

Şunu da belirtmek gerekirse bu iki kabile arasında uzun süredir devam eden bir düşmanlık ve husumet vardı.

Bekiroğullları kabilesinden biri, Peygamber Efendimize hakaret eden bir şiir okumuş, bunu duyan Huzaa kabilesinden bir genç, dayanamamış o kişinin başını yarmıştı.

Bekiroğulları, bunu fırsat bilip anlaşma gereği tehlikeden emin olan Huzâa kabilesine saldırmıştı. Bu saldırıya, Kureyşli müşrikler gizlice silah verip adam göndererek yardımda bulunmuşlardı. Haremi Şerifte Huzâa kabilesinden yirmi kadar kişiyi öldürmüşlerdi. Kureyşli müşrikler, bu yaptıkları hareketle Hudeybiye Anlaşmasını ihlal etmişlerdi.

Huzâa kabilesinden 40 kişi Medine’ye giderek durumu Peygamberimize olduğu gibi arz edip yardım istediler. Yüce Allah, bu olayı Mekke kapılarının Müslümanlara açılmasına, Kâbe’nin tekrardan Müslümanlığın hâkimiyetine sebep kıldı.

Müşriklere ültimatom verildi ancak, Kureyşliler: ”Hem ittifakı kesmeyiz hem de diyeti ödemeyiz! Ancak harbedebiliriz” diye haber gönderdiler. Fakat böyle yaptıklarına bin defa pişman olup, korkularından anlaşmayı yenilemek üzere Medine’ye elçi gönderdiler.

Peygamberimiz Aleyhiselam; ”Biz Hudeybiye anlaşmasına aykırı bir davranışta bulunmayız ve onu değiştirmeyiz” dediler.

Böylece fethe hazırlık zemini oluşmuştu.

Medine etrafında İslamiyet ile müşerref olmuş birçok kabile vardı. Peygamberimiz” Allah’a ve ahiret gününe inanan Ramazan ayı başında Medine’de hazır bulunsun” diye buyurdu! Bu kutlu emri duyan birçok kabile Ramazan ayı başında Medine’ye gelmeye başladı.

İslam Ordusu Mekke yolundaydı artık. 

Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Peygamber Efendimiz, tek yürek gibi çarpan 10 bin kişilik bu muazzam İslam ordusuna hareket emrini verdi. Bu esnada ailesi ile en son hicret eden muhacir olan Peygamberimizin (sav) amcası Hz. Abbas’ta onlara katıldı!

Medine’den ayrılalı on gün olmuştu. Akşamüstü Mekke’ye iyice yaklaşılmış yatsı vaktindeyse Zahran mevkiine gelinmişti. Peygamberimiz burada durmalarını emretti! Hz Ömer’e vazife verip her mücahidin ateş yakmasını emretti!

Bir anda on binden fazla ateş yanınca Mekke aydınlığa bürünmüş oldu. 

İslam ordusu son defa Zituva Vadisinde toplandı. 

Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesselam) komutanlara şöyle emir verdi; “Size karşı koyulmadıkça, size saldırılmadıkça hiç kimseyle çatışmaya girmeyeceksiniz ve hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz.”

Müslümanlar Mekke Şehrine girdiklerinde Müşrikler Kabenin çevresine 360 put dikmişler ve bunları kurşunla yerlerine perçinlemişlerdi. Resülullah (sav), asasıyla putlara işaret ederek,” Hak geldi batıl zail oldu. Gerçekten batıl, daima yokluğa mahkûmdur.” Ayeti kerimesini okudu. İşaret edilen her put yere düşüp parçalandı!

Sonrasında Bilal-i Habeşi (ra) Kâbe’de ezan okumaya başladı.

Kâbe-i Muazzama’ nın kapısında duran Peygamberimiz, şu hutbeyi okudu: “Allah’tan başka ilah yoktur, yalnız O vardır; O’nun şeriki yoktur, O’da vaadini yerine getirdi, kuluna yardım etti, düşmanları tek başına perişan etti. Bilmelisiniz ki, cahiliye devrine ait olup, iftihar vesilesi yapılıp gelinen her şey, kan, mal davaları… Bunların hepsi bugün şu ayaklarımın altındadır ve ortadan kaldırılmıştır. Bütün insanlar Âdem’den, Âdem’de topraktan yaratılmıştır.” dedi.

Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. (Fetih Suresi-1 .ayet)

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları