Nilüfer Zontul Aktaş

'Ya Marmaray Olmasaydı' Dedim

Nilüfer Zontul Aktaş

İstanbul’a sevgimiz bambaşkadır. Gitmesek de gelmesek de bu şehir kalbimizin baş köşesindedir.

Depremin ardından şehrimizden çıkmış olmak beni biraz seyyah konumuna getirmiş olsa da gittiğimiz her yere hayır niyetiyle gittim, hayırlar buldum.

Zamanı bereketli kılan elbette ki niyetlerimiz, içinden bize yansıyanlar…

Fuarlar ve programlar vesilesi ile İstanbul 5 gün misafir etti bizi.

Kıymetli dostumuz öğretmen yazar Emine Sakarya’nın evinde gönlünde ağırlandık.

Depremin olduğu günden beri her daim bizimle ve o bölgeyle hemhal olan güzel insan İstanbul’da da elimiz ayağımız oldu. Okulunda minik yavrularımıza masal programı da yaptık.

Esenler Belediyesi bünyesinde açılan kitap fuarı, Üsküdar Belediyesi kitap fuarı, görülesi yerler ulaşım sıkıntısını da beraberinde getiriyordu. Hep Anadolu şehirlerinde yaşamış biri olarak bu kısım zor geldi açıkçası.

Kıymetli dostlarımızın öncülüğü, çabası çokça olsa da; İstanbul’da ulaşım, zamandan çalan en önemli unsur…

Marmara’yla öyle kolaylaşmıştı ki yaşam. Şöyle bir soru sordum İstanbul’da uzun yıllar yaşayan dostumuza.

’’Marmaray elinizden alınsa ne olurdu’’

‘’Geçen önemli bir sebepten dolayı bir saat ulaşım durdu. İnsanların hallerini tepkilerini görmek istemezdin. Marmaray ‘sız zamanları da biliyorum her şey katmerli zordu’’ dedi

Espriyle ‘’Marmar(ay) size ay güneş olmuş’’ dedim.

5 günlüğüne de olsa sürece şahit olmak beni etkiledi. İstanbul’da ömür, zaman yarışına dönüşmüştü. Kaybedildikten sonra önemi anlaşılan zaman orda daha başka kıymetli idi…

Orada bulunuşumda amaç hasıl oldu.

Esenler ve Üsküdar fuarlarında kıymetli dostlarımızın ziyareti, okurlarımızın teveccühü ömrümüze sunulan asude vakitlerdi.

Bir kitap Kafe’de ‘’Malatya’dan çıktım yola’’ başlığında yaptığımız söyleşi, depremle beraber hasrete gark olduğumuz öğrencilerimizle bir araya gelme vesilesi oldu. Kıymetli öğrencim şair İrem Palta  ve ailesi, 28 yıl öncesi nice anıya imza attığımız dostlarım Muazzez ve Gülnaz Aktaş, 25 yıl önce okuttuğum Ümmü Gülsüm ve evlatları, İstanbul’da diş hekimliği okuyan öğrencim canım Beyza’nın sürprizi  duygusal anlara şahit eyledi bizleri.

Mücahit kocabaş, Halil Küçük hocalarımızın vefası, Ninem Korkut hakkında ve benim dur durak dinlemeden eğitim, söyleşiler, kitaplar üzerine yol alış hikayelerim ve bunlara dair soruları zamana bereket olarak düştü.

Kelam ve kalemin gölgesinde muhabbet otağına yöneticilik yapan kıymetli dost şair doktor Emine Savaş samimiyet ikliminde ağırladı bizleri…

Davet duyurusu ise kalbimize nakşoldu.

‘’Ben bir dost tanıdım. Gülünce yüzünde, gönlünde güller açan. Sohbetiyle cennetine misafir eden. Fikriyle vatanını yeni baştan yaratan. Zikriyle maveraya yolculuk yaptığınız. 

Biliyorum, benim gibi çok kalbe taht kurmuştur. Program vesilesi ile gönüllerimize misafir edelim dedik. Programın moderatörlüğünü yapma fikri bile beni heyecanlandırdı. Bekleriz’’

Bu davet mektubunu ömrüm boyunca unutmayacağım vefa ağacımda hep yeşil kalacak.

Bir başka kıymetli dostumuz psikolog doktor Hüseyin Şahin İstanbul’da bizi ağırlayan müstesna vakitler hediye edenlerden. Çocuklara, gençlere,ailelere müşfik kalbiyle, kitaplarıyla nice ufuklar açıyor.  İsmail Hakkı Kurnaz kardeşimiz ve ailesi bilmediğimiz bir şehirde vakti bize anlamlı kılanlardan…

Sultan Ahmet,Ayasofya,Yeni Camii,Eyüp Sultan,Topkapı varabildiklerimiz.

İstanbul; deniz kokan, maneviyat kokan yönüyle, dostlar vefalı gönülleriyle ağırlarken, Marmaray zamanı bereketli kıldı vesselam

Yazarın Diğer Yazıları