Necip Cengil

Şehrin Sütünü Mandıralarına Taşıyanlar

Necip Cengil

Şehri sağarak sütünü kendi özel mandıralarına taşıyanlardan bahsedilir. İsimler verilir. Millet “vay be” der, sonra unutulur.

“Şehrin sütü” şehrin emeğinin toplamıdır, özüdür. Şehre aittir. Kamunun değeridir. Şehrin sütünü bütün topluma ait saymayıp kendi özel mandıralarının hammaddesi olarak görenler ocaklarına zehirli sarmaşıklar dikmiş olurlar. Bunu anlamak istemezler, hoşlarına gider, kabarmalarına malzeme olur. Oysa böyle yapmakla bütün geleceklerini, nesillerini zehirlemiş olurlar. Zehri miras bırakırlar. Hani Kur’an’da “mirası da sormadan, nereden ve nasıl geldi demeden yersiniz” diye bir uyarı vardır. Mirasçılar sormadan o zehri solurlar. Her nesil o zehirle zehirlenir. Döner hesap gününde o şehrin sütünü kendi mandırasına taşıyanın cehennem bukağısı olur.

İsminizin bir anlamı yok, seçilmiş veya atanmış olabilirsiniz. Her iki halde de emanet yüklenmiş olursunuz. Şehrin sütünü kendi mandıranıza taşımanız emanete ihanettir. Kendinize alırken kılı kırk yarıp, pazarlıklarla bire aldığınızı, şehrin sütüyle üçe beşe almanız da emanete ihanettir. Birilerine peşkeş çekmektir. Şehir halkına götüreceğiniz hizmetin bedelinden kesip kendi özelinize akıtmanız ihanettir. Suçlamalara karşı aynaya bakmak, kendinizi sorgulamak yerine altta kalmamanın yollarını aramanız size hiçbir şey kazandırmaz. Bence önce aynaya bakmalısınız, kendinizi sorgulamalısınız. Mandırama taşıdığım şehrin sütü olmuş mu diye kendinizi, geçmişinizi yoklamalısınız. Bunu yapmak yerine, tepeden bakmanız, kendinize toz kondurmamanız ile ancak günü geçirirsiniz. Oysa asıl hesabı düşünmelisiniz. Yaşarken sorulacak hesaplar da olabilir. Ve geleceğinize temiz bir miras bırakmak vazgeçilmez derdiniz olmalı. Geleceğinize temiz bir miras bırakmak derdiniz yoksa, şehrin sütünü kendi malınız görmeniz kolaylaşır. Şeytanın dürtmesi sizi etkisi altına alır.

Şehre yatırım olacak her meblağ şehrin sütüdür. Yol, alt yapı, şehre ait ortak arsa, emlak, yatırımlar, işletme kalemleri bu sütten beslenir. Siz bunları beslemek yerine, hesabı önemsemeden, onu uzak görerek, şehrin sütünü kendi özelinize içirirseniz, hiçbir şey olmasa bile size göre, keser döner sap döner gün olur hesap döner! Kimseye bakacak yüzünüz kalmaz. Kaçacak delik ararsınız. Belki bütün bunları düşünmüşsünüzdür. Hesabı ağır olur diye kendi kendinize söylenmişsinizdir ancak şeytanınız sizi dürmüş, etkisine alıp “yap gitsin bir şey olmaz, burada ne yapsan sana kar kalır, bak etrafına hepsinin yanına kar kalıyor” demiş ve sizi gütmüştür. Şehre harcayacağınızı, uyduruk, gereksiz projelere, kendi özelinize aktarırken kendi şeytanınızın bu dediklerinden başkasını duymamayı ilke haline getirmişsinizdir.

Diyelim ki normalde bu konulara duyarlısınız ama şeytanınız sizi önce doğru insanlarla istişareden uzaklaştırmış, siz o uzaklaşma sonrası size “yaklaşanlarla” sevinenlerden, şiştikçe şişenlerden olmuşsunuzdur. Sizi uyarmak isteyenleri zavallılar, onların sözlerini zavallıların iniltileri olarak görmüşsünüzdür. Bu hal sizi kendinizden uzaklaştırmıştır. Neticede şehrin sütünü kendi mandıranıza taşımasanız bile saçıp savururken bunu normal görmeye başlamışsınızdır. Bu durumda şehrin sütünü pervasızca dökmek ile kendi mandıranıza taşımanız arasında sadece ufak bir fark olmuş olur. Hesap verirken bilinçli israfla sorumlu olursunuz, ötekisi de hem israf hem zimmet ile suçlanır, hesap verir.

“Efendim bir uyandım ki şehrin sütünü heba eden edene, bir türlü toparlayamadım” diyorsanız. Yetki verdiğiniz kişilerin yaptıklarından da mesul olduğunuzu bilmelisiniz. Hangi özelliğinden dolayı görev verdiğinizi düşünmeden, araştırmadan mesela “bu sözümü dinler” yaklaşımıyla -mantığıyla demeyeceğim zira “ bu sözümü dinler, sözümden çıkmaz” ifadesinin bir mantığı yoktur- görevlendirme yapmışsanız, birikim, tecrübe, liyakat kıstaslarını devreye almamışsanız, bu döngüden hayır çıkmayacağını da bilmelisiniz.

Hülasa…

Sistemleşmiş kirli ilişkiler zinciri bir şirketi, kurumu, şehri, ülkeyi gayya çukuruna sürüklerken, kirli ilişkilerin şımarttığı zavallılar kazandıklarına son derece emindirler oysa o kir bütün bedenin bağışıklık sistemini yok eder ve kazanç kabul edilen sermaye birikimi, emlak, arsa "varlığı" içinde giderek ufalırlar… Kazandık dediklerinizin silindire dönüp sizi ezmesidir bu... Bu arada kendilerine yapılan her uyarıyı, uyarı sesini zavallıların iniltisi gibi algılarlar. Zamanla başka dinlerle anılanlar da geçmişte "Sana inanan zavallılar gibi inanmamızı mı istiyorsun" diyenler gibi konuşmaya başlar. "kimin kazandığını, kimin kaybettiğini görecekler" uyarısı da onlar için hiçbir şey ifade etmez. Bu yüzden şehrin zenginliklerini savururken rahattırlar. Kendi sofralarına bire aldıklarını, şehrin sermayesi ile üçe, beşe almaktan çekinmezler. Şehrin zenginlikleriyle kendilerine kârhaneler inşa etmeyi analarının ak sütü gibi hak görürler.

Şehrin sütü ile zehirlenmektir bu...

Bugüne kadar ve bundan sonra şehrin sütünü kendi mandıralarına hammadde yapanlara, yapacak olanlara lanet olsun... Şehrin sütünü kendi mandıralarının hakkı görenlerin zavallıca inleyecekleri gün uzak olmasın... Şehrin sütünü çalmaya gelenleri kahramanlaştırıp baş tacı edenlere de verilen aklın hesap soracağını hatırlatarak, Allah'ın verdiği temiz aklı doğru kullananların sayısı ve gücü artsın diye dua ederek bitireyim.

Seçilen veya atanan bütün sorumlular her gün aynaya bakmayı ihmal etmesin.

Yorumlar 3
Bayram 29 Mayıs 2025 13:28

Rabbim kaleminizle ve yüreğinizle daima doğruları ve hakkı yazmayı nasip etsin. . Seçilen veya atanan bütün sorumlular her gün aynaya bakmayı ASLA ve ASLA ihmal etmesin...Sonunda Mahkemeyi Kübra'dan kaçış yoktur....

Ali 28 Mayıs 2025 09:46

Allah razı olsun

Vatandaş 28 Mayıs 2025 09:32

Korkusuz müslümanlar, siyasallaşan milliyetçileşen hakka taraf değilde kendi tarafına taraf olan kayırmacı iltimascı müslüman tabiki herşeyi kendi tarafına sağacaktır

Yazarın Diğer Yazıları