Necip Cengil

Ganimet Bakışlılar ve Yusuf'un Kardeşleri

Necip Cengil

“Başkasına yedirmeyelim, bize kalsın, bizim olsun…”

Bu yaklaşıma “ganimet bakışlılar” tanımlamasını uygun gördüm. Çünkü koca bir ömrün veya yılların ortak emeğini başkasına bırakmamak, yaygın tabirle yedirmemek için ayak oyunları, birbirlerini gözden düşürme, etkisizleştirme adına ne kadar ayak oyunu, yalan, iftira, hile, desise, komplo varsa sergilemekten çekinmezler, çekinmediler ve çekinmiyorlar.

İlk akla gelen siyasetteki ganimet bakışlılar ancak meseleyi oraya has kılıp siyaseti günah keçisi haline getirmemek gerekir. Şirketlerde, sivil toplum örgütü diye adlandırılan yerlerde hatta cemaat isimleri verilen oluşumlarda, Yusuf peygamber kıssasında anlatıldığı üzere kimi ailelerde de bu halden bahsedebiliriz.

Yusuf kıssasında anlatılan, kardeşlerin “baba sevgisi ganimetine konmak” diyebileceğimiz yaşanmışlığa baktığımızda, bugün “Allah rızası için güya yola çıkanların” birbirlerine olan şaşı bakışlarını, ganimeti kaptırmama yarışlarını tahlil etmek daha da iç acıtıcı olmaktadır.

Yusuf’un kardeşleri “ Babamız Yusuf’u bizden daha çok seviyor, Yusuf’u öldürelim veya bir yerlere atalım (gözden düşürelim, yalnızlaştırıp sevgiden uzaklaştıralım) ki sevgi yalnızca bize kalsın. Sonra döner yine Salihlerden oluruz” demişlerdi. Bu örnekte görüldüğü üzere, Allah rızası için yola çıktıklarını söyleyenler arasında da, birbirlerine her oyunu oynama kararlılığını sergileyenler, daha sonra hiçbir şey olmamış gibi “Salihlerden, doğrulardan, haktan yana” olma oyununu oynayabiliyorlar. Yapacağını yap, hiçbir olmamış gibi yine dön mesela “Allah rızasından” bahset. 

Sanırım insan soyunun geçmişi bu tür ganimet bakışlılarla doludur.

O olmasın ben olayım.

Onun olmasın benim olsun.

O çok öne çıkmaya başladı hemen önünü kesecek bir şeyler bulalım; araştırın kullanacağımız bir açığı var mı, günahı var mı getirin, burnunu sürtelim bizimle yarışmak neymiş gösterelim.

Özellikle de makam ve mevki kapışmalarında, mal kavgalarında, ekonomide parsa toplanacak yerlerde, birkaç dönem alkış ile sarhoş olunacak makam ve mevkiler söz konusu olduğunda, ganimet bakışlılar ortalığı toza dumana verir.

Yakub ne demişti Yusuf’a? Şöyle özetlersek yanlış mı olur: “Senin, kardeşlerini gölgede bırakacak özelliklerin var, vukuf olduklarından haberdar olurlarsa sana kötülük yaparlar.”

Ganimet bakışlı olma özelliği, kıskançlıkla birleşiyor ve olanlar oluyor.

Ganimet bakışlılar, oynadıkları oyunlarla ne kazanıyor?

Birkaç dönemlik, yıllık saltanat diyebilir miyiz? Hadi bunu kazanç kabul edelim, neticede ne oluyor? Güya bir müddet saltanat sürüyorlar ve sonra arkalarında “haklı beddualarla” terki dünya ediyorlar. Bu iflasın ta kendisidir. Zira ticarette kaybedene değil koca bir ömür sonunda “haklı beddualarla, sömürdükleri emeklerle” terki dünya edenler asıl müflislerdir.

Kimi sürekli tanınmak için başvuruyor ganimet bakışlı olmaya, kimi parsayı başkasına kaptırmamak için, lanetlerle, beddualarla uğurlandıktan sonra kaç kişi hatırlıyor bu ganimet bakışlıları? Bir arkadaşım Kızılderili atasözünü paylaşmıştı; “seni tanıyan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın” yani adın silinecek. Zaten silinecek bir nam adına veya hiçbir faydası dokunmayacak makam, mevki, parsa toplama adına ömrü heba etmeye değer mi?

Bence her birimiz hayatına bakmalı; acaba bizde de bir ganimet bakışlılık var mı?

Şehirleri bu ganimet bakışlılar yaşanmaz hale getiriyor, şehirlerin zenginliklerini, her nevi mirasını talan ediyorlar ve ülkeleri de... Ortak emekleri kendi hırsları için harcayıp iflasa sürükleniyorlar.

Bu yazıda sadece şuna dikkat çekmek istiyorum: Hesap günü var ey ganimet bakışlılar, bu iştahanızı görün ve hesabınızı daha da ağırlaştırmayın!

Yorumlar 1
Bayram 21 Kasım 2020 18:00

Eline,yüreğine sağlık kardeşim.

Yazarın Diğer Yazıları