Necip Cengil

Eleştirmek nedir

Necip Cengil

“Eleştiriyoruz kardeşim, eleştiri yasak mı” veya “sizinki eleştiri değil, aşağılama” diye duyarız.

Sahi eleştiri nedir?

Konuyu okurken “Eleştirme, bir şeyi kötü veya iyi yönleriyle değerlendirme anlamını taşımakta” ve “Eleştirel düşünme akıl yürütme, analiz ve değerlendirme gibi zihinsel süreçlerden oluşan bir düşünme biçimidir” ifadelerini not etmişim. Yani sövgü yok, aşağılama yok, itibarsızlaştırma yok. Haliyle bir ifadenin eleştiri olup olmadığını değerlendirmek için kullanılan cümlelerin saldırı, aşağılama, hakaret içerip içermediğine veya “yalan/üretilen haber” olup olmadığına da bakmak gerekir. 

Eleştirinin; yanlışın giderilmesine yardımcı olmak, doğru bakışa katkıda bulunmak gibi bir çıktısı olmalıdır. Çıktıda hakaretlerin ve aşağılamaların resmi çıkıyorsa kullanılan üsluba başka bir isim vermek gerekir.

“Düne kadar…” diye başlayan cümleler kurarak konuşmaya başlamak saldırı, karalama, aşağılama, ötekileştirme kokularını yayar.

Eleştiri bilgiye dayalı yapılır, doğrulanmayan duyumlara dayanılarak eleştiri yaptığını söyleyenler önce henüz bilgi haline gelmemiş “şeyleri” nasıl olur da bilgi olarak değerlendirdiklerinin değerlendirmesini yapmalıdır yani bir “öz eleştiri” oluşmalıdır.

Kendi adıma konuşursam, yıllarca önce tanışıklığım olan bazı siyasiler veya yöneticilerle ilgili olarak duyduklarım oluyor. Bunlar bilgi haline gelmemiş iddialar olabilir, gerçek olabilir ancak özünde kendi inanışım açısından “günah” kategorisine girdiği için “kimsenin günahını araştırmam” bakışım burada devreye giriyor. Fakat konuşulan konular çok fazla kişi tarafından dile getirilince “tanıdığımı sandığım kişilerin yaşadığı günaha dönük değişim” karşısında üzülüyorum ancak yine “günahın reklamı olmaz” düşüncemden dolayı konuşmuyorum, yazmıyorum.

Kimi isimler için dile getirilen “günaha dönük değişim ve adımların” dile getirilmesi gerekmez mi? Benim tarzıma uygun değil. Ben duyduklarıma yönelik “ortaya” konuşmayı tercih ediyorum. Mesela “Malatya’yı hep ben veya nüfuz edebileceğim kişiler yönetmeli” tarzıyla arzı endam edenleri okurum. Yaptıkları ortadadır, ayak oyunları ayan beyandır. Onlara derim ki “yarın hesap gününde hesabını veremeyeceğiniz bir iş yapıyorsunuz ve sanırım hiç ölmeyeceğinizi veya ölmeyi kabullenseniz bile kimi niyetlerinizin sizi aklayacağını düşünüyorsunuz.”

Öyle düşünüyorum; kimi kişiler ölmeyecekmiş gibi hareket ediyor veya ölmeyi kabullenmek zorunda kalıyor ama bazı konulardaki iyilik kırıntılarının kendilerini aklayacağını hesaplıyorlar. Yanlış hesap yapıyorlar. Kötülük, sahibini yakacak olan bir ateştir ve başkasına yaptığınız kötülük aslında kendinize yaptığınız bir kötülüktür. Kamuyu sağarak edindiğiniz zenginlik aslında hesap gününün fakirliğidir. Kamuyu sağarak edindiğiniz birikim, altında kaldığınız enkazdır, o enkazın altında hesap gününe gidersiniz. 

Bazıları bunu uzak görüyor. Makamların büyüsü düşünmelerine mani oluyor. Zenginlik sandıkları sırtlandıkları enkaz ile poz vermeyi, hava atmayı, ötekileştirmeyi, üstten bakmayı seviyorlar. Şehrin hâkimi rolü bozulması zor bir büyü ne yazık ki… Bu rolü sevmek tedavisi zor bir hastalık… Kimi kişiler, evet bu hastalığa yakalanmış görünüyor. Onların bu hastalıklarının ayrıntılarını yazsam veya araştırıp deşifre etsem onlara ne zarar ve topluma ne yarar sağlar, düşünmek lazım. Tedavi edici olmayacağı kesin. Belki bir dönem hastalıklı hallerin önüne geçme ihtimali doğar ancak hesap vermenin ağırlığını anlamadıktan sonra, anlatamadıktan sonra, bazı hastalar sahneden çekilir başka hastalar boy göstermeye başlar. Tedaviyi bir bütün olarak, hesabın ağırlığının anlaşılmasını sağlayacak şekilde düşünmek lazım gelir. 

Şimdi ben bir eleştiri mi yaptım, durum tespiti mi? Sanırım hem tespitler yaptım, hem eleştiri var fakat anlamak istemeyen için hiçbir şey yok. Kamuyu sağarak zenginlik adı altında enkaz sırtlayanlar, sahneden çekilirken bu enkazı çocuklarına bırakır da çocuklar bu enkazla mutlu mu olur?

Evet, düşünmek zor iş, o yüzden sırtlandıkları azap enkazını zenginlik diye taşımak bazılarına daha kolay geliyor.

Yazarın Diğer Yazıları