Hamza Atlı

Ne İrfan'mış Arkadaş?

Hamza Atlı

Geçtiğimiz günlerde Gelecek Partisi lideri Sn. Ahmet Davutoğlu Malatya'yı ziyaret edip il başkanlığı binasının açılışını yaptı. Açılışta konuşan Davutoğlu'nun programında Malatya esnafını ziyaret de vardı.

Buraya kadar her şey programlandığı gibi oldu. Ta ki Davutoğlu Malatya merkezindeki esnafları ziyaret edene kadar...

Bundan sonrasını izlemeyen kaldıysa bile duymayan kalmamıştır. Sosyal medya dahil, TV kanalları ve gazeteler ha bire işledi konuyu...

Gelecek Partisi Malatya heyeti kuzuyu kurda teslim edercesine Davutoğlu'nu alıp İrfan Yılmaz'ın bulunduğu muhite götürdü. Bu programı kim yaptı bilemem ama ben olsam o programı İrfan'ın olduğu alanda yapmazdım. Mesela gider AVM civarında gezinirdim. Zira Davutoğlu'nu Ak Parti'ye ihanetle suçlayan, suçlarken de zaman zaman haddi ziyadesiyle aşan kesim belli. O kesimin takıldığı yer de tam İrfan'ın bulunduğu Yeni Cami civarı...

Hasılı kaza/bela geliyorum demiş zaten...

İrfan'ı çoğunuzdan iyi tanır, dostum diye de tanımlarım. Zıt düştüğümüz, ayrı düşündüğümüz mesele de çok fazladır. Çoğu zaman birbirimizi de eleştiririz. Kendisinin fikirlerinin çoğunu benimsemem, o da benim fikirlerimi benimsemez. Ama yine de oturup ortak değerler etrafında hasbihal edip, dostane ayrılabiliyoruz.

İrfan her fikrin kendisiyle konuşulabileceği, sonucun kavga ile nihayet bulmayacağı biri! Her türlü düşüncenin kavgasına açık!

Tekrar Gelecek Partisi Malatya heyetine döneyim. İl Başkanı gayet beyefendi. Donanımlı bir abimiz...

Lakin İl Yönetiminden birinin vatandaşa "çakal" demesi ve yarattığı tahribat beni de üzdü. Siz siyasetçisiniz. Siyasetçilik yeri gelir "sövmek yerine yutkunmayı" gerektirir. Millet bu hususta hassas...

Yine İl Yönetiminden bir başkasının vatandaşla "açlık üzerine" sözlü tartışmasına sosyal medyadan tanık oldum.

Onu da esefle kınadım...

Söylediklerinin doğru olup olmaması önemli değil. Siyasetçilik hele de bu aşamada ciddi sabır isteyen bir kulvar olsa gerek...

İrfan'a tekrar döneyim...

Malatya'ya yolu düşen her siyasetçinin "kendisinden nasiplendiği" bir adam...

Eksiğiyle, hatasıyla ortada.

Yeri/yurdu belli. Ne iş yaptığını bilmeyen yok.

Davası hak veya batıl ki bu ben dahil kimseyi ilgilendirmez. Eleştiririz. Ben de kendisini zaman zaman eleştiriyorum. Eleştirilmeye açık biri.

Davutoğlu'na iki soru sordu. Biri oy meselesi, diğeri akaryakıt zamları ile ilgili...

Soruları sormasında sakınca yok. Niyeti ne olursa olsun siyasetçi kişi kıvrak zekâsıyla birşeyler söyleyecek, kendince cevap verecektir zaten.

Buradan yola çıkıp İrfan'a hakaret dahil birçok eleştiri geldi. Provokasyonla suçlayan da oldu, başka yakıştırmalar yapan da...

Olacaktır elbet...

Hakaret olmadığı müddetçe herkes herkesi eleştirebilmeli...

Lakin benim esas meselem şu.

Yüzüne karşı İrfan'a tebessüm edip sırtını sıvazlayan çok yüzlü yurdum insanları arkasından demediklerini bırakmıyorlar. Kendisi ortada olan bir adam. Gidin konuşun diyorum, kesiliyorlar!

30 kişi bu meseleyi benimle konuşacağına onunla, yüzüne karşı konuşsa, varsa hatası anlar belki...

Anlamazsa dahi biz günahına girmemiş oluruz...

İrfan'ı hatalarından dolayı eleştireceksek bunu gıybet ve dedikodu ile yapamayız. Oturur, çay içer, hasbihal eyleriz...

Aksi halde hatayı başka bir hatayla örtbas etmiş oluruz. Gıyabında konuşulması hoş olmaz!

Bu olay yüzünden çok fazla telefon ve mesaj aldım. Hemen hepsine benzer cevaplar verdim. İrfan'ın üslubunu eleştirirken dahi kendi üslubumuzun yanlışında yitiriyoruz fikirlerimizi...

Halbuki dedikodu yerine, gıybet etmek yerine oturup yüzüne karşı konuşsak...

Ne güzel olur değil mi?

Bana/sana yanlış gelen bir mesele başkasına göre gayet tabii ve doğru olabiliyor.

Hep söylerim. Farklılık farktır. Zenginliktir. Kimseyi kendinize benzetmeye çalışmayın. Çok ayrı düşünsek bile İrfan'la olan gönül bağımız, hoş sadamız herkesçe malûm...

Siyaset uğruna kimseyi incitmedim, incitmem. İki kapılı bir handa yolcuyuz. Kimsenin ilahı değiliz!

Yazarın Diğer Yazıları