Ali Yiğit

ŞEHRİ SAHİPLENMEK

Ali Yiğit

Battalgazi Belediye Başkanı ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkan adayı  Sn. Selahattin GÜRKAN'la bir programdaydık..

Gürkan'ın konuşmalarından çıkardığım not yazıya başlık oldu..

Şehri hep birlikte sahiplenmeliyiz..

Gürkan özetle şunları söyledi programda..

Güvenli şehir olmamız kaçınılmaz bir gerçektir.. Ve bir şehirde güvenlik sorunu rücu ederse o şehirde nitelikli göçler başlar.. Ocak ayı içerisinde 8000 kişi Malatya'dan göç etmiş ve göç edenlerin çoğunluğu nitelikli..

İnsanlar neden göç eder..

1 Güvenlik nedeni

2 Sermaye yani yatırım azlığı..

Sayın Gürkan güvenlik derken polisiye tedbirlerden söz etmedi..

Şehrin sahipleri olarak herkesin elini taşın altına koymasından bahsetti..

Esnaf olan diğer esnaflardan da sorumlu olacak.. Müşterisine iyi davranmayan, müşterisini aldatan  esnaf arkadaşını önce kendisi uyaracak.. Her esnaf  aynı zamanda şehrini sahiplenmeli..

Sadece esnaf mı?

STK'sı, sermaye sahibi, iş adamı, kanaat önderi, Öğretmeni, öğrencisi, işçisi, memuru..

Şehri bir şemsiye olarak görmeliyiz.. Ve bu şemsiye dili, dini, ırkı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun  altında toplayabilmeli..

Söz konusu şehrin menfaati ise kimse ben oyumu verdim kenara çekileyim dememeli..

Herkesin siyasi bir fikri vardır.. Oy verdiği bir parti vardır.. Ama söz konusu şehrin menfaati ise orada bu fikrini bir kenara koyabilmelidir..

Biz şehir olarak soyut ve somut kültürümüzü devam ettirmeliyiz..

Bir şehri yaşanır kılmanın yolu mahalle kültürünün devam ettirmekten geçer..

Şehir insanı inşa etmeli.. Şehir yapıları manevi değerleri hatırlatmalı.. Her şehrin bir ruhu vardır.. Şehirler ise ruhumuzun aynasıdır..Moderniteyle birlikte hayatımıza giren  çok katlı binalar site yaşantısı, rezidanslar insanları birbirinden uzaklaştırdı ve bireysel bir yaşam tarzı artık revaçta..

Birbirinden uzaklaşan insanlar, biten komşuluklar, güvensizlikler vs..

Oysa ecdadımızın yaptığı yapılarda aynı zamanda yardımlaşma, paylaşma, dertle hemhal olma, dostluklar, sohbetler, toprakla haşır neşir olacak geniş avlularla birlikte huzur sunardı yapılar.. Ecdadın kurdukları şehirlerin çarşılarına baktığımızda ahiret dünya dengesinin kurulmasına özen gösterdiklerini görüyoruz... Taşa işlenen, ahşaba gizlenen, mabede nakşedilen zarafeti müşahede edip hayranlığımızı hatta hayretimizi gizleyemiyoruz.

AVM'lerin kuşattığı, rezidansların boy boy yükseldiği Şehirlerin hayatın merkezi olması gerekirken rantın merkezi konumuna getirilmesinin istikbale vurulmuş büyük bir darbe olduğunu hatırımızdan çıkarmayalım. Yaratılış gayesinin uzağında, benmerkezci, nefsinin kölesi konumunda, sadece maddeye ve kazanmaya odaklı bir anlayışla inşa edilen şehirlerde ne huzur, ne huşu, ne tabiat ne de insan kalır. .

Fiziksel anlamda çok modern binalar inşa edildi.. Ancak fiziksel anlamda modern olan binalar bu gün insana huzur ve sükûnet vermiyor.. O tek katlı ve meşakkatli evlerdeki bir çok sıkıntılara rağmen sürdürülen yaşam içerisinde  huzur ve sükûnet vardı..

Şehirleşme noktasında her ne kadar treni kaçırdıysak ta yeniden ayağa kalkmak,  geleneği geleceğe taşımak adına bir şeyler yapmanın derdiyle dertlenmek, kültüre sevdalı şehrin insanıyla, yeni bir ruh aşısıyla bunu başaracağımıza olan inancımızı da her şeye rağmen korumak gerekiyor.. Bu inancımızı koruyoruz çünkü; geleneği geleceğe taşımak adına şehrimizde hayata geçirilen ülke geneline rol model olan mahallelilik projesinin mimarı; kültüre sevdalı bir belediye başkanımız var..  Şehirleşme noktasında büyük kaybımız var.. Ama bir o kadar da birikimimiz var.. Düştüğümüz yeri biliyoruz ve gördük.. Bundan sonrası ise ayağa kalkacağımız yol güzergahını çizenlere destek olmak ve şehri sahiplenmek olacaktır..

Kalın sağlıcakla..

Yazarın Diğer Yazıları