Ali Yiğit

Makamı güç görenler..

Ali Yiğit

Nihayetinde yanlarına gelen yabancının ''Hanginiz Peygamber? diye sormadan kendisini yanındakilerden ayırt edemeyeceği kadar sade yaşayıp giyinen devlet reisi bir peygamberin ümmetiydik..

Kudüs fethinden sonra anahtarı almaya giden devrin halifesi Hz Ömer ile köle'nin deveye binme örnekliğini okumayanımız kalmamıştır..

Makam veya ellerinde yetki bulunanların örnek alacağı bir davranıştır.

Örnek almaları kendilerini yüceltir.. Ve örneklikleri dilden dile anlatılır..

Mütevaziliği ilke edinenler hiç bir şey kaybetmezler.. Bilakis sevip sayılırlar..

Makamda bulunup ta mütevaziliğinden ödün vermeyenler olduğu gibi makamla güç alıp kibir abidesine dönüşenlerin varlığından da ara ara haberdar oluyoruz..

Köşe yazılarımda genelde bu tipler için ironik yazılarla cevap veriyorum..

Anlayacağınız kıssadan hisse kimin payına ne düşerse..

Özel bir şirkette çalışıyordu..

Patronu siyasete atıldı.. Ve hatırı dostlar sayesinde o yıl yapılan seçimlerde başkan oldu..

Patron başkan olunca o da kontenjandan geldi makama..

Makam arabası, makam derken iyice girdi havaya..

Öyle ya! dün kendisi iş yerinde servis yaparken bu gün makam aracı tahsis edilmişti kendisine..

Her sabah ki gibi o sabah da makam aracı kapının önüne gelmiş, çalışır vaziyette bekliyordu..

O ara şoför aracın yanında bulunan markete girdi.. Fazla gecikmemişti..

Çıktığında aracın yanında gördü.

Hemen koşup kapıyı açtı..

Ama o şöyle bir göz attı..

Neredesin diye..

Titredi.. Kızarıp morardı.. Defalarca özür diledi..

Sinirli bir şekilde araca bindi..

Şoförün aklına bin türlü şeyler gelmeye başladı..

Ya işten çıkartılırsa..

Derken belediye binasına geldiler..

Şoför biraz önceki hadisenin unutulması heyecanıyla, arabadan inerek koşup kapıyı açtı..

Arkasından çantasını alarak peşinden gitti..

Makama çıktığında sekreter karşıladı.. Sekreter odasında bir kaç vatandaş bekliyordu..

Elinde tesbih şöyle göz ucuyla süzdükten sonra hoş geldiniz dedi ve makam odasına geçti.

Odadakiler önceki hukuklarına dayanarak arkasından içeri girmek için her ne kadar hamle yaptılarsa da, sekreterin el işareti ile tekrar yerlerine oturdular..

Beş on dakika sonra sekreterin buyurun demesi ile içeri girdiler..

Hal hatır faslı devam ederken..

Masada duran tesbih tekrar ele alındı..

Nereden nereye dedi..

Odadakilerde başlarını sallayarak can kulağıyla dinlediklerini hissettiriyorlardı..

Sonra şöyle geriye yaslanıp, makamın verdiği gücü göstererek buralara gelmek kolay değil diyerek sözlerini sürdürdü..

Oda da oturan altmış yaşlarındaki amca karşıdakinin kendilerini ezecek derecedeki hareketlere iç geçirir kalkmak istese de yanındakiler en azından iş talebimiz hatırına dercesine bekleyelim ısrarında göz hareketiyle bulundular..

Bir ışık ve umutla beklediler..

Nihayetinde o kadar ezici hareketlere katlanmalarına karşılık, iş talepleri sekretere not edilmekle sonlanmıştı..

Makamı, serveti, iktidarı, bürokratik unvanı güç olarak gören ve nereden geldiğini unutan o kadar çok insan var ki, Güngören belediyesindeki olay sadece görünen buz dağının bir yüzü..

Ekmeği, çoluk çocuğunun rızkı için çalıştığı kurumda amirlerin, müdürlerin kaprislerine katlanırlar..

Bundan bir kaç ay önce haberlere konu olan, Güngören Belediye Başkan Yardımcısı Veysel İpekçi'nin belediyede çalışan E.T.' yi ayağa kalkmadığı kendisine selam vermediği için, koridor nöbeti verip her gelen karşısında ayağa kalkmaya ve selam vermekle cezalandırması gibi..

Milletin kendisine verdiği makamı güç olarak görüp güç devşirmeye çalışması..

Kibir abidesine dönüşen kişiler tarafından işgal edilen makam sahipleri şunu iyi bilmeliler, makamlar gelip geçicidir insan fani insanlık ise bakidir..

Ümmeti olmakla övündüğümüz Peygamberimizin tevazu ve örnekliğinden nasip almadığımız bir gerçek..

Yorumlar 1
hamit karakuş 21 Ocak 2021 09:08

bu güzel ve anlamlı yazınız için sizlere teşekkür ediyorum. makamların bizler için birer imtihan yeri olduğunu, hizmetine ulaşamadığımız insanların vebalini taşıyacağımızı bilerek bulunduğumuz mercinin her alanda hakkını vermekle mükkellef olduğumuzu bu ülkenin geleceğine yön verecek kuşaklarına öğretmemiz gerekir. böylelikle kibir abideleri yerine hizmet abideleri yetiştirmiş oluruz. kazanan memleketimiz olur.

Yazarın Diğer Yazıları