Değerli okurlar,
Bugünlerde şimdiye kadar ki, insanlık adına edinmiş olduğum birçok kanaatim ters yüz olmuş durumda.
Yaşım altmış dokuz ve ben yeniden gözden geçiriyorum insani değerlerimi, insana bakış açımı...
Çocukluğumda okullarda öğretilen bilimsel gelişmelerin paralelinde tekâmül göstermesi gereken insanlığa ne oldu?
Batılı bir bilim insanının 1900'lü yılların başında kaleme aldığı eserinin adı bile çok düşündürücü: "İnsan Denen Meçhul" Adı geçen eserle yazar 1.Dünya Savaşı öncesi 1912'de Nobel Tıp Ödülünü kazanmış. Nobel Ödülü kazanan eserin anlatmak istediği ideal insan ütopyası 1917'de patlak veren 1.Dünya Savaşıyla tuz buz olmuş...
İnsan Denilen Meçhul yaratığın akıllara durgunluk veren teknolojik gelişmelerin yaşandığı günümüzde de nasıl akıl almaz ilkellikler sergilediğini, canavarlaştığını naklen kanlı canlı izliyoruz.
Filistin'de yaptıkları bu zulmün faili Dünyaca malûm İsrail, yeryüzünün bozguncu milleti Yahudiler.
Allah indinde lanete uğramış Yahudi-Siyonistler ve bunlara arka çıkan başta Amerika olmak üzere egemen batılı devletlerdir.
Kıyamete kadar hükümleri cari olan yüce kitabımız Kur'an'ın ifadesiyle:
"Yahudiler, “Allah’ın eli sıkıdır” derler. Sıkı olan onların elidir: Ve bu iddialarından dolayı [Allah tarafından] lânetlenmişlerdir. Tersine, O’-nun elleri sonuna kadar açıktır: O, [lütfunu] dilediği gibi dağıtır. Ama [ey Peygamber,] Rabbin tarafından sana indirilen her şey, onların çoğunu kibirli küstahlıklarında ve hakikati inkarda daha inatçı yapacaktır. Böylece biz, Kitâb-ı Mukaddes’in takipçileri arasına Mahşer Günü’ne kadar [sürecek] kin ve nefret tohumları saçtık: ne zaman savaş ateşi yaksalar Allah onu söndürür ve onlar yeryüzünde yozlaşmayı ve çürümeyi arttırmak için ellerinden geleni yaparlar: Allah ise yozlaşmaya ve çürümeye yol açanları sevmez." Maide Suresi 64. Ayet.
Kur'an'ın ilgili bu ayeti Rahmetli Muhammed Esed'in yazmış olduğu mealinden alınmıştır.
O Muhammed Esed ki,
2 Temmuz 1900’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Lvow şehrinde (bugün Ukrayna’da) Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Ailesi ona Leopold Weiss ismini vermiştir. Babası avukat, dedesi hahamdı. Aile geleneğine göre özel öğretmenlerden İbrânî dili ve kültürü üzerine eğitim gördü. 1918-1920 yıllarında Viyana Üniversitesi’nde sanat tarihi ve felsefe okudu. Prag ve Berlin’e gidip entelektüel çevrelerle tanıştı, bir müddet sinema ve tiyatroyla uğraştı. Gazetecilik kariyeri, 1921’de gizlice Berlin’e gelen Maxim Gorky’nin eşiyle yaptığı röportajdan sonra başladı. 1922’de Frankfurter Zeitung’un özel muhabiri olarak Kudüs’e gitti ve orada siyonizmin lideri Hayyim Weizmann’la (müstakbel İsrail cumhurbaşkanı) karşı olduğu bu hareketi tartıştı. 1923 yılını Kudüs’te ve Kahire’de geçirip Ortadoğu’da yaşanan siyasî ve içtimaî hayata dair ayrıntılı bilgi edindi. Bursa, İstanbul, Sofya, Belgrad, Berlin üzerinden Frankfurt’a giderek bir süre gazetenin merkezinde çalıştı. 1924’te Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan, İran ve Afganistan’ı kapsayan bir seyahate çıktı. Gezisini Merv, Semerkant, Buhara, Taşkent ve Moskova’dan geçerek tamamladı. Son seyahati sırasında Kahire’de Muhammed Abduh’un öğrencilerinden Ezher şeyhi Muhammed Mustafa el-Merâgī ile tanıştı ve Ezher’de Arapça öğrendi. 1926 yılında eşiyle birlikte İslâmiyet’i kabul etti.
Yeryüzünün Bozguncuları
Muhammed Esed'in hayat hikâyesi çok düşündürücü. Yazmış olduğu meali Türkçeleştiren mütercimler birçok mealde geçen "Bozgunculuk" kelimesini "yozlaşma ve çürüme" kelimeleriyle ifade etmeyi tercih etmişlerdir. Oysa bize göre "bozgunculuk" kelimesi çok daha kapsayıcı ve Yahudileri tanımlayan güçlü bir ifadedir.
Yeryüzünün bozguncu milleti Kur'an'da açıkça lanetlenmiş bu Yahudiler sonsuz ihtirasları nedeniyle Dünyanın ağız tadını bozan, kimyasallarla gıda maddelerimizin raf ömrünü uzatmak adına sağlığımızı tehdit etmekteler. Dünyada hızla artan diyabet, kanser ve daha bilinmedik sayısız hastalığın en görünür baş müsebbibi İsrail'in lanetlenmiş Yahudileridir.
Bozgunculukta sınır tanımayan İsrail daha birkaç yıl öncesinde tüysüz tavuk üretme küstahlığına imza attı.
İsrail’de Profesör Avigdor Cahaner tarafından geliştirilen bir proje kapsamında tüysüz tavuk üretilmeye başlanmıştır.
Tüysüz tavuklara karşı çıkan insan hakları savunucuları, tüysüz tavukların normalden daha fazla acı çektikleri düşüncesindeler. Tüyleri olmadığı için dış etkenlere karşı daha savunmasızlardır ve soğuk hava şartlarına elverişli değillerdir. Kanat tüyleri olmadığı için de tehlike durumlarında sınırlı da olsa uçma yeteneklerini kullanamaz durumdadırlar. Yine tüyüz olduklarından güneş yanıkları, parazit gibi etkilere karşı dayanıksızdırlar. Tüysüz olduklarından çiftleşmelerinde de zorluklar oluşmaktadır. Bu nedenle de İsrail'deki tüysüz tavuklar dünyanın her yerinde tepkilere neden olmaktadır.
Tarihleri boyunca sürgünden sürgüne savrulan bozguncu ve tefeci bu Yahudi milleti -aralarında bulunan salih Yahudileri istisna tutuyorum-sanmasın ki yaptıkları bu vahşet yanlarına kâr kalacak...
Ergeç bu yaptıklarının hesabını en acı bir şekilde vereceklerdir.
"Aspirin / Batıya İnanmıyorum"
Batı Masalı Bitti!
Kur'an'da açıkça lanetlenen Yahudiler tarafından hunharca katledilen Filistinliler için tek kelime etmeyen batı masalı bitti! Dünyaya "İnsan Hakları" ayarı veren Amerika'sı, Almanya'sı, İngiltere'si, Fransa'sı hasılı medeni olduğunu iddia eden Batılı tüm ülkelerin yüzlerindeki maskeleri düşmüş gerçek yüzleri görünmüştür.
Bundan böyle bu tutumları nedeniyle insan içine çıkacak yüzleri kalmamıştır.
Bunların devlet akılları zulme ayarlı bir yönetim anlayışıyla çalışmaktadır.
Ancak genel anlamda halklarını topyekün suçlamak haksızlık olur.
İsrail'in Filistinlilere reva gördüğü vahşeti gören her vicdan sahibi insan bu yapılan zulme isyan ediyor...
Batılı ülkelerin başkentlerinde binlerce duyarlı insan İsrail'in kudurmuşcasına sürdürdüğü bombardımana son verilmesini istiyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Dünyanın gözü önünde pervasızca savaş suçu işliyor.
Seksenli yıllarda İstanbul'da tanıdığım değerli arkadaşım şair Hüseyin Atlansoy'un o yıllarda yayımlanan "İntihar İlacı" adlı şiir kitabından alıntıladığım şu dizeler bu günlerimizdeki duygularımıza denk düşer nitelikte.
"Aspirin / Batıya İnanmıyorum"
“Filistin! filistin / Kalbinin sesi ayak atışı gibi bir filin! / Vatanı kalbine gömülmüş filistin / Seninle beraberim!”
Bu vesileyle sevgili arkadaşım Hüseyin Atlansoy'a selam, sevgi ve hasretle...
CHP Cephesinde Yeni Bir Şey Yok
Önceki akşam bir televizyon programında dinlediğim Bizim TV Genel Yayın Yönetmeni Şaban Sevinç CHP Genel Başkanıyla görüşmesinden edindiği izlenimlerini anlatıyordu.
Cumhuriyet Halk Partisi'ne "Değişim" iddiasıyla yeni seçilen Genel Başkan Özgür Özel’i heyecanlı ve hevesli gördüğünü söyleyen Şaban Sevinç Özgür beyin geçmiş yönetim döneminde yapılan kimi yanlışların düzeltilmesi adına adımlar atacağını belirterek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Kafasında birtakım projeler var. Geçmiş dönemde yapıldığını düşündüğü yanlışları revize etmek var. Azerbaycan’a gidecek. Azerbaycan Cumhurbaşkanı'ndan randevu talep etmiş. Ünal Çeviköz beyin Azerbaycan'ın Karabağ savaşında yaptığı açıklamaların bu seçimlerde CHP aleyhinde olumsuz bir etki yaptığını gözlemlemiş bizzat. Kafasında yerel seçimler var. İYİ Parti ile bir diyalog oluşturacak, Akşener'den randevu talep edecek. Sayın Akşener'e bir modelle gidecek. Ellerindeki belediyeleri korumanın ötesinde başka belediyeleri almayı planlıyor. CHP'deki değişimi Türkiye kamuoyuna olumlu yansıdını söylüyor. Özel, İYİ Parti ile iş birliği için elinden geleni yapacak. İki partinin de kazan kazan şeklinde iş birliği içinde olacak."
Evet değerli Şaban Sevinç, izlenimlerinizi dinledim ve okudum ancak fulû berraklaşmaya muhtaç haller var. Onlar da şunlar: Sayın Özer Azerbaycan'a giderse, Azerbaycan - Ermenistan Savaşında Ermenistan'ın yanında yer alan iş birliği yapmak istediğiniz HADEP bu ziyarete ne der? Dahası var, Ermenistan saflarında Azerbaycana karşı PKK'lıların savaştığı malûm, PKK'nın siyasi uzantısı HADEP'li Pervin Buldan, ayrıca, selam gönderdiğiniz Selahattin Demirtaş Sayın Özgür Özel'in Azerbaycan'a gitmesinden rahatsız olmazlar mı?
Siz sanıyor musunuz ki, Özgür Özel'in bir el öpmesiyle bu bıçak sırtı hassas hassasiyetler hususiyetle izale olur?
Ben sanmıyorum...
Sayın Özgür Özel'in işi zor, yolu sarp ve derin.
Gelişmeleri hep beraber izleyeceğiz...