Vahdettin Yiğitcan

'Hatırası Kalmamış Adam!'

Vahdettin Yiğitcan

Değerli okurlar,

Başlıkta zikrettiğim 'Hatırası Kalmamış Adam!' cümlesi günümüzden kırk bir yıl öncesi 1983'e götürdü beni.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyan bir arkadaşım Roma Hukuku sınavına hazırlanırken dersine dair hukukî terim, kavram ve maddelerini latince asıllarıyla öğrenmek ve ezberlemek zorunda olduğundan sesli bir şekilde yanımda çalışıyordu.

Çalışma yöntemine göre, önce Latincesini sonra da Türkçe karşılığını telaffuz ederek ezber temrinleri yapıyordu.

Hiç umursamadığım için kulak kabartmamıştım arkadaşımın böylesine sesli ders çalışmasına, bir sürü Latince kelimelerden oluşan cümleler ardından da Türkçe anlamları havada uçuşuyordu. Arkadaşımın bu ezber çalışmasında beni ilgilendirecek bir şey olmadığı gibi kafa şişirmekten başka bir anlamı da yoktu, hasılı katlanıyordum.

Birden bire Türkçe karşılığı bir şiirden alınmış mısra hissi uyandıran bir cümle dikkatimi çekti. 

Cümle her yönüyle sarsmıştı beynimi "Hatırası Kalmamış Adam". 

Hatıra dediğimiz şey, yaşanmışlıktan yola çıkılarak devşirilen acı ya da tatlı, mücerret ya da müşahhas elde kalan soyut ve ya somut değerlerdir.

Nasıl olur da bir insanın hatırası kalmaz? Akıl alır gibi değildi bu madde.

Latince cümle, telaffuz şekliyle algıladığım yaklaşık olarak şu kelimelerden oluşmuştu:

"Quis Memoria Non Extad". 

"Quis Memoria Non Extad" kelime grubunu Latince-Türkçe sözlüğüne yazdığımda şu karşılığı gösterdi: “Kimin Hafızası Yükselmemiş"

Tam kırk bir yıldır sırası geldikçe bu şiirsel dize bu fakirin dilinde Rahmetli Levent Kırca'nın dediği gibi tam yerine denk gelince manzara koymak için kullanılır.

"Quis Memoria Non Extad" hükmüne maruz kalmak, "Hatırası Kalmamış Adam" olmak demek; Roma Hukukundaki açıklamasına göre; soylular sınıfına mensup bir kimse işlediği bir suç nedeniyle bütün imtiyazlarından mahrum bırakılır ve soyluluğuna dair tüm ayrıcalıkları elinden alınır anlamına geliyor.

Onlar Romalılar, bunların genlerinde insanları arenalarda hayvanlara yem etme eğlenceleri var. 

Romalılarda güçlülerin belirledikleri hukuk sistemi hakimdir.

Aslolan ise hukukun gücüdür ve insanlar hukukun önünde hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın eşit ve aynı haklara sahip olmalarıdır.

Benzetmekte hiçbir beis yoktur, geçtiğimiz ay ülkemizin genelinde Mahalli İdareler Seçimlerini yaşadık. 

Tekrar seçilenleri saymazsak, seçilemeyenler açısından tam bir "Quis Memoria Non Extad" hükmü gereği "Hatırası Kalmamış Adam" durumu hasıl oldu. 

Başkanlar, meclis üyeleri kullandıkları tüm saltanat imtiyazlarını kaybettiler. 

Üstelik tekrar tercih edilmemenin vermiş olduğu yetersizlik ruh halleriyle de toplum içine çıkma cesaretleri böylece kırılmış oldu.  

Maiyetindeki emir kulları ordusuyla dolaşan o başkan eskileri şimdi nerdeler, bilen gören var mı?

Hemen şu ihtirazi kaydımı yeri gelmişken düşmeliyim; seçilen her kim ki, gelmiş olduğu makamı kendisine emaneten verilmiş bir görev alanı görerek davranır da, saltanat debdebesine meyletmez ise o insanları bu değerlendirmeden tenzih ederim.

Bizim atasözlerimiz gönül yasası hükmünde bize dairdir ve bizi biz yapan temel davranışlarımıza yön belirlerler.

Güzel Türkçemizde atalarımızın bizlere yüzyılların imbiğinden damıtıla damıtıla gelen sözlerimizden biri de "Ne oldum Deme, Ne Olacağım De" öğütüdür.

Diyelim ki, bu kadar kâfi..

Yeni Anayasa Tartışmaları

Affınıza sığınarak söylüyorum, cendere içerisinde bir yaşam sürdürüyoruz.

Ülkemizde baştan sona bir avuç müreffeh imtiyazlıların dışında mutlu olan kimse yok.

Adeta yangın yerine çevrilmiş memleketin her yeri.

Fahiş fiyat artışları, ev kiraları, mutfak masrafları, temel gıda maddelerinin beraberinde sebze meyve fiyatları almış başını gitmiş... Bunlar gündelik yaşamın zorunlu giderleri, gelecek ümidi ise hepten sönmüş vaziyette, ev ve araba almak hayal ötesi. 
 
Dünyanın dört bir yerinden ülkemize doluşturulan milyonlarca niteliksiz aç insan yığınları.

Bu koşullar altında acil çözüm bekleyen sorunlarımız dururken, 1982 Darbe Anayasasını iptal edip yeni bir Anayasa yapma çağırılarını gündem çarpıtma gayreti olarak değerlendiriyorum.

1982 Darbe Anayasası olmasaydı, yüksek enflasyon olmayacaktı, ev kiraları, mutfak masrafları, temel gıda maddelerinin beraberinde yaşadığımız sebze meyve fiyatları yükselmeyecekti.

1982 Darbe Anayasası yüzünden milyonlarca niteliksiz insan ülkemize sığınmak lüzumunu hisseti.

Paramız 1982 Darbe Anayasası yürürlükte olduğu için anormal bir hızla değer kaybına uğradı.

1982 Darbe Anayasası olmasaydı FETÖ, PKK belaları da olmayacaktı...

Hatta 1982 Darbe Anayasasına istinaden İsrail, Filistin'de Hitler'e rahmet okutacak cinayetlere imza atıyor, mu? 

Derlerse de şaşırmam...

Bir de kalkmış dışarıya "AKLIMIZLA ALAY ETMEYİN" diyorsunuz...

Peki, adama sormazlar mı? Siz içeride ne yaptığınızın farkında mısınız?

Aklımızla alay etmenizi geçtim...

Market market koşuşturmaktan, en temel gıda maddesi ete, süte, tavuğa erişememekten millette akıl namına bir şey mi bıraktınız? 

Milletin aklını aldınız!...

Yazarın Diğer Yazıları