Değerli Okurlar,
Yaklaşık iki buçuk ay süresince sağlık sorunlarım nedeniyle sizlerden uzak kaldım.
İstanbul Bahçelievler ve Başakşehir'de bulunan sağlık merkezlerinde tedavi gördüm.
Bahçelievler'deki sağlık kuruluşu özel olduğu için yeme içme hususlarında sıkıntı çekmedim.
Bir buçuk aylık Başakşehir Çam Sakura Hastanesinde yatış dönemimde yemek konusunda çektiğim sıkıntıyı anlatabilmem mümkün değil.
Çorba diye verdikleri şey, nişasta ile koyulaştırılmış beyaz veya pembe renkli tatsız tuzsuz sıcak bir sıvı.
Sebze yemeği diye verdikleri üç kaşıklık sebzeler sade suda haşlanmış, bazen kabak, bazen patlıcan bazen da fasulye oluyordu. Yemek olarak emek verilip yağı, soğanı ve salçasıyla pişirilmemişler.
Verdikleri et yemekleri ise bambaşka bir alem, genellikle köfte ve tavuk göğsü verilirdi. Onlar da haşlanmış ancak susuz bir halde verilirdi.
İnanın yemek saatlerinde o yemeklerin özensiz ve yenilemez hallerini gördüğümde ikrah etmek bir yana her bir öğün için yemek şirketinin devlete kestiği faturayı düşündükçe başıma ağrılar girerdi...
Ayrıca işin bir diğer korkunç vahim yanı ise, Çam Sakura Şehir Hastanesi gibi devasa ve her yönüyle örnek bir hastanede yemek şirketi üretmiş olduğu güya yemeklerdeki bu kadar akıllara ziyan özensizliği ve malzemeden kısıtlamayı hangi cesaretle yaptığını bir türlü aklım almıyordu...
Can sıkıcı hastanede yemek bahsini burada noktalayıp asıl konumuza dönelim.
Yıllar önce yaklaşık altı yedi yıl olabilir, küçük oğlum Ömer'le sanıyorum Başakşehir semtinde "Deposite" isimli bir iş merkezinde yeni açılan büyükçe bir mekanda kurulan Köfteci Yusuf isimli köfte ve ızgaracı dükkanına gittik.
İlk intibam, tıkır tıkır işleyen ve şaşmaz bir biçimde insicamla devam eden bir servis ve son derece saygılı hizmet anlayışı.
Masalar tıklım tıklım dolu ve ortalarda fır dönen servis elemanları, her siparişi anında adrese teslim müşterisinin masasına saygıyla iliştiriyorlar...
Altı yedi yıl önce o gün edindiğim izlenim neyse bugün de aynı. Bir farkla ilk izlenimim Başakşehir Deposite şubesine dairdi, bu yıl ki izlenimim ise Bahçelievler şubesi içindir. Aralarında hiçbir fark yoktur.
Hastaneden sık sık izin alıp soluğu Köfteci Yusuf'ta aldım. Söylemesi ayıp köftesinin ve dönerinin tadına bayıldım desem yeridir. Salatası doyurucu, sosları mayonez, ketçap, sirke ve zeytinyağı mükemmel... Çaylarını büyük ve küçük bardak olarak ayrı ayrı isteyebilirsiniz, o da sınırsız.
Ayrıca Köfteci Yusuf birçok şubesinde "HESAPLI KASAP" adı altında et ve et ürünleri satışı yapmakta.
Çok özel bir bir durumdan kaynaklanan şubeler arası bazı farklılıklar olabilir ancak işletmenin kuralları yazılı ve ilkesel değişmez kurallardır.
Türkiye'ye Örnek Bir Kuruluş Köfteci Yusuf
Evet değerli okurlar,
Ülkemizde hasret kaldığımız yegâne bir konudur "standart" mevzusu, yani aklınıza gelen her alanda "standart" demek, kalite ve hizmet tutarlılığı demektir.
Maalesef koskoca kimi belediyelerimizin sosyal tesislerinde hizmet ve kalite standardı adına bir tutarlılık göremediğimizi üzülerek belirtmeliyim.
Ülkemiz genelinde 262 şubesiyle dev bir kuruluşa dönen Köfteci Yusuf'un bu başarısının altında kuruluş ilkelerine olan bağlılığı yatmaktadır.
Bu fakir kesintisiz bir şekilde ömrünün 43 yılını İstanbul'da yaşayarak geçirdi.
Günümüzden 35-40 yıl önce bugün gibi hayatımızı sarıp sarmalayan markalar dünyası yoktu. Gömlekler, pantolonlar ve elbiseler ısmarlama terzilere 1.prova 2.prova edilerek tam ölçülerinde diktirilirdi.
Hassas bazı insanlarca hazır ayakkabı tercih edilmezdi, ayakkabı üretimi yapan usta ayakkabıcılara ayak ölçüsü verilerek hazırlatılırdı.
Gıdalarımızı bakkallar, şarküteri dükkanları ve mezeciler yüksek kaliteli ürünler sattıklarından oralardan satın alırdık ve gönül rahatlığıyla yerdik.
Şimdi güya en güvenilir marketler de en güvenilmez çeşitleri bulundurmaktan çekinmiyor.
Gıda tarım kontrolleri ise tam bir komedi. Yılda bir veya iki kez ismi cismi duyulmamış bir iki merdiven altı tabir edilen firmalara dair hesapta tahsisli ürün ifşaatı yapıyor. Gerisi hak getire... Asıl tahsisli ürünler göz önünde ve merdiven üstünde yapılıyor. Maalesef bunları gören, bilen ve peşine düşen yok!...
Eskiden insanların kalite anlayışları gelişmiş ve çok yüksekti.
Rahmetli Hemşehrimiz Turgut Özal'ın getirdiği serbest piyasa ve serbest rekabet ortamı ülkemizdeki kalite standartlarını ve seviyesini yerle bir etti. Özal döneminin artılarının yanı sıra aşındırarak alıp götürdüğü değerlerimizi de ilanihaye kaybettiğimizi belirtmeliyim. Bilhassa gıda piyasası en başta sağlığımızı hedef aldı. Eskiden belli bir kalitede üretilen ürünlerin, 1., 2., hatta 3. kaliteleri üretilmeye başlandı. Salam, sucuk ve sosislerin bir de büfe tipi ürünleri raflarda görülmeye başlandı.
Öyle ki, bazı ürünlerin etiketlerinde açık açık "Sucuk Benzeri Ürün" yazısı zorunlu hale getirildi.
Dibe vurmuşluğun her türlüsünü gördüğümüz bu dönemde Köfteci Yusuf çöl ortamında bir vaha gibi göründü bu fakire.
Sahtekârlığın alenileştiği günümüzde dürüstlüğün parmakla gösterildiği bir zaman diliminin içerisinden geçiyoruz.
Alanında çok başarılı bir iş insanına başarısının sırrı sorulduğunda verdiği cevap fakiri çok etkilemişti.
O başarılı iş insanı başarımızın sırrı "Dürüstlüğümüz" demişti.
Bugün ben, şube sayısı ülkemiz genelinde 262'ye erişen Köfteci Yusuf'un bu başarısının altında ticari ahlak ve dürüstlüğünün yattığını düşünüyorum.
Sosyal Tesis, Lokanta ve Kebapçı İşletenler!
Sizlere sesleniyorum, işiniz ne kadar küçük olursa olsun, hiç yüksünmeyin en kısa zamanda kendinize zaman ayırın ve size en yakın bir şehirde bulunan Köfteci Yusuf'un dükkanına gidin hem çeşit çeşit ızgaralarından ve nefis dönerinden kendinize bir ziyafet çekin hem de çalışma tarzını, servis hızını ve kalite anlayışını kopyalayın. İnanın bu gözlemlerinizi kendi işletmenizde hayata geçirdiğinizde işlerinizin bambaşka bir gelişme göstereceğini sizler de tahmin edemeyeceksiniz.
Köfteci Yusuf 27 yıl önce İznik'te kurulduğunda 27 yıl sonra 262 şube ile dev bir işletme büyüklüğüne kavuşacağının rüyasını görse bile inanmazdı...
Oysa bugün bu gerçekle karşı karşıya.
Dilerim ki, 1000. şubesiyle 30. yıllarını kutlarlar.
Köfteci Yusuf'un Sırları
Müşteri Odaklılık
Mükemmel bir hizmet için çaba gösteririz, Odağımız müşterilerimize servisin yapıldığı sahadır. Samimi ve gönülden davranırız,
Güvenilir olmayı çok önemseriz.
Bireylere Saygı
İnsana saygı ve nezaket önceliğimizdir, Alçakgönüllüyüz, Dinleriz ve fikirlere önem veririz, Sürekli öğrenmeye inanırız, örnek olarak ve göstererek öğretiriz, Dürüst ve direkt geribildirimler veririz, açık sözlü olmayı destekleriz,
Adil muamele ederiz.
Rekabetçi Düşünce ve Eylem
Basitlik ve yalınlık işimizin en önemli parçasıdır, Doğru işi, doğru zamanda, doğru ve çalışkan insanlarla yaparız, İlk seferde doğru yapmak önceliğimizdir, Verimli çalışırız, Şirketimiz için israf asla kabul edilemez.
Kısaca Köfteci Yusuf
Gıda ve restoran sektöründe hizmet veren Köfteci Yusuf 1996 yılında İznik’te kuruldu. 26 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteren Köfteci Yusuf Avrupa standartlarında Türkiye’nin en büyük Köfte Fabrikası unvanına sahip olup, Bursa’da 44, İstanbul’da 66, Ankara’da 18, İzmir’de 26, Balıkesir’de 12, Samsun'da 7, Antalya'da, 10, Kocaeli'de 7, Muğla, Konya, Aydın, Sakarya ve Eskişehir' de 5, Afyonkarahisar’da, Yalova'da ve Kayseri'de 4, Denizli’de 3, Nevşehir, Uşak, Bilecik, Ordu, Kırıkkale, Manisa, Isparta, Tekirdağ, Düzce, Çankırı'da 2, Çanakkale, Çorum, Kütahya, Amasya, Burdur, Edirne, Zonguldak, Aksaray, Kırklareli, Kırşehir'de ve Yozgat'ta 1’er tane olmak üzere toplam 262 noktada hizmet vermektedir.
Bursa Yenişehir’deki Et Entegre Tesisimizde bulunan Hesaplı Kasap’ımız, zengin kasap ve şarküteri ürünleriyle sizlerle buluşmayı beklemektedir.