Nesibe Aldemir

Yapay Güzellikler Ülkesi

Nesibe Aldemir

Son zamanlarda hemcinslerim olan kadınlar kendilerini şekilden şekle suretten surete koyma eğilimindeler. Dizilerde, filmlerde, TV programlarında, sosyal medya koridorlarında, sokaklarda ve caddelerde tüm simalar birbirine benzer oldu.

Bir kural belirlendi, nereden nasıl geldiğini bilenmeyen; “kadın bakımlı olmalı” diye. Hoş bu bakımdan farklı anlamlar çıkarmadık değil. Velhasıl, akın akın güzellik salonlarının yolunu tuttuk. Kaşlarımızı ektik biçtik, dudaklarımızı yastığa elyaf basarcasına doldurduk. Alnımız da çıkıntılı olmalıydı. Sonra elmacık kemiklerimiz dolmalı, çenemiz de bu şekillerden payını almalıydı. Daha yazamadığım birçok değişimi ve dönüşümü kendimize reva gördük.

Dünyanın yeni düzenine ayak uydurmak ve herkesleşmek için olmadık çabalar sergiledik. Bu çaba ve gayretlerimiz ebetteki boşa çıkmadı. Hepimizin yüzü, gözü, dudağı birbirine benzedi. Birimiz birimizi andırır olduk. Kendi doğallığımızı bozduk. İfadelerimiz kayboldu. Ne ağladığımız belli ne de güldüğümüz. Organik olan neyimiz varsa verdik yerine heykeli andıran duruşlarımızı satın aldık.

Bu alışverişi yaparken kendimizi hiç sorgulamadık. Neden ve ne için bu kadar telaş ettiğimizi bilemedik. Belki de oyunculara, sanatçılara ve ünlülere özendik. Onlar gibi olmak uğruna servetler döktük, akıl almaz paralar harcadık. Korkuyorduk yapay güzellikler ülkesinin vatandaşı olamamaktan. Korkuyorduk beğenilmemekten, yaşlanmaktan ve çizgilerimizden.

Korkularımız gittikçe büyüdü görselliğin bu denli öne çıktığı bir zamanda. Herkes her zaman mükemmel görünmeli diye bir algı yerleşti zihnimize. Bu nedenle kendimiz olmaktan vazgeçtik ve nasıl görünmemiz gerektiğine ekranda gördüğümüz suretler karar verdi. Ve güzellik sektörü denilen bir furya beslenip büyüdü. Gün geçtikçe daha da çok büyümeye devam ediyor. 

Endüstri haline gelen bu sektörü başımızın tacı ettik. Bize “çok güzel olacaksınız” gibi masallar uyduruldu. Kozmetik ürünler piyasada olmadık rağbet görüyor. Belki meyve sebze tüketmeye özen göstermiyoruz ama kozmetik ürünlere inanılmaz paralar döküyoruz. İçimizdeki hangi duygunun yokluğundandır bilinmez yeniden şekil verdiğimiz suretimizi çeşitli boyalarla itinayla boyuyoruz. 

Hem sağlığımıza hem de kesemize zarar veren bu ürünler olmazsa olmazımız oldu. Birilerinin bizi ve algılarımızı yönetmesine izin vermeseydik neler değişirdi hayatımızda bir düşünelim. 

Şekillerimiz ve suretimiz kendimize has güzellikte kalırdı. Bakımlı kadın olmak nedir gerçek manasını araştırırdık. Bakımlı ve temiz kadın olmanın yüze göze yapılan dolgularla olmadığını kavrardık. Güzellik diye dayatılan kavramın abartılmış şekilde yaptığımız makyaj ile olmadığını algılardık.

Farkına ne vakit varırız bilemem ama kendimize has olan güzelliğimizi kimyasal içerikli olan kozmetik ürünlerle yok ettik. Mükemmel bir görsellik uğruna özümüze ters düşen ne varsa heybemize ekledik. Dışa yansıyan güzelliğimize odaklanmaktan ruhumuzun güzelliğini ve bakımını ihmal ettik. Ömrümüzü yapay güzellikler ülkesinin vatandaşı olmaya adarken içimizdeki güzellikleri ve çiçekleri soldurmayalım değerli hanımlar. Gönlümüzün de bakıma ihtiyacı var, ruhumuz da güzelleşmeli.

Doğal güzellikler ülkesine giriş yapmanın zamanı geldi de geçiyor bence. Elbette bakımlı ve temiz olacağız. Kadın olmanın tüm zarafetini yaşatacağız. Ama kime ve neye göre, hangi ölçüde hareket edeceğiz işte tüm mesele bu.  Çizgimizi çizenlerin amacı ne? Güzellik standartlarımızı belirleyenler kimler? Bu soruları kendimize soralım. Cevap içimizde emin olun. Sağlıkla ve bakımla kalın vesselam. 

Yazarın Diğer Yazıları