Nesibe Aldemir

Narindim

Nesibe Aldemir

Doğduğu evden de ziyade büyüdüğü çevre de insanın kaderi olurmuş. Masum bir kız çocuğunun narin ruhu göçtü gitti ebediyete. Kim sebep oldu kim yaptı araştırılırken insan denilen varlığın nasıl bu denli canileşebildiğini ne aklımız alıyor ne de kalbimiz.

İçimizi ısıtan o temiz ve masum gülüşün kaldı zihnimizde Narin’im, güzel kızım. Bilmiyorum bu kaçıncısı vicdanları yaralayan olayların. Bilmiyorum çağ mı kötü çağın ağına takılan insanlar mı? 

Kalbi kör, gönlü sağır, dumura uğramış zihinlerin yanında yaşamak ve yaşlanmak… Nice kadın ve çocuk sessizce içine atıyor yaşadığı şiddeti ve istismarı. Nicesi yarasını sıkıca sarmış aramıza yaşıyor. Ve dahi tek kelime etmiyor. Yaşamı zindana dönen nice narinler belki de ölümü istiyor Allah’tan sonsuz kere. Belki de umutları var cepler dolusu. Bir gün yaşadıkları son bulacak ve yeni kapılar açılacak. Belki de birileri tutacak ellerinden. 

Kötünün ve kötülüğün ayyuka çıktığı bir zamandan geçiyoruz. Bizim de içimizi karartmayı başardılar kıymetli dostlar. Kollarımız yana düştü tabiri caizse. Ellerimiz kelepçelere mahkûm. Gönlümüzün üzerine ölü toprağı serilmiş. 

Narin’in katli hepimizi derinden yaraladı. Bunun üzerine paylaşımlar ve yorumlar yaparak yüreğimizi ferahlatmaya çalıştık. Kimi olayı magazinleştirme derdinde olsa da konu hakkında bilen bilmeyen herkes bir hikâye uydurdu. Üzerimize düşmeyen ne varsa hepsini görev olarak yapmaya hazırız. Olayın polisi, savcısı, hâkimi, avukatı ve olay yeri inceleme ekibi olduk.  Oysaki olayın nasıl vuku bulduğunu eni sonu öğreneceğiz. Kendi şahsıma ifade edeyim ki bu bilgi beni daha ürpertiyor. Netice de Narin’in narin bedeni derin uykusunda. Ve belki de zanlısı o dünyaya getirenler. Kalem yazmakta zorlanıyor, dil söylemekte güçlük çekiyor.

Darağaçlarını kurmadan ve idam gelmeden yüreğimizde cam kırıklarıyla yaşamaya devam edeceğiz. Kanayacak yaramız ta ki kıyamete kadar. Adaletin kavramlarda kaldığı, insanlığın sadece dillerde destan olduğu, kendimize göre uydurduğumuz din anlayışıyla içinde bulunduğumuz çağı suçlamak kolaya kaçmak değil de nedir? 

Milyonlarca takipçisi olan Dilanlar, Enginler hangimizi ya da hangi değerimizi temsil ediyor? Sahi bu gibi insanları takip etmek ve onları desteklemek size bize neler katıyor? Zihnimizi, kalbimizi, g/özlerimizi ve dahi kulaklarımızı bunlarla paslandırmak zorumuza gitmiyor mu? Bize verilmiş hayattan çalıp neden onlara ikram da bulunuyoruz? 

Ve gelgelelim bugün onlara işlemeyen hukuk kuralları neden garibanı ezip geçiyor? Vay halimize! Sorularımız cevapsız ve sorunlarımız yığınla birikmiş.

Şimdi neden bu haldeyiz diye isyanlardayız. Artan cinayetler, bitmeyen şiddet haberleri, madde kullanımın yaşındaki düşüş… Bizi özümüzle ters düşüren projelerin hepsi başarılı oldu. 

Cehaletin rengi koyulaştıkça gönül gözü körleşir. Gönül gözü görmeyen merhamet nedir insanlık nedir bilmez. Bu bilinmezliklerle yaşayanlar ise her türlü kötülüğü yapmaya meyilli olur. 

Velhasıl, bugün taze bir gül gibi soldurdukları Narin’imiz gündem, yarın bilmem hangi kadın cinayet haberi sayfalarımıza düşecek. İşin en can alıcı kısmı bu haberlerin zihinlerde normalleşmesi. Dua ve temenni ederiz ki kurulsun yeniden darağaçları şehir meydanlarına. Kanı donmuş canilerle aynı atmosferi solumak dahi zor geliyor vesselam. 

Yazarın Diğer Yazıları