Mehmet Zeki Dinçarslan

Malatya'nın Sahibi Kim?

Mehmet Zeki Dinçarslan

Markette alışveriş yapıyorum. Manav reyonunda. Yanımda iki tane abla var, sebze seçiyorlar. Bir yandan da sohbet ediyorlar:  

"Oh, olsun," diyor biri diğerine. "Allah belalarını verdi işte. Bu kadar açgözlü olursanız olacağı bu. Her şey dondu. Daha beter olsunlar."  

Don felaketinin yaşandığı gün, sokaktaki vatandaşın konuşması bu. Birileri kan ağlarken, birileri neredeyse def çalıp oynayacak.

Başkasının felaketine sevinmek, insan türüne has bir davranış diye düşünüyorum. Kaliteli bir insan ya da insan dışı bir canlının başkalarının felaketine sevinmek gibi bir davranışı olamaz. Böylesi kalitesiz tipler, başkaları ağladıkça gülen tiplerdir. Ellerine fırsat geçerse her türlü haksızlığı ve zalimliği yapacak olanlar da tam olarak bunlardır. Bugün dünyada adaletsizlik varsa, zalimlik varsa, haksızlık varsa; işte bu türlü merhamet yoksunlarının çokluğudur buna sebep. Ne yazık ki insanların çoğu böyle.

Malatya'ya Allah'ın nimet olarak bahşettiği "kayısı" diye bir meyvemiz var. Her sene mart-nisan aylarında, kayısının yanıp yanmayacağını konuşuruz: Don vurdu mu? Dolu olur mu? Yağmurlar ne kadar etki eder?.. Soru işaretleri uzar gider.  

Kayısının Malatya için önemini, Malatyalılar net olarak anlayabilmiş değiller. Kayısı yandı diye sevinen o kadın için de kayısı değerli bir ürün aslında. Malatya’da yaşasın ya da yaşamasın, tüm Malatyalılar için kayısı önemli. Türkiye ekonomisi için önemli. Malatya'da yaşayan işçi için, memur için, esnaf için önemli.  

Her sene bu şehrin ekonomisi o kayısıdan gelen paralarla canlanıyor. İnşaattaki kalıpçıdan, benzinlikteki pompacıya kadar herkesin refah seviyesine faydası var kayısının. Bu kadar kritik, bu kadar katma değerli bir ürün yok olunca, buna sevinen hasetçiler başkasının felaketine güldüklerini zannediyorlar; ama kendileri de zarar görecekler bu felaketten.

Sözün burasında, Malatya'nın esas sorununun ne olduğundan bahsetmek istiyorum. Marketteki kadının kayısı yorumu, Malatya şehrinin sahipsizliğinin net ifadesi aslında.  

Bu şehirde birlik yok. Bu şehirde beraberlik yok. Bu şehirde sivil toplum, sivil inisiyatif yok. Her problemde "Milletvekilleri nerede? Belediye başkanları nerede? Devlet büyükleri nerede? Malatyalı zenginler nerede?" sorularını soranlara benim bir sorum var:  

Malatyalılar nerede?  

Siz birbirinize sahip çıkmazsanız, kim size sahip çıkar ki? Siz birbirinizin kuyusunu kazarken, komşunuzun felaketine sevinirken; sizin felaketinizde size kimse koşmaz ki. Sizin aranızda birlik beraberlik yoksa, bir araya gelerek gündem oluşturma gücünüz yoksa; kim sizi neden adamdan saysın?

Deprem felaketinden sonra bu köşeden çok defalar yazdım. Şehir merkezi yıkıldı; şimdi çok daha güzel bir şehir inşa edilebilir diye, eli kalem tutan, ağzı laf yapan herkes söyledi. Sonunda kimseye hiçbir şey sormadan, halkla yapılanları paylaşmadan koca bir çarşı inşa ettiler.  Bu çarşı Malatya kültürüne uygun mu, insanların ihtiyacına cevap verebilecek mi bilmiyoruz.  

Birlik, beraberlik olmadığı için, bir felakete hep beraber ağlama ya da mutluluğa hep beraber gülme kültürü olmadığı için; Malatya'da sivil toplum da yok. Dolayısıyla başımıza gelecek her felaketi de hak ederek kendimize çekmiş oluyoruz maalesef.

Kayısı ile ilgili de bir birlik, beraberlik yok. Fındık gibi bir ürünün ülke çapında oluşturduğu gündemi Malatya kayısısı neden oluşturamasın? Koca bir Karadeniz bölgesi bir ürün için lobi oluşturabilirken, Malatya lobisi yok.  Üstelik kayısı, tek başına fındık ihracatının yüzde yirmisi ila otuzu arasında ihracat rakamlarına ulaşabiliyor. Düşünün: Bir tarafta sadece Malatya; diğer tarafta Kocaeli'den Artvin'e kadar koca bir coğrafya.  

Fakat ne yazık ki ne üreticinin arasında bir birlik var, ne sanayicinin ne de ihracatçının. Ufak dokunuşlarla fındık ihracatını geçebilecek kayısı; “İki Malatyalı bir kardan adam yapamaz” sözünü ispatlarcasına bir araya gelemeyen Malatyalılar yüzünden hem öksüz, hem de yetim.

Don felaketi, ekonomik bir felaket. Bütün felaketler deprem gibi, yangın gibi doğrudan can almaz. Böylesi ekonomik felaketler insanları yoksullaştırır, refah seviyesini düşürür.  

Bugün Malatya’da yaşanan felaket, her Malatyalıyı tek tek ilgilendiren bir felakettir. Buna sevinenler, kendi felaketlerine sevinecek kadar dar görüşlü kimselerdir.

Malatya’nın sahipsizlik sorunu, "sahipsiz Malatya" klişesini yüzde yüz haklı çıkaracak kadar doğrudur. Fakat sahipsizliğin sebebini dışarıda aramak kadar büyük bir yanlış olamaz.  Malatyalıyı sahipsiz bırakan, Malatyalının ta kendisidir.

Yorumlar 3
Adnan B. 15 Nisan 2025 09:24

Ağzınıza kaleminize sağlık..

Hakan 14 Nisan 2025 23:43

Malatya ne için bu halde olduğunu iki cümleyle özetleyeyim Malatya halkı hep güçlünün yanında yer aldığı için bu halde.

Ali 14 Nisan 2025 10:38

Yüreğinize sağlık. Aklınıza vicdanınıza ferasetinize sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları