Mehmet Zeki Dinçarslan

Kültür inşası

Mehmet Zeki Dinçarslan

Yıllarca bina yapımı üzerine yoğunlaşmış olan kültürümüz şimdilerde yıkım-yeniden yapım üzerine yoğunlaşmış durumda. İnşa faaliyetleri, aslına bakarsanız, merkezine toplumu inşa etmeyi almalıdır ve diğer tüm faaliyetler bu toplum inşasının etrafında gelişmelidir. Bizim toplumumuzun gelişimine bakarsanız tüm enerjimizin bina inşaatına yönlendirilmiş olduğunu ve diğer tüm faaliyetlerin betonlaşmanın etrafında geliştiğini görürsünüz. Hâlbuki toplumu inşa etmek tüm inşa faaliyetlerinden önce gelmeli ve diğer tüm faaliyetler bunun etrafında gelişmelidir. Eğitim olsun, kültür olsun, hemşehrilik bilinci olsun, sosyal adalet olsun... toplumu inşa edecek her türlü faaliyet toplum inşası kavramının etrafında şekillenir ve inşaat yapımı tüm bu kavramların gerektirdiği ölçüde önemsenmelidir. 

Toplum inşası, bir arada yaşayan insanların mutlu ve huzurlu olmasını; toplumun bilgi ve refah seviyesinin yüksek olmasını hedefler. Bir insan topluluğu, bizim özelimizde Malatyalılar, bu şehrin içerisinde mutlu ve huzurlu olsunlar, bilgi ve refah seviyeleri yüksek olsun isteriz. Yardımlaşma kültürünün üst seviyede olması, eğitime önem veriliyor ve iyi eğitimli gençlerin yetiştiriliyor olması, sokaklarının caddelerinin tertemiz olması, kanunların yaptırımlarından korkmaksızın insanların sadece utanma duygusuyla yanlış yollara sapmaktan korkuyor olması toplum inşasının en temel hedeflerindendir. 

Kültür inşası, inşaatla karşılaştırıldığı zaman neredeyse bedavaya gerçekleşebilecek bir faaliyettir. Şehir kültürünün oluşması için yapılması gereken şey geçmiş kuşaklarla günümüz kuşakları arasında köprü kurmaktan geçer. Hemşehrilik kültürü örneğin, sadece anne-babalardan çocuklara aktarılması yeterli olmayan bir kültürdür zira bir alt kültür olan aile, o toplumun tüm kültürel kodlarını içinde barındırıyor olamaz. Hemşehrilik kültürü tüm ailelerin birleşiminden oluşur. Yaşlı kuşağın fertleri ile daha genç kuşaktan olanlar bir araya gelmeli ve kültür aktarımını birinci elden almalıdırlar. Bunun için farklı mekânlara ve organizasyonlara ihtiyaç vardır. 

Geçmişte, teknoloji bu kadar gelişmemişken, herkesin elinde telefon yokken, aileler daha kalabalık ve sosyal ilişkiler daha yoğunken belki de böyle bir şeye ihtiyaç yoktu. Bugünse kültürel aktarımın yolları tamamen tıkanma noktasına gelmiş durumda. Bireylerin kendi kendilerine bu yolları açma ihtimali ne yazık ki yok. Sivil toplumun da bu kadar zayıf ve menfaat odaklı olduğu bir toplumda bu türlü vazifeler kamu kurumlarına ve bilhassa belediyelere düşmektedir. Vahdettin Yiğitcan ağabey geçtiğimiz haftaki yazısında "Mahfil" eksikliğinden bahsetmişti. Hakikaten mahfil, toplanma yeri eksikliği kültür inşasının en temel zafiyeti artık. Toplumun tümünü hedef alan farklı mahfillerin oluşturulması, buralarda çeşitli organizasyonlarla kuşaklar arası iletişimin kurulması, bu iletişimin yeni kuşaklara farklı bakış açıları kazandırarak toplum inşası faaliyetini hızlandırması belediyelerin en çok önemsediği konu olmalıdır. Binalar yapılır, yıkılır. Toplumların değişimi müspet yönde olmadığı zaman bunun geri dönüşü zordur.

Özel sektörün mahfil oluşturma çabalarını takdir etmemiş olmayayım. Geçtiğimiz yıllarda bilhassa kitap satışı üzerine açılmış mekânlar oldu fakat ne yazık ki okuma kültürü kuvvetli olmadığı için ya tutunamadılar ya kafecilikle birleşmek zorunda kaldılar. Saray Mahallesi’ndeki diyanet kitabevi güzel kitaplar getiriyordu fakat muhtemelen finansal zorluklar yüzünden kapanmak zorunda kaldı. Kitap satışı ile uğraşan her girişimcinin açmazıdır körler ülkesinde gözlük satmak. Okumanın bir sonraki aşaması olarak gördüğüm toplantılar içinse kazanç gibi bir kaygısı olmayan kurumlara ihtiyaç vardır. Bunlar da dediğim gibi, kamu kurumları ve bilhassa belediyelerdir. 

Yeni belediye başkanlarımıza sesleniyorum: Sayın Sami Er, İlhan Geçit, Bayram Taşkın. İnşaat faaliyetleri değerlidir. Madden değerlidir, insanların ihtiyaçlarını görmesi açısından değerlidir, hizmettir. Fakat daha değerli şeyler yapmak istiyorsanız ve gelincik çiçeklerinin baharın birkaç günü görünüp kaybolması gibi adınızın billboardlarda beş sene görünüp sonra kaybolmasını istemiyorsanız kültür inşası için çalışmanız gerekmektedir. Malatyalılık kültürünü kaybolmaktan kurtarmak, nesiller arasında köprü kurmak, unutulmakta olan kültürel özellikleri ihya etmek için toplumun tümünü hedef alan organizasyonlara ve mekânlara ihtiyaç vardır.

Yorumlar 5
Yunus 02 Haziran 2024 10:46

Anlatmişsın birşeyler dediğin olmaz çünkü satıcının kele tarak satması gibi anca kaşağu satar

Mığtar 01 Haziran 2024 20:12

Zeki beg : sizin Malatya için yapacakların içinde bu yıl kayısımın TMO alım yapması için baskı yapmanız hadi görülelim sizleri köylünün kendini ifade etme platformu teşkilanması yok

Murat 30 Mayıs 2024 21:42

Yine muhteşem bir yazı olmuş,Eğitimli vijdanlı bir nesil yetiştirerek bütün bu sorunların üstesinden gelinebileceğini anlıyorum.

Sırri 30 Mayıs 2024 20:18

Malatya’nın sorunlarını çözmen için çaban takdire şayan.

Attilla O. 30 Mayıs 2024 15:16

Bu değerli yazıda, yazarın toplumsal değerlerin ve kültürel mirasın korunması meselesine dair tespitleri ve çözüm önerileri oldukça kıymetlidir. Modern toplumlarda inşa faaliyetlerinin maddi boyutunun ön plana çıkması ve manevi değerlerin ihmal edilmesi tehlikesine işaret etmesi dikkate değerdir. Nitekim toplumların sadece fiziki altyapıyla değil, ortak bir kültür etrafında kenetlenmiş, tarihsel birikimini muhafaza eden bir zihniyet inşasıyla da şekillendiği bir gerçektir. Yazarın, belediyeler başta olmak üzere kamu kurumlarına bu noktada önemli bir rol biçmesi ve kuşaklar arası kültür aktarımını sağlayacak mahfillerin oluşturulmasını teklif etmesi son derece yerindedir. Zira kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa intikalini sağlayacak bu tür müesseseler, toplumsal dinamizmin ve kolektif hafızanın muhafazası açısından büyük ehemmiyet arz etmektedir. Aksi takdirde günümüz toplumlarının hızla artan bireyselleşme ve sekülerleşme eğilimleri karşısında kültürel kimliklerini koruyabilmeleri zorlaşacaktır. Dolayısıyla yazarın bu köklü meselenin üzerine eğilmesi, çözüme dair somut öneriler sunması ve konunun toplumsal niteliğine vurgu yapması değerli bir katkı olarak değerlendirilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları