Mehmet Zeki Dinçarslan

Esnaf ayağa kalktığı zaman

Mehmet Zeki Dinçarslan

Sami Er Kuyuönü'nde konteyner çarşıyı ziyaret etmiş. "Esnafımız ayağa kalktığı zaman şehrimiz de ayağa kalkar" demiş. Gazetelerde haber olarak okumaya alıştığımız basmakalıp ifadeler artık bunlar. Ayağa kaldıracağız, istişare halindeyiz, ayağa kaldıracağız, istişare halindeyiz, ayağa kaldıracağız, istişare halindeyiz... Bu basmakalıp cümleleri arka arkaya dizseydik Ankara'ya kadar yol olurdu. Esas soru esnafı ayağa kaldırmak için ne yapıyorsunuz, planınız nedir? 

Malatya'da birazcık dolaşacak olursanız Malatyalı olmayan çok sayıda işçinin geçici olarak buraya çalışmaya gelmiş olduğunu fark edersiniz. Bir markete girip bir iki saat vakit geçirin, alışveriş yapanların kimler olduğuna dikkat edin. Başta inşaat olmak üzere çeşitli iş kollarından yabancı insanların varlığını şaşkınlıkla fark edeceksiniz. Hoş gelmişler, sefa gelmişler, ellerine emeklerine sağlık. Fakat ister istemez insanın aklına şu soru geliyor: Malatya'da bu işleri yapacak insan yok muydu? Tabi ki var fakat inşaat ihalelerini alan firmalar çalıştıracakları personeli de dışarıdan getiriyorlar. Sadece personeli mi? Kullandıkları malzemeleri de dışarıdan getiriyorlar. Yani bu kadar milyarlık ihaleler alan firmaların Malatya'ya kazandırdığı bir katma değer yok. Buradaki esnaftan, sanayiciden alışveriş yapmadıkları gibi işçilerini bile dışarıdan getiriyorlar. Halbuki deprem görmüş ve maddi olarak bayağı sarsılmış olan Malatya esnafının ayağa kalkması için en azından kullanılacak malzemelerin Malatya'dan alınması gerekirdi. İhaleleri alan firmalara kullanacakları malzemenin en az yüzde ellisinin Malatya menşeli olması şartı getirilseydi fena mı olurdu?

“Tedarikçim deprem bölgesinden” diye bir kampanya çıktı depremden hemen sonra. Deprem bölgesi esnafının ayağa kalkması için güzel bir adımdı. Ne kadar faydalı oldu, neden sürdürülemedi bilmiyorum fakat fikir olarak takdir ediyorum. Böylesi fikirlere ihtiyaç var deprem bölgesi esnafını ve sanayicisini ayağa kaldırabilmek için. Üretmek için, ihracat yapmak için, istihdam sağlamak için, vergi vermek için çaba gösteren bir insan grubu var ve bunları küstürmek kimsenin faydasına değil. Vergi borçları ertelendi fakat büyüdü, sigorta borçları ertelendi ve büyüdü. Daha fazla nasıl faydalı olunacak, bu insanların önündeki bürokrasi engelleri nasıl kaldırılacak, eski dinamizmlerine nasıl yeniden kavuşacaklar, işlerini nasıl kolaylaştırırız diye düşünen bir yönetim anlayışı olmalı. 

Yine Sami Er, işadamları ile buluşup istişarelerde bulunmuş. Ne konuştu, hangi sorunlar gündeme geldi, hangi kanayan yaralar masaya yatırıldı ve ne kararlar alındı? Belediye başkanına çok yüklenmek istemiyorum, tabi ki esnafı ayağa kaldırma görevi sadece belediyeye ait bir görev değil. Kurumların her birinin çözümler üretmeleri gerekiyor. Asayişten krediye, hibe ve desteklerden vergi ertelenmesine kadar onlarca konu var ve her birinin sorumlusu başka. Fakat ben gazetelerde "istişare ettik", "ayağa kaldıracağız" gibi basmakalıp, altı boş ifadeler görünce ister istemez söyleyene bakıyorum. Sonra da artık esnaf olsun, memur olsun, işçi olsun kimden bahsedilmiş ayağa kaldırılacağı vaatleri sıralanmışsa "vay haline" deyip dizimi dövüyorum. İnsan merkeze koyulmadıkça, sorunlar doğru bir şekilde analiz edilmedikçe, yapılacaklarla ilgili düzgün bir yol haritası çıkarılmadıkça ancak istişare edilir, vaatler sıralanır. Malatya böyle giderse önümüzdeki yıllarda biraz zor ayağa kalkar. 

Yorumlar 3
Zorto 04 Haziran 2024 11:23

Deprem de ; belli bir zaman geçtikten sonra ayakta kalmak, gelecek endişesi ekonominin durumu esnafı işçiyi nakliyatcıyı ahlaktan uzaklaştırdı fırsatçılık yapmaya yönelti. İnşallah düzelir kimseyi suçlayamam orman kanunu gibi bir şey.

Cemil 04 Haziran 2024 08:34

Güzel tespitler yapmışsınız sağolun ama tek taraflı malatya esnafı 5 liralık ekmeği 10 liraya 200 liralık tişörtü 500 liraya işçisi saat 9 da işe gelip 4 de iş bırakır verdiğin yemeği beğenmez 5 b8n liraya boyanacak yeri 55 bin liraya boyar ise böyle namussuz iş ahlakı olmayan sahtekar fırsatçı insanlarla kim çalışmak ister. Dürüst olanlar yok mu elbette var onları tenzih ederim. Ama çoğunluğu böyle deprem vurdu ayakta kalanlarıda kendi insanımız vurdu.

Ahmet 04 Haziran 2024 06:59

Yanlış eğitim politikaları yüzünden kendi insan gücümüzü boşa çıkardık yerine suriyeli afganlı senagalli ugandalı iş gücüne ihtiyaç duyar olduk o hale geldikki yanlışı hala göremeyip göç politikasını savunur hale gelen iş dünyası suriyeli iş gücü olmasa inşaat yapamazdım fabrikamızı çalıştıramazdık demeye başladı sorgulanması gereken bizim iş gücümüz nerede evet bizim insanımız nerede sanayide tornacının evladı nerede mobilyacının evladı nerede tamircinin evladı nerede üreten çiftçinin sanatkarın evladı nerede almışsın eğitim denen sonunda kimsenin kazanamadığı sistemin içinde oyalayıp mahvetmişsin ihtiyaçtan fazla öğretmen mühendis vb yetiştirip ünüversite mezunu işsizler ordusu yetiştirmişsin bu eğitim sistemi aileleri kalkındırmaz bu ülkeyi kalkındırmaz batırır battık zaten velakin zararın neresinden dönsek kardır bir an önce milli olduğu zannedilen milli olmayan eğitim düzeltilmeli.

Yazarın Diğer Yazıları