Mehmet Zeki Dinçarslan

Çim sulama çılgınlığı

Mehmet Zeki Dinçarslan

1988 senesinde Gazi İlkokulu'nun hemen önündeki eski sinema binası yıkılarak yerine Gazi Parkı yapıldı. Açılışına dönemin bakanı gelmiş, biz de okul öğrencileri olarak bahçenin parka bakan tarafına toplanıp alkış tutmuştuk. Öğretmenler, bakanın gelmesini fırsat bilerek bize "kalorifer isteriz" diye bağırmamızı öğütlemişlerdi. O zamanlar sınıflar sobayla ısıtılıyordu. Bağırmamız işe yaramış olacak ki okul da tadilata girdi, kalorifer sistemi de bu tadilata dahil edildi. 

Gazi Parkı ilk açıldığında ortasında büyükçe bir havuz, etrafında yeni dikilmiş ağaçlar ve çimenler vardı. Parkın bir de bekçisi vardı ki öğrencilerin çimlere basmasından nefret eder, yanlışlıkla çimenlere basan olursa kıyametler koparır ve kovalamaya başlardı. Bu çimenlerin neden bu kadar kıymetli olduğunu çocuk aklımızla anlayamazdık. O zamandan aklıma kazınmış çimlere basmamanın gerekliliği. 

O günden bugüne gelene kadar ülkemizdeki çim varlığı gittikçe arttı. Şehir nüfusu arttıkça daha fazla park açıldı. Yolların orta refüjleri çimlendirildi. Kişiler evlerinin-apartmanlarının bahçelerine çim ektiler. Çimler büyüyünce biçtiler sonra onları suladılar sonra yeniden biçtiler. Karadeniz hariç ülkemizin doğal bitki örtüsüne uygun olmayan bu nebat insan eliyle yurdun dört bir yanına yayıldı. Bu yayılma beraberinde koca bir sektörü de getirdi. Sulama sistemleri, çim biçme aletleri ve bunlarda kullanılan işgücü hesaplanırsa çim sektörünün azımsanamayacak bir büyüklüğe ulaşmış olduğu ortaya çıkar. Tüm bunlarla birlikte, su varlığının gittikçe daha da büyük önem kazandığı günümüzde bu bitkilerin her yıl tükettikleri su miktarı da milyonlarca metreküpü buluyor. Ne ülkemiz bu kadar maliyeti kaldırabilecek kadar zengin ne de dünya bu kadar su israfını kaldırabilecek kadar fazla su kaynağına sahip. Çim sulamak çılgınlıktan başka bir şey değil. 

Toprak ve su, yeryüzünün en değerli kaynaklarıdır. İnsanoğlu medeniyetini toprağın ve suyun üzerine kurmuştur. Toprak işlenmeli ve verimli bir şekilde kullanılarak insanın ve diğer canlıların faydalandığı bitkilerle donanmalıdır. Boş bulunan her alana ya meyveli-meyvesiz ağaç dikilmeli ya sebze yapılmalı ya da hububat-bakliyat. Kimseye faydası olmayan bu çimin insanlığa zarardan başka bir getirisi var mıdır? Dedelerimiz mezarlarından kalkıp bu çim çılgınlığını görseler bizim delirdiğimize hükmederler. Görüntü olsun diye üç beş yerin çimlendirilmesinin kimseye çok bir zararı dokunmaz fakat alan hesabına gidersek günümüzde çim alanları maliyetini yok sayabileceğimiz miktarların çok ötesine geçmiş durumda. 

Estetik olarak çimin önemli olduğunu düşünüyorsanız, daha az su tüketen peyzaj tekniklerini deneyebilirsiniz. Görüntü güzelliği uğruna bu kadar su tüketmenin, bu kadar para harcamanın bir anlamı yok. Dünya bize çocuklarımızın emaneti diye bir söz var. Çocuklarımızın geleceği için vazgeçmemiz gereken alışkanlıklarımızdan birisi de israftır. Sonuç olarak, çim sulamanın su kaynaklarının israfı olduğunu anlamak ve alternatifler üzerine düşünmek hem doğal kaynakları korumak hem de su krizini hafifletmek adına önemlidir. Bu, sadece bireysel çaba ile değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık ve politik adımlarla da desteklenmelidir. Şunu da unutmamak lazım. Bugün hâlâ sobayla ısınan okullarımız var. Sizce çim sulamak için yıllardır yapılan bunca masraf geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız için harcansaydı daha verimli olmaz mıydı? 

Yorumlar 3
Sdt 20 Mayıs 2024 15:43

Malatya'nın donanımlı karizmatik yazarı kiymetinizin bilinmesi temennisiyle.4F8

Haso 20 Mayıs 2024 11:40

Mehmet bey görüntü biraz düzelmiş gibi idare eder

Ahmet 20 Mayıs 2024 07:35

Tekstil üretiminde Bir tişört için 2700 lt bir kot pantolon için 11000 lt temiz su tüketiliyor bizler hoyratça gelecek kuşakların temiz su kaynaklarını tüketiyoruz ,su dünyada artmıyor azalıyor ülkemizin yer altı su kaynaklarını korumamız gıdaya ulaşmamız için çok önemli ülke insanımızın ihtiyacı kadar tekstil üretip ihracatı sınırlandırılmalı oburlaşan tekstil sanayiye dur denilmeli.

Yazarın Diğer Yazıları