Milli ve manevi değerler yok sayıldıkça toplumsal çöküş kaçınılmazdır (3)
Lütfü Caner
Yazımızın başlığındaki konu ile ilgili, birinci ve ikinci bölüm yazılarımda biraz olsun belirttiğimiz gibi, toplumsal milli ve manevi çöküşün başlıca bazı nedenlerini irdelemeye çalıştık. Konuyu biraz daha açacak olursak ve daha doğrusu açık açık konuşacak olursak, ağaç yaşken eğilir misali, eğer siz yeni yetişen nesiller konusunda milli eğitim müfredatı ile ilk, orta, lise ve üniversiteler düzeyinde ciddi bir şekilde bu konuya eğilmediğiniz takdirde ve ilkokuldan liseye kadar adet yerini bulsun diye haftada bir göstermelik bir din dersi ile konuyu ciddiye almayıp geçiştirirseniz; bunun neticesinde % 98’i Müslüman olan bu ülkede, üniversiteyi bitiren gençliğin önemli bir bölümünün dininden bihaber yetişip terör örgütlerinin kucağına düştüğünü, milli ve manevi değerlerinden habersiz çeşitli düşünce ve ideolojilerin tuzağına düşüp kuru bir yaprak misali ordan oraya savrulduklarını izlemekle kalırsınız...
Bugün % 98’i Müslüman olan milletimizin ve gençliğimizin önemli bir bölümünün islam’dan bihaber olmasının ve adeta İslam karşı bir tavır içinde olmasının asıl sorumluları; gelmiş geçmiş tüm başarısız siyasi iktidarlar, başarısız milli eğitim camiası ve tek amaçları günde 15 dakika camilerde namaz kıldırtmak olan Diyanet İşleri Başkanlığıdır...
Evet, % 98’i Müslüman olan bu ülkeyi yönetenler; yönümüzü batıya döndük parolası ile değil, yönümüzü İslam ve öz benliğimize döndük parolası ile adeta bir öze dönüş harekatı başlatılmalıdırlar devletin eğitim kurumlarında.
Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı çerçevesinde, ilk, orta ve liselerde gayri müslim azınlıklarının çocukları hariç, Müslüman ailelerin çocukları mecburi din ve ahlak dersine mutlaka tabi tutulmalıdır. Üniversitelerden de din dersi mecburi olmalıdır. Ve bu dersler öyle göstermelik haftada bir adet yerini bulsun diye değil, ciddi bir ders programı çerçevesinde ele alınmalıdır.. Diyanet işleri başkanlığı, camilerde yalınız günde beş vakit namaz değil, milletimiz için dini konularda faydalı bir eğitim programı çerçevesinde günün belirli saatlerinde faydalı eğitim programları sunmalıdır..
Ve özelikle Devlet televizyonu ve özel televizyonlarda günün belirli saatlerinde gençliğe ve topluma dini konularda diyanet işleri başkanlığı müfredatı çerçevesinde eğitici ve öğretici programları mecburi olarak sunulmalıdırlar...
Eğer bugün devletin okullarından yetişen bazı gençlerimiz terör örgütleri PKK, DHKP-/C., DEAŞ gibi terör örgütlerinin tuzağına düşüyorlarsa; bunun asıl sorumluları yıllardır, başarısız milli eğitim, diyanet işleri başkanlığı ve yüksek eğitim kurumu üniversitelerimizin yanlış eğitim politikalarıdır...
Söylerimsiniz Allah aşkına; bugün yeni yetişen gençliğimiz, PKK, DHKP/ C ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin saflarında kendi askerine, polisine ve vatandaşlarına kurşun sıkıyorlarsa; bundan daha acil ve daha tehlikeli bir durum olabilir mi? Çünkü milletimizin bünyesinde uzun süredir başlamış olan milli ve manevi çöküşün asıl sorumluları; yıllardır bu sorunlara ciddi bir şekilde önem vermeyen ve geçiştiren milli eğitim, diyanet işleri başkanlığı, yazılı basın ve görsel medya gibi bazı eğitim kuruluşlarımızdır.. Evet beyler: toplumsal milli ve manevi çöküş maalesef devam ediyor.. Yalınız şunu unutmayalım ki, Allah korusun bu gemi batarsa; milletçe hepimiz birlikte batarız. İşte Ortadoğu ülkelerinin hali meydandadır...!
Selam ve Saygılarımla