Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

AŞKIN GÖZÜ NEDEN KÖRDÜR?

(Önceki mektubun devamı)

Sâdi Şirazî, meşhur eseri “Gülistan”da bir mesele anlatır. Gazne devleti hükümdarı Sultan Mahmud’un vezirinin yanında bir gün şöyle bir konuşma geçmiş: “Sultan Mahmud Han’ın etrafında dillerin tarif edemeyeceği birçok ay yüzlü güzel varken onların yanında sönük kalan Ayaz Hatun’a Sultan neden daha fazla sevgi ve yakınlık gösterir? Aklımızın alamadığı konu, bu kadında öyle pek bir güzellik de yoktur.” Konuşulanları dinledikten sonra Vezir onlara dönüp şöyle cevap vermiş: “Gönül kimi severse güzel odur.”

Şeyh Sâdi Şirazî, yine “Gülistan” eserinde bir olay anlatır. Der ki: “Bir gece sevgili yârim geldi, kapıdan içeri girdi. Gayriihtiyarî yerimden sıçradım. Bu sebepten mum söndü. Bunun üzerine sevgilim beni azarlamaya başladı ve dedi ki: “Beni görür görmez neden mumu söndürdün?”. Ben de dedim ki: “Güneş doğdu zannettim.”

Kıymetli Dost,

“Aşkın gözü kördür.” derler. Nedenini hiç merak ettin mi? Bununla ilgili çok hoş fakat aynı zamanda hüzünlü bir hikâye anlatılır. Senin gözlerinin de körleştiği şu günlerde ilgiyle okuyacağını umuyorum. Hikâye şöyle:

“Dünya yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış. Bir gün, Saflık ortaya bir fikir atmış: "Neden saklambaç oynamıyoruz?"

Hepsi bu fikri beğenmiş. Hemen Çılgınlık, bağırmış: ‘’Ben ebe olmak ve saymak istiyorum, ben ebe olmak istiyorum!" Hiç kimse Çılgınlık’ı arayacak kadar çıldırmadığı için Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış: “1, 2, 3, …” Çılgınlık saydıkça iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.

Şefkat, Ay’ın boynuzuna asılmış. İhanet, çöp yığınının içine girmiş. Sevgi, bulutların arasına kıvrılmış. Yalan, bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış. Tutku, dünyanın merkezine gitmiş. Para hırsı, bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.

Çılgınlık saymaya devam etmiş: “79, 80, 81, 82, ...” Aşk’ın dışında bütün iyi huylar ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış. Aşk, kararsızmış ve nereye saklanacağını bilmiyormuş. Bu, bizi şaşırtmamalı çünkü hepimiz Aşk’ı saklamanın ne kadar zor olduğunu biliriz.

Çılgınlık 100'e vardığı anda, Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış ve Çılgınlık bağırmış : "Sağım, solum sobedir.” Arkasını döndüğünde ilk önce Tembellik’i görmüş. Ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş. Sonra Şefkat’i ayın boynuzunda görmüş ve İhanet’i çöplerin arasında. Sevgi’yi bulutların arasında, Yalan’ı gölün dibinde ve Tutku’yu dünyanın merkezinde bulmuş, Geriye sadece Aşk kalmış. Çılgınlık’ın umutsuzluğa kapıldığı bir anda Haset, Çılgınlık’ın kulağına fısıldamış: "Aşk, güllerin arasında saklanıyor."

Çılgınlık çatal şeklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına çılgınca saplamış, saplamış, saplamış, ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar. Aşk, elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış. Gözlerinden kan akıyormuş. Çılgınlık, Aşk’ın gözlerini kör etmiş ve buna çok üzülmüş. "Seni kör ettim. Bir şey yapmalıyım" demiş. Aşk: "Gözlerimi geri veremezsin ama benim için bir şey yapmak istersen benim kılavuzum olabilirsin." demiş. O günden beri aşkın gözü kördür ve her zaman yanında çılgınlık vardır."

“Bana aşktan bahset.” diyen Dost,

Cemil Meriç gibi bir mütefekkir bile aşk korundan nasibini almış ve aşk, kendisine şu serlevha niteliğindeki sözü söyletmiş: “Rüsvalığı göze alamayan sevmesin.”  Cemil Meriç de tecrübesine dayanarak biliyor ki aşk, âşığı az ya da çok rezil rüsva eder. Vefalı dostum, göze alabiliyorsan buyur. Benden bu kadar. Lütfen, yanında yürümemi isteme benden!

Vesselam…

Yorumlar 1
Abdullah 30 Temmuz 2022 07:39

Harika bir yazıydı. Teşekkür ederim kardeşim.

Yazarın Diğer Yazıları