Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BEN ANLAMAM O İŞTEN

        Mektubunda demişsin ki “Bana aşktan bahset.” Bu ne ağır bir yüktür. Sen, benim gerçekten bu hususta konuşabileceğime ve bu konunun hakkını verebileceğime inanıyor musun?

Yok, kıymetli dostum, yok… İlk insandan bu yana tarihin her döneminde insanlığı etkisi altına alan bir salgından bahsediyoruz. Öyle bir salgın ki efendiyi köleye, devlet başkanını sıradan birine çevirmiştir. Bu salgın, öyle bir salgın ki uğradığı tende ne yaşa bakar ne sağlığa… İdealist takılan da rasyonalist olan da yenik düşmüştür aşka. Çıktığı hiçbir maçı kaybetmemiştir aşk. Yeter ki ringe çıkmak istesin…

Bununla birlikte “Dost için çiğ tavuk yenir.”  sözü mucibince bu hususta bir iki kelam edeceğim lakin benim kelamım sadece yazılmış şeyleri tekrar etmekten ibaret olacaktır. Yani sadece aracı olacağım. Zira ben aşk hususunda söz söylemeye muktedir değilim.

 Aşkı bize kategorize ederek anlatırlar sevgili dostum. En temelde de iki başlıkta incelerler: İlahî Aşk ve Beşeri Aşk. Bence aşk, ne kategorilere ayrılmalı ne de incelenmeli… Zira aşk, yaşayanlardan öğrendiğim kadarıyla ancak yaşayanın bilebileceği, anlayabileceği bir şeydir. Öyle diyorlar, tarifi mümkün değilmiş. “Yenilir, içilir bir şey değil ki tarifi olsun.” diyorlar. “Pazarda satılmıyor ki değerini verip alasın.” diyorlar. Ben, diyenlerin aktarıcısıyım. Vazifem sadece bu. Hatırın için bir araştırma yaptım. Müsaadenle özetleyeyim:

Endülüslü âlim İbn Hazm, bir dostunun ricası üzere “aşk”ı konu edinen “Güvercin Gerdanlığı” isimli eserini kaleme alır. İbn Hazm kınanmayı, ayıplanmayı göze alıp dostun hatırını önde tutar ve varsın el ne derse desin anlayışıyla o meşhur eserini kaleme alır. İbn Hazm gibi bir İslam alimi aşktan bahsedince diğer ilim ehli tarafından kınanır, ayıplanır. İbn Hazm da kendini savunur. Hatta eserinin farklı yerlerinde kendini savunma babında şu ifadeleri kullanır: “Aşk, ne din tarafından inkâr edilir ne de yasalarca yasaklanabilir. Çünkü kalpler Allah’ın elindedir. Allah ne büyük ve ne kadar yücedir. Kurtuluşa erişmiş halifeler ve imamlardan pek çokları âşık olmuşlardır. Muhammed(sav), aşkı ne zaman yasakladı? Kutsal kitabımız Kur’an’da böyle bir yasak var mı? Kıyamet günü şaşkın bir yüzle beni Allah’ın huzuruna çıkaracak haramlardan birini işlemedikten sonra aşk yüzünden beni ayıplasalar da hiç umurumda değil. İster arkamdan gizlice ayıplasınlar, ister yüzüme karşı…”

Gördüğün gibi endişelenmeni gerektirecek bir durum yok. İlk insandan bugüne kimlerin başı aşk şarabıyla dönmemiş ki… Âlimlerin de zâlimlerin de… Anladığım kadarıyla senin başın da bir müddet dönecek ama sonra rahatlayacaksın. Yaptığım mini araştırmadan bu sonucu çıkardım.

Derler ki “Hiç ummadık anda gelir aşk.” Ama tasalanma, kanaatim odur ki ummadık anda gelen, ummadık anda gider. Sabahattin Ali’nin bir kitabında okumuştum. Diyordu ki: “Aşk öyle bir histir ki nereden geldiğini bilmediğimiz gibi, günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilmeyiz.”

Sâdi Şirazî der ki: “Aşk, gönle girdikten sonra akıldan bahsetmeyeceksin. Zira artık akıl denen top; maşukun elinde, dilinde, gözünde, gönlünde asılıdır. Onu istediği gibi döndürür, oynatır ve atar.”

Yine Şeyh Sâdi Şirazî der ki: “Koynuna sevgilisini almış olan ile gözlerini kapıya dikip “Acaba yârim gelir mi?” diyen arasında büyük fark vardır.”

NOT: Devam edecek inşallah

Yazarın Diğer Yazıları