Velhasıl, güzel ülkemin kelli felli Müslüman öncüleri, Müslüman yayınevi sahipleri ve Müslüman medya patronları dört başı mamur İslamî çalışmalarına(!) zeval gelmesin diye olsa gerek Bülend Tokgöz’ü de binlerce sayfalık şahitliğini de yok saydılar. Bunda biraz da müellifin mazisinin etkisi olmuş olabilir. Lakin şunu ya bilerek ya da bilmeyerek göz ardı ediyorlar: Bülend Tokgöz, yazdıklarıyla Müslümanları kendi geçmişine çağırmıyor. “Ben böyle böyle yiğitlikler yaptım. Siz de yapın.” demiyor. Bilakis, mazisini ameliyat masasına yatırıp neşteri vuruyor. Hem kendisini hem de birlikte yol yürüdüğü kimseleri, olabildiğince objektif bir tenkide tabi tutuyor. Kimse kusursuz değildir. Herkesin olduğu gibi elbette ki müellifimizin de tenkit edilebilir yönleri vardır. Lakin bu durumdan dolayı, o ve çalışmaları –bu çalışmalar ki ciddi düşünen Müslümanlar için ehemmiyet arz etmektedir- yok sayılmamalı diye düşünüyorum.
Bosna, Keşmir ve Afganistan’da bulunan; 28 Şubat sürecindeki başörtüsüne özgürlük eylemlerine belki de en fazla iştirak eden kişi olan; isimlerini senin de bildiğin birçok vakıf ve dernek öncüleriyle, yolu daha sonraları bürokrasiye uğrayan bazı şahıslarla ve senin de tanıdığın birtakım yazarlarla ta o günlerde tanışıklığı olan birinden bahsediyorum. Değerlendirmelerini ekranlarda boy boy poz kesip anlatan ama sahada olmayan birinden değil; bizzat yaşadıklarını, Üstad Necip Fazıl’ın ifadesiyle ciğerinden kalemine kamışla kan çekerek yaklaşık sekiz sene boyunca bir eve kapanıp yazan birinden bahsediyorum.
Kitaplarında İslamcıları, İran’ı ve Şiiliğin görünenin ötesindeki yüzünü, cihad için ortaya çıkan örgütleri ve lider kadrolarının hatalarını, cihadın uygulamadaki yanlışlarını ve daha birçok konuyu işlemektedir. “Cihadın Mahrem Hikâyesi” yazarın ilk göz ağrısıdır. Bosna, Keşmir ve Afganistan izlenimlerinin, İslamcılık eleştirisinin ve başka birçok meselenin irdelendiği bu kitabın ardından “Gençliğimi Şahitliğe Çağırıyorum” kitabını okursan yakın tarihten kesitlerle karşılaşırsın. Bilhassa 90’lı yılların Türkiye’sindeki İslamcı aktörleri, 28 Şubat’ı, işkenceyi, Hizbullah’ı, Şiîliği din haline getirmiş İran’ı ve merak uyandırıcı nice olay ve kişileri karşında bulursun.
“Ahir Zaman Mücahidleri”, “Rüyalar Mevsimler Gölgeler”, “Yorgun Yabancı Savaşçı” ve “Veziristan Sevgilim Elveda” kitapları ise serinin diğer kitapları. Kitapları ilk gördüğünde sayfa sayılarının fazla oluşundan dolayı gözün korkabilir ama başladığında “Daha var mı?” diyesin gelir. Bitirdiğinde ise bir hüzün kaplar içini. Kendinden bir şeyleri bulduğun bir dünyadan ayrılışın getirdiği bir hüzündür bu. Kitapları okudukça cihad meydanlarındaki başıboşluğa, Allah için cihad edenlerin aşırılıklarına, nefs-i emmarenin insanın yakasını cihatta bile bırakmadığına şahit olacaksın. Bununla birlikte İslam’ın emrettiği o güzel ahlâk ile ahlâklanan nice mücahide, nice güzelliklere de rastlayacaksın bu yolculukta. Ayrıca kitapları okuduğunda Peştu halkını hiç görmeden sevecek, onların yokluk içindeki misafirperverliğine hayret edeceksin.
Bu kitapların yanı sıra ayrı bir seri olarak değerlendirebileceğimiz “Büyük Oyundan Dersler” üst başlığıyla yayımlanan kitaplar ise araştırma-inceleme çalışmalarıdır.
Kıymetli Dost,
Bülend Tokgöz, haddizatında sadece bir yazar değildir. Aynı zamanda 1500’ün üzerinde şiir kaleme almış bir şairdir. İlk gençlik yıllarında da şiirle iştigal etmiş biri olarak onun için “evvela şair, sonra yazar” gibi bir tanımlamaya gidebiliriz. “Küller ve Cüzler” ile “Güzler ve Yalnızlıklar” şairimizin yayımlanmış şiir kitaplarıdır.
Kısa ömrüne çok büyük şahitlikler ve çok mühim eserler sığdırmayı Allah’ın izniyle başarmış biri olarak kendisine dua ediyor, Rab katında rızıklanan şehid dostlarıyla cennette buluşmasını her şeye kâdir olan Allah’tan diliyorum.
Vesselam…
