Enes Tarım

Modern Dönem Kur'an Yorumları

Enes Tarım

Bugün modern bilim, en fazla acı hissinin deri yanıklarından meydana geldiğini söylüyor.

Bundan mütevellit Kuran da Nisa suresi 56. ayette yer alan; “Şüphe yok ki ayetlerimizi inkar edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız, onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe derilerini başka deriler ile değiştiririz ki acıyı duysunlar. Allah daima üstündür ve hikmet sahibidir.” ayetini nasıl değerlendirmeliyiz?

Enam suresi 125 te yer alan; “Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini İslam'a açarak ferahlık verir. Kimi de saptırmak isterse kalbini sanki göğe çıkıyormuş gibi, daraltır ve sıkıştırır. İşte Allah, inanmayacak olanların üzerine böylece pisliği çökertir...” ayeti rakım yükseldikçe, atmosfere çıkıldıkça oksijen azalır gibi bir bilimsel gerçeğin ancak bugün anlaşılabilen bir ifadesi midir?

Bu ve benzeri ayetler bizlerin imanını artırmak amacı ile yüzyıllar öncesinden kitabın içerisine konulan ve bilimin gelişmesi karşısında ancak bugün anlaşılabilen birer mucize midir?

Yine mesela Yunus suresi 92. ayette; "...senden sonrakilere ibret olman için bugün senin bedenini kurtaracağız...'" ifadesi firavunun cesedinin gelecek kuşaklar için bozulmadan saklanacağını mı ima etmekteydi? 

Ne dersiniz?

O halde, geldiğimiz modern zamanlarda, gün geçtikçe yeni bilimsel buluşlar ortaya kondukça kitaptaki birçok ayetin yeniden yorumlanışına mı tanık olacağız?

***

Yüzyıllar boyu klasik tefsir yorumlarının yerini artık bilimsel tefsir adı altında yeni modern tefsir modelleri alırken bu durum çoğu kez alakasız yorumları da beraberinde getirmekte.

Mesela (Nisa suresi 119) ayet aslında putperestlerin hayvanların kulaklarını putlarına adamak için yarmalarını konu alırken organ nakli, genetik kopyalama gibi akla ziyan yorumlara konu olabilmekte.

Bunu yaparken arka planda her daim: “De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.” (Kehf, 109) gibi ayetler delil olarak kullanılmakta.

Hem de siyak-sibak özellikleri dikkate alınmadan...

Ana tema genellikle; kitabın “Levh-i Mahfuz” olduğu yani, geçmiş gelecek tüm olayların kitapta (ana kitap) kayıtlı olduğu düşüncesi...

Keza (Nahl suresinin 89) ayetinde geçen “ ... bu kitabı sana her konuda açıklama getiren bir rehber, bir hidayet ve rahmet kaynağı, Allah a gönülden bağlananlar için bir müjde olarak indirdik...” ifadesi de bu uçsuz bucaksız yorumları meşrulaştırmak için bu amaçla kullanılan ayetlerden...

Her ne kadar söz konusu ayetlerin nüzul nedeni ve Arapça ifade biçimleri hiç uyuşmasa bile...

Bağlam dikkate alınmadan Kuran ayetleri korkusuzca çarpıtılabilmekte...

Kitabın birtakım gaybi haberlere yer vermesi (Bizanslıların İranlıları yenecekleri, Hz. Peygamberin düşmanlara karşı korunacağı, Müslümanların Mescidi Haram'a girecekleri ve Mekke’yi fethi gibi) beraberinde özellikle (Ali İmran, 7); “Halbuki onun te'vilini ancak Allah, bir de ilimde yüksek payeye erişenler bilir...” ayeti de bu tefsir türünde alanı kullananlar için önemli bir delil sayılmakta.

Ve tüm bu bağlam, çoğu kez Kurandaki birtakım sırların yeri geldikçe yaratıcının işaret ettiği kimseler vesilesi ile açıklanacağı esasına dayanıyor.

Yani kitapta gizlenmiş olan bu sırların seçilmiş yani rasih kimselerce deşifre edilmesi esasına...

Nitekim “Kur'an'ın 19 mucizesi” adı altında birtakım şifrelerle korunduğu iddiası da Reşat Halife’ye Allah tarafından verilen bir hikmet olarak açıklanmıştı takipçilerince.
Aynı durum “Nebevi tıb” adı altında yazılan eserlerde de görülmekte. 

Hz. Peygamberin deve sütü ve sidiğini tedavi amaçlı kullanması ya da hacamat konusunda tavsiyeleri beraberinde nebinin sağlık alanındaki teşvik edici sözleri bu türden yorumların ortaya çıkmasında etkili olmakta.

Kur'an'ın hükümlerinin sonsuza dek geçerliğini sürdüreceği düşüncesi de bu bakış açısını temellendirmek için önemli bir faktör...

***

Hülasa, hz peygamber döneminde ya da sonrasında açıklanan çoğu ayetin yeni buluşlar ve gelişmeler ışığında sürekli değişerek yeniden yorumlanması durumu ile karşı karşıyayız. 

Belki bu türden yorumlar Müslümanlara belli bir imani mutmainlik verebilir.

Ve hatta tüm bunlara bakarak İslam’a girenler bile olabilir. 

Ancak nüzul sebebinden uzaklaşarak kitabın referans çerçevesinden çıkararak ilgisiz yorumlar yapmaya çalışmak, bu alanda abartılı davranmak faydadan çok zarar veren bir tutum olabilir.

Kuranın modern yorumlanma arayışında ayetlerin önünde arkasında birtakım gizli anlamlar bulunduğu ve zamanı geldiğinde ortaya çıktığı düşüncesi temel olarak kitabı yıpratabilecek bir paradigma olarak gözükmekte.

Kitabın her yüzyılda yeni haberler veren, zamanı geldikçe yeni gaybi olaylarla ortaya çıkaran bir bilgi kaynağı olarak görmek iki ucu açık afaki tefsir şekillerini de beraberinde getirmekte.

Kur'an'ın modem bilimlerle çatışmadığını ispatlamaya çalışan bu uğraş, yöntem ve tutarlılık bakımından tartışmaya açıktır. 

Özellikle son dönem İslam coğrafyasının batı karşısında mağlubiyetler yaşaması İslam'ın ilme önem verdiği, akılcı bir din olduğu düşüncelerini belirginleştirdi ve bilimle kitabı uyumlu kılmak adına yeni bilimsel gelişmelere Kurandan benzeşen ayetler bulma endişesini büyüttü. 

Ancak Kur'an'ın bilimle yorumlanması düşüncesi her ne kadar masum bir çaba olarak görünse de, içinde barındırdığı birtakım problemler yüzünden her zaman tartışmaya açık bir konu olarak kalacağa benzemektedir. 

Kuranı bilime onaylatmak belki Allah’ın kitabına verdiğimiz ehemmiyeti ifade ediyor gibi gözükse de çoğu kez konuyu ilgisiz ayetlerle irtibatlandırmaya çalışmak belki kitabı da yıpratmakta...

Tüm bu çabalar bir samimiyeti ifade etse de; bugün mucize olarak lanse ettiğimiz şeyin geleceğin gerçeklikleri ile çelişebilme olasılığı farkında olmaksızın Kitabı bilime onaylatma ve bilimi farkında olmadan Kuran üzerinde bir otorite olarak gösterme tehlikesini bünyesinde barındırmaktadır.

Bugün aydınlığa kavuşan birçok bilimsel gerçeğin; teknolojiden sanayiye, tıbdan uzay bilimlerine insan haklarından sosyalizme kadar günümüze ait her konuyu Kuran’la ilişkilendirmeye çalışmak sonuçta zorlama bir çaba olarak görülmekte ve geri planda Kitabın asıl geliş amacını gölgeleyici bir rol oynamaktadır.

Çünkü Kuran bir hidayet kaynağıdır...

Bir yaşam rehberidir...

Onu bu özelliklerinden arındırarak her dönemde farklı yorumlanabilir bir hüviyete büründürmek; onu ulaşılmaz, anlaşılmaz kılmaktır... 

Ve farkında olmadan tahrif etmek demektir...

Selam ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları