Enes Tarım

Keskin Hocanın Ardından

Enes Tarım

Hocayı ilk 80’li yılların son çeyreğinde tanıdım.

Ankara’da öğrenciyken İslam’ın radikal yorumu ile tanışmış ve Malatya’ ya geldiğimde benzer düşünen camiaları tanımak istemiştim.

Bunlardan biri de Keskin hoca idi ve o günlerde Akpınar’daki küçük mütevazi mescitte Cuma kıldırıyordu.

Namazdan önce vaaz ediyor sonra yine kendi hazırladığı hutbeyi gür ve heybetli bir sesle zihinlere kazıyordu.

Mescit o kadar kalabalık oluyordu ki kaldırımları kaplar, Akpınar’daki yollar trafiğe kapanırdı.

Cuma günleri bir tedbir olarak mescidin olduğu caddenin üst ve alt kısmında emniyet araçları bekler; emniyetin gözetiminde cuma namazı kılınırdı…

Hoca hafta içinde de bazı vakitler mescitte olur namaz kıldırırdı.

O yıllar hiçbir cumayı kaçırmazdık.

En az üç beş arkadaş Cuma günleri namazdan önce bir araya gelir Keskin mescidine gider sonra namaz bittikten sonra dağılarak iş yerine dönerek işimize kaldığı yerden başlardık.

Bayram namazlarında da istisnasız bu böyleydi.

Mescidin bu kadar rağbet görmesinde hocanın üslubu, heybeti, sade anlatımı, sistem/düzen eleştirileri ve zulümden korkmayan tavırları etkindi şüphesiz.

O günler bugünkü gibi Müslümanların saltanat devri de değildi.

Sıkıntılı zamanlardı… 

Başörtüsü sorunu vardı.

Beraberinde Müslümanlar terör örgütü üyeleri gibi zırt pırt gözaltına alınıyor, işkence haberleri geliyor ve büyük baskı yaşanıyordu…

Bundan mütevellit mescitteki vaazlarda yer yer tansiyon yükseliyor, hocanın ateşli hutbeleri karşısında cemaatin ağlama sesleri beraberinde tekbir sesleri ortalığı çınlatıyordu…

Çamaşır lastiği bazen de yara bandı satan sakallı bir abi vardı genelde ezanları o okurdu.

Müthiş dokunaklı güzel bir sesi vardı.

Son dönemlerde de rahmetli Nedim amcayı müezzinlik yaparken görüyordum.

28 Şubat döneminde mescide diyanet tarafından imam atandıktan sonra dahi hoca yine çoğu zaman namaz kıldırıyor, mescitte ya da alttaki çay ocağında olup sohbetlere katılıyordu…

***

Buraya kadarki zaman diliminde hocayı dışardan gözlerle yüzeysel tanımış olsam da 2015 ten sonra mescidin altındaki çay ocağı sohbetlerinin bir kısmına katılarak onu daha yakından tanıma fırsatım oldu.

Bazen de büro olarak kullandığı mekânda sohbet etme, konuşma imkânı buldum.

O sohbetlerde hocanın sert görüntüsü altında ne kadar muhabbetli, hoş sohbet, espritüel ve çok zeki bir insan olduğunu yakından müşahede ettim.

En son 2 ay önceydi sanırım; İstanbul’da ikamet eden Çıra yayınları sahibi Davut Güler abi dini yayınlar ve kitap fuarı için Malatya’ ya geldiğinde beraber hocayı ziyaret etme fırsatımız olmuştu. 

Hocayı hastalığın etkisiyle biraz zayıflamış ve solgun görsem de yine o güler yüzlü muhabbetinden hiçbir şey eksik değildi.

Oturup sohbet edip çayını içip geçmiş olsun dileklerimizle yanından ayrılırken sağlık ve sıhhati için hayır dualarda bulunmuştuk.

Ama bu kadarmış…

Yapacak bir şey yok.

O ne derse o olur…

O ol der her şey oluverir…

Hayatı da ölümü de yaratan Allah’a hamdolsun.

Öldürdükten sonra bizi yeniden diriltecek olan Allah’a hamdolsun…

Şahidiz…

Keskin hoca hayatı boyunca hep iyi için, iyinin hâkimiyeti için, dindar bir nesil için gayret etti, çabaladı ve risk almaktan kaçınmadı.

Mahpus yattı, devleti ve sistemi karşısına almaktan çekinmedi ve gerçek bir kanaat önderi olarak rahmetle anılmayı hak etti.

Yarabbi biz şahidiz onun samimiyetine, onun mücadelesine, onun erliğine, onun yiğitliğine... 

Rabbim, varsa yanlışları iyiliklere tevdi et, cennetlerine al, güzel konaklarda misafir et, sonsuz nimetler ile rızıklandır…  

Allah rahmet eylesin...

Yorumlar 1
abuzer 08 Ağustos 2022 07:35

Keskin hocayı en iyi DİZ ÇÖKMEYEN adam kitabıyla Şevket Başıbüyük yazmıştı

Yazarın Diğer Yazıları