Enes Tarım

Bilinç kaybımız

Enes Tarım

Uzun süredir gelişen dünya koşullarının baskısı altında şuur dünyamızda bir geride kalmışlık sendromu sürecine yakalanmış hissi ile yenilenmeye dair farklı bir şeyler üretmeye ve toparlanmaya çalışıyoruz.

Beynimizin bir lobu geleneksel sünni/selefi saiklerle dolu bir hafızayı ve bunu muhafazayı emrederken; diğer bir lobu da sürekli aklı öncelemeyi; kitabı yenilikçi ve protestan bakış açısıyla yorumlamayı, vahiy kaynağını yalnızca kitaba indirgemeyi fısıldıyor.

İlahiyatlarımız, kurumlarımız, cemaat ve camialarımız, teşkilatlarımız, basın ve sosyal medya ağlarımız ile hepimiz bu sinsi ve tahrip edici ikilemin kuşatması altındayız. 

Dine ait ne varsa artık büyük bir zihni deformasyon içerisinde yorumluyor, sonuçtada uzlaşıyı değil tekfir edici kolaylığı seçiyoruz.

Ve mücadeleci, devrimci, muhalif, başkaldırıcı ruhu kaybettik.

Kimimiz yüzyıllar öncesi fetvalara tutunup onların tahrip edilmemesi umudu ile sıkı sıkı sarılırken kimimiz de dini salt kitaba indirgemeci, hadisi ve sünneti toptan inkar edici, peygamberi (hâşâ) postacı mesabesinde görücü düşünceler sapıyoruz. 

Kimimiz karşımızdakileri modernistlikle suçlarken kimimiz de süslü cümlelerle “uydurulan dine karşı indirilen dini “ anlatıyoruz.

Birimiz geçmişin eski matbuatını tümden kutsal sayarak bugün tüm yapmamamız gerekenin bu matbuatı ezberlemek ve tekrar etmek ve yeni uygarlığımızı bunun üzerine bina etmek gerektiğini savunurken kimimiz de tüm bu geçmiş İslami birikimlerin üzerini çizmemiz gerektiğini canhıraş savunuyoruz. 

Bir yanımız akla dair ne varsa reddederek aklı putlaştırdığımızı iddia ederken diğerlerimiz dini sadece aklı önceleyen yorumlarla çözümlemeyi öneriyorlar.

Ve bu çok yönlü düşünce anaforunda bizler; gerçek İslami şuur ve birikime sahip kişilikler, nesiller yetiştiremiyor; popülizm üzerinden suni okuyuşlarla dini okuyan, yorumlayan kişilikler geliştiriyoruz. 

***

Hayatının merkezine İslamı koymuş, Allah’a aidiyet hisseden, tüm yaptıklarının ve yaşadıklarının bir ibadet olduğunun bilincinde olan ve her şeyi yaratıcıya hizmet kabul eden ideal kişilikler maalesef artık yok çevremizde. 

Kendini ve toplumu, kitabın ana ilkeleri ve dinin asılları üzerinden okuyarak örnek alabileceğimiz Kuran ahlakı doğrultusunda yaşayan kimsecikler kalmadı.

Ve eğer bugüne kadarki birikimlerimizi heba etmek istemiyorsak bu İslami ilme ve birikimlere sahip, olayları hikmetle yorumlayarak bize yol göstermeye çalışan kişiliklerin olmayışı/azlığı İslami gelecek anlamında endişelendirmeli bizleri.

Bugün etrafımızdaki bilinçsiz ve şişirme kalabalıklara, niteliksiz yığınlara bakarak aldanmamalıyız.  

Sayısal çoğunluklar önemli olmamalı, asıl olan bilinçli topluluklardır. 

Birikimle beraber aynı zamanda bilince sahip olmak, eylemsel olmayı ve bu doğrultuda yaşamayı, kitabı ve hikmeti hayatın merkezine almayı zorunlu kılar. 

Bilinçli olmak, hayatın tüm boyutlarında bir dünya görüşü ve hayat tarzını seçmek, Kitaptan ve Resulden yana tercihte bulunmaktır.

Bilgisel anlamda birikimli ve yetişkin, bilinçsel anlamda niteliksiz kalabalıklarız. 

Bilgi birikimlerimizin bizleri getirmesi gereken aşamaya bir türlü geçiş yapamamakta, bilinçsel düzeyde Arafı yaşamaktayız.

Nedense artık emperyal güçler ve uzantıları rahatsız etmiyor bizi. 

Dünya ve içerisindekilere olan sevgimiz bir örümcek ağı misali düşüncelerimizi ve irademizi kuşatmışken büyük bir rehavet içerisinde şuursuzca hiçbir şey yokmuş gibi, hiç bir şey olmamışçasına yaşantımıza devam ediyoruz.

Böyle bir zamanda uçuk kaçık tartışmalara dalmak, lale devrinde yaşıyorcasına dini fantaziler üretmek, etrafımızda yaşananlara seyirci kalmak, suskun durmak, çaba sarf etmemek büyük bir vebaldir.

Asrısaadette yaşıyor hissederek, umursamaz, ilgisiz, muhafazakâr ve seküler yaşamları içselleştirmek sonucunu tahmin edemeyeceğimiz yok oluşlara götürecek bizi. 

Değişebilmemiz için öncelikle durduğumuz yeri idrak etmemiz gerekir. 

Unutmayalım, 

Ölü ruhların eylemsellikleri yoktur ve ibadetleri makbul değildir.

Ve ölü ruhlar hiçbir zaman masivaya ulaşamazlar…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları