Doç Dr. Murat SEZİK

Siyaset Medya İlişkisi 4

Doç Dr. Murat SEZİK

Bu haftaki yazıda “medyanın demokrasi üzerindeki etkilerini” ele alarak bu yazı dizisini tamamlayacağız. 

Demokratik sistemlerde siyasal sistemin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi temelde siyasal aktörler arasındaki sağlıklı ilişkilere bağlı olduğu ifade edilebilir. Bunu sağlayabilecek unsurlardan birisi de kitle iletişim araçlarıdır.  Kitle iletişim araçlarının yanlı haber sunduğuyla ilgili bir kanaatin oluşması bu araçların siyasal kişi, kurum ya da kuruluşlarla ilgili vereceği haberlerin de inandırıcılığını yitirmesine sebep olacak ve kimi zaman iktidar bu durumdan şikâyet ederken kimi zaman da muhalefet şikâyet edecektir.    
Medya kuruluşları her şeyden önce halk için var olduklarını ve bu kuruluşlara sahip olmanın özel imtiyaz kazandırmayacağını bilmelidir. Daha farklı bir şekilde ifade etmek gerekirse,  Mülkiyet olarak özel kişi ya da kuruluşlara ait olan medya kuruluşları yalnızca hedef kitle ve medya patronlarına karşı değil, geniş oranda topluma karşı sorumludur. Bu bağlamda,  medyanın uyması gereken temel ilkeler şu şekilde sıralanabilir.   

*Medya kuruluşları topluma karşı birtakım görevleri olduğunu kabul ederek bunları yerine getirmelidir. 

*Bu görevler yapılırken bilgi verici olma, gerçeklik, doğruluk, nesnellik gibi standartlar göz önünde tutulmalıdır.

*Medya kanunlar çerçevesinde kendi kendisini sınırlandırıcı ve düzenleyici olmak durumundadır.

*Medya kuruluşları suça, şiddete ve toplumsal karışıklığa neden olabilecek ya da azınlıklara saldırı niteliği taşıyan yayınlardan uzak durmalıdır.

*Medya çoğulcu olmalı, toplumsal farklılıkları, farklı görüşlere yer vererek ve aynı zamanda cevap ve düzeltme hakkı tanıyarak ortadan kaldırmalıdır. 

*Toplum medyadan yüksek bir çalışma temposu bekleme gücüne sahiptir ve medya beklentileri yerine getirilmez ise kamu yararı için müdahale kaçınılmaz olmaktadır.

*İletişimciler ve medya uzmanları işverenlere ve pazara olduğu gibi topluma karşı da sorumludurlar.

Muhalefet ve medya, demokrasiye inanmış toplumlarda hem devletin karar ve eylemlerinin denetlenmesinde hem de sorumluluk ve katılımcılık bilincinin artırılmasında önemli görevler üstlenirler. Muhalif siyasal partiler, STK’lar ve Medya İktidarın eksik kaldığı ya da yerine getirmediği sorumlulukların takipçisi ve denetleyicisi görevini asla kötüye kullanmamalı ve kendilerine çıkar sağlama çabası içinde olmamalıdır. Yönetenlerin her duruma yetişmesi olanaklı olmayabilir tam da bu noktada muhalefet partilerinin ve STK’ların çözüm önerileri veya politika önerileri toplumun rahatlaması için önem taşımaktadır. Bu nedenle muhalefetin medya ile kurduğu ilişki tarzı iktidarı yıpratamaya dönük olabilir fakat toplumsal barış ve huzuru hedef almamalıdır.  

Medyanın temel işlevleri, topluma haber ve bilgi sunmak, denetim yapmak, eleştiri yapmak, eğitmek, eğlendirmek, kamuoyu oluşumuna katkı sağlamak şeklinde sayılabilir. Bunlara ek olarak, bireyleri toplumun bir parçası haline getiren toplumsallaştırma, bireylerin toplumsal amaçlar doğrultusunda çalışmasına yönelik olarak güdüleme, tartışma ortamı oluşturma gibi işlevleri de bulunmaktadır.

Medya demokratik toplumlarda kişiler, kurumlar ve yönetim organları arasında iletişim köprülerini kurarak tarafların taleplerini, şikâyetlerini, öneri, tercih ve kararlarını etkili şekilde birbirleriyle paylaşmalarını mümkün kılar. Bu yolla, yönetimler demokratik esaslara göre hukuki ve meşru sınırlar içinde kamuya hizmet edebilir. Medya ayrıca, seçimler dâhil demokratik işlem ve süreçleri izler ve kamuyu bilgilendirir. Böylece, çoğulcu demokratik bir toplumsal yapının kurulmasına ve sürdürülmesine katkı sağlar. Bir toplumda vatandaşların alternatif bilgi kaynaklarına erişimi ise ancak medyada çoğulculuk ve basın özgürlüğüyle mümkün olabilir. Çünkü demokratik bir toplumda halkın temel bilgi kaynaklarından biri medyadır. 

Yerel, ulusal ve uluslararası boyutta meydana gelen- gelişen olay ve olgularla ilgili topluma haber ve bilgi sunan medya, söz konusu olay ve olguların algılanma ve tepki biçimleri üzerinde etkili olmaktadır. Halkın olay ve olguları doğrudan gözlemlemesi çoğu kez mümkün olmadığından, halk adına bunları gözlemleyen medya, yeniden kurguladığı bu olay ve olguları halka sunmaktadır. Böylece bireyler kişisel deneyimleri dışında kalan dünyayla ilgili olay ve olguları büyük ölçüde medyanın kendilerine yansıttığı biçimde kavradığından, bireylerin maddi varoluşlarının imgesel ilişkileri de medya tarafından belirlenmektedir.

Medya, demokrasinin ifade özgürlüğünü sağlama konusunda çok önemli bir araçtır. Çeşitli toplumsal kesimlerin siyasal taleplerini, ekonomik arayışlarını ve kültürel beklentilerini ifade etmek üzere düzenledikleri miting ya da protesto gibi çalışmalar medya aracılığıyla kamuoyuna dönüşür ve devletler üzerinde bir baskı oluşturur. Yine çeşitli kesimlerin, aydınların ve insanların düşüncelerini ifade ederek kamuoyuna etkide bulunmaları ve hükümetlere dokunmaları medyanın aracılığıyla mümkündür. Bundan dolayı, demokraside kuvvetler ayrılığının vazgeçilmezliği ifade edilirken dördüncü kuvvet olarak medyadan bahsedilmektedir. Medyanın gazete, radyo, televizyon ve arkasından sosyal medya ile beraber çeşitlenmesi, demokrasi açısından taşıdığı anlamı da çeşitlendirmektedir. Demokrasiye karşı olan güçler de medyanın bu etkisini bildikleri için ilk önemli müdahaleleri bu alanlara yapmaktadırlar.

Bir toplumda medyanın rolüne veya üstlendiği işlevlere bakarak o toplumun demokratik bir toplum mu, otoriter bir toplum mu olduğuna kolaylıkla karar verilebilir. Demokratik kurum ve uygulamaların yerleştiği bir toplumda, medya da demokratik esaslara göre işler ve üstlendiği rolleri yerine getirir. Toplumu doğru bilgilendirmek üzere çalışır, başta iktidar olmak üzere kamusal alandaki aktörlerin davranışlarını, karar ve uygulamalarını gözetler, demokratik bir kamuoyunun inşasına katkı sağlar. Keyfi veya otoriter yönetimlerde ise medyanın işlevleri tersine döner. Otoriter, keyfi yönetimlerde medya iktidarın toplum üzerinde hegemonya kurmasına hizmet eden ideolojik bir aygıta dönüşür. Dezenformasyon ve propaganda üreten medya, üstlendiği bozuk rollerle vücudun bağışıklık sistemini çökerten ve sağlıklı hücrelere 0saldıran kanser hücrelerine benzer.  Günümüz dünyasında medyanın gündemi ne ise insanlığın gündeminin de o olması sorun alanlarından birisidir. Çünkü, medya insanlığın gündemini belirleyince çok tehlikeli bir bağımlılık durumu ortaya çıkmaktadır. Oysa İnsanlığın gündemi medyanın gündeminden, insanlığın bakışı medyanın bakışından, insanlığın yorumu medyanın yorumlarından bağımsız olabilmelidir. Çünkü maalesef, medya egemen ideolojik gücün hizmetinde olabilmektedir. 

Demokratik ülkelerde medyanın hükümet politikalarını sorgulaması ve karşı çıkması oldukça kabul edilebilir bir durum olmakla beraber bunu halkın eğilimlerini, taleplerini ve tepkilerini yansıtmaktan çok, egemenlerin menfaatleri doğrultusunda kullanmaları kabul edilemez. Benzer şekilde medya- siyaset ilişkilerindeki karşılıklı etkileme çabası bir ölçüde anlaşılabilir fakat bunun için her türlü aracın meşru görülmesi aynı şekilde anlaşılabilecek bir durum değildir. Medya toplumun ortak çıkarları gereği bir hükümeti destekleyebilir, bunu ülke çıkarlarının gereği olarak ifade edebilir. Ama ülke çıkarlarının arkasından genelde şirket çıkarları çıkıyorsa bu durum ülke demokrasisi için oldukça sıkıntılı bir durumdur.

Kaynakça:

Althusser, L., (2003), İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları, çev. Alp Tümertekin, İstanbul: İthaki Yayınları
Aslan Esra, Çoban Savaş (2014), Medya ve İktidar, Evrensel Kültür Kitaplığı: İstanbul
Avcı, Nabi, (1990), Enformatik Cehalet, Rehber Yayınları: İstanbul 
Bağce, Emre (2019), Medya ve Demokrasi, 14 Nisan 2019, Independent Türkçe. 
Bektaş, Arsev, (1996), Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi. Bağlam Yayıncılık: İstanbul
Charon, Jean-Marie (1993) İletişim Araçlarında Devlet Müdahalesi, Medya Dünyası  (Editör: Jean-Marie Charon) (Çev.Oya Tatlıpınar), İstanbul: İletişim Yayınları, 243-245.
Chomsky, Noam, (1999), Medya Gerçeği, Çev. Abdullah Yılmaz, Tüm Zamanlar Yayıncılık: İstanbul 
Damlapınar, Zülfikar, (2008) Medya ve Siyaset, Eğitim Kitapevi: Konya
Foucault, Michel (2003), Toplumu Savunmak Gerekir, çev. Şehsuvar Aktaş, YKY: İstanbul 
Gökmen, Yavuz (1996), “ Medya ve İdeoloji”, Yeni Türkiye Dergisi, s.11, ss.711-719
Kuruoğlu, Huriye (2006), Propaganda ve özgürlük Aracı Olarak Radyo, Nobel Yayınları:  Ankara 
Meyer, Thomas,(2014), Medya Demokrasisi, (Çev: Ahmet Fethi), Köprü Kitapları: İstanbul
Öymen, Onur (2014), Bir propaganda Silahı Olarak Basın, Remzi Kitapevi: İstanbul
Poyraz, Bedriye (2002), Haber ve Haber Programlarında İdeoloji ve Gerçeklik, Ütopya  Yayınevi: Ankara 
Saha, Dipali (2005), Political Behaviour, Global Vision Publishing House, New Delhi, İndia
Zafer, Cem., Vardarlıer, Pelin (2019) “Medya ve Toplum”, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi S. 22(2), s. 355-361.

Yazarın Diğer Yazıları