Anlaşılan o ki: Batı'nın "insan hakları evrensel beyannamesi" dedikleri ifadenin içindeki "İnsan" biz değilmişiz. Onların "Kadın hakları" dedikleri ifadenin içindeki "kadın" içimizdeki bazı beyinsizlerin büyüsüne kapılıp feminizm vb. akımlara ilgi duysalar da ümmetin kadınlarını kapsamıyormuş. Onların pozitif ayrımcılık hakkı kazandırdıkları "kadın" yine bizim kadınlarımız değilmiş. Bu alçakların "çocuk" hakları dedikleri ifadenin içindeki "çocuk" la bizim çocuklarımız kastedilmemiş. Hele Gazze'deki çocuklar hiç akıllarına gelmemiş.
Hala anlamadınız mı? Afganistan'daki çocuklar, Bosna’daki çocuklar, Arakandaki çocuklar, Irak’taki çocuklar, Suriye’deki çocuklar hiç onların umurunda oldu mu? Yoksa siz kendi öz çocuklarımızın "hakları" olabileceğini mi zannediyorsunuz. Şunu asla unutmayalım ki bizim öz çocuklarımız da sıralarını bekliyor. Eğer topyekun millet olarak, ümmet olarak ayağa kalkmazsak bu akıbet çok yakındır. Onlar kendi bir tek çocukları için bir dünyayı yakarlardı. Şimdi her gün yüzlerce masum çocuk yanıyor ve onları katleden Canilerin İSRAİL, ABD ve hemen hemen bütün BATI olduğu apaçık. Bunu ifade etmekten de çekinmeyip bütün dünyaya da adeta meydan okuyorlar. Hal böyleyken buna mukabil bir kaç cılız sesin dışında koca bir dünya sessiz ve suskun. İnsafınız kurusun sizin ey caniler ve cinayetlerinize sessiz ve suskun kalarak suç ortağı olan bütün dünya, insanlığınız kurusun sizin, nitekim kurumuş da... Yakında nasıl bir inkılapta yok olacağınızı göreceksiniz.
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil ve olmamalı. Topyekun ve Kesintisiz bir şekilde adaleti ikame edinceye kadar oturmamak üzere ayağa kalkmak. Yani ya yeniden diriliş ya da Gazze'deki vahşetin bize gelişini beklemek. Buyrun seçim bizim...