Cafer Çelik

Çalışmak

Cafer Çelik

İnsan canlılar içinde nimetleri en iyi üretecek, kullanacak geliştirecek kabiliyetlerde yaratılmıştır. Yaşam için gerekenleri elde etmek çalışmayı gerektirir. Peygamberimiz (s.a.v), “Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.” buyuruyor. Çalışan huzur bulur, sıkıntılardan kurtulur. 

Çalışmalarda adaleti, edebi, vicdanı elden bırakmamak gerekir. Yanlış, zararlı, yasak yollarla elde edilenler kazanç değil, zarardır. Hayırsız ve bereketsiz olur, değer düşürür, mesuliyete, cezalara sebep olur. Yalnız para için değil; ilim, sanat, insanların ıslahı, dünyanın imarı için de çalışılmalıdır. İnsan usulüne uygun sebepleri yapmaya çalışır, neticeyi takdir belirler.

Hadisler: “Tam imanlı dünya için ahretini, ahreti için dünyasını terk etmeyendir. Tembellik iki dünyada yüz karasıdır. Çalışmak ibadettir. Kazancın en hayırlısı işini hakkıyla yapanın kazancıdır.”

Mehmet Akif ‘de, "Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası” diyor.

Gereği gibi dürüst çalışanlar, fayda görür, faydalı olur, huzur bulur. İnsan ilim, salahiyet, sermayenin, dünya ve ahret için yararlıların çalışmakla elde edileceğini bilir. Bilinçli çalışılmalıdır. Çalışmalarda güçlüklerle karşılaşılır, güçlüklerin aşılmasıyla başarılara ulaşılır. Her güçlüğün sonunda kolaylığa erişilir.

Hz. Muhammed (s.a.v), “İmanlı tembel olmaz” buyuruyor. Hayat; çalışmak, hizmet, mal ve fayda üretmektir. İnsanın değeri bunlarda ki başarısı kadardır. Dünya hayatı geçici, ahret hayatı ebedidir. Aşırı dünyaya bağlılık, çoğunlukta ahreti unutturur, ilahi esaslara uygun çalışma ibadettir. İlahi esasları öğrenmek, öğretmek için çalışmak ihmal edilmemeli, güç nispetinde azami gayret gösterilmelidir ki insanların insanlaşmasında etkili olunsun. İnsanın bağı Allah inancı, korkusudur, bu bağdan yoksun olanlar nefsine, hissine, keyfine göre ölçüsüz, sınırsız hareket ederler, yapmak isteyip de yapmadıkları yapamadıklarıdır. Bunlar bu halleriyle tüm huzursuzluklara sebep olurlar

Gaye gayretle gerçekleşir. İlk asırlardaki Müslümanlar, o günkü imkansızlıklar içerisinde gösterdikleri gayretle ilahi esasları dünyanın büyük bölümüne duyurmuşlar; insanların çoğunun ıslahında etkin olmuşlardır. Yol yok, taşıt yok, diğer ihtiyaç maddeleri çok kısıtlı. Mevcut imkanlara sahip olsalardı, dünyayı ayda bir dolaşır, tüm insanları dünyada huzurlu kılacak, ahrette ebedi saadete erdirecek Kur’an esaslarıyla aydınlatırlardı.

Zamanımız Müslüman ismini taşıyanlarımızdan çoğumuz ,ev halkımızı ilahi esaslarda haberdar etme gaye ve gayretinde değiliz.Bu hale sebep ilimsizlik,imansızlık mı dır? Pek de gerekli olmayan şeyleri mühimsememiz, mühim şeyleri düşünme, yapma gayretimizi mi engelliyor?

Yazarın Diğer Yazıları