Tabipler Odasından dikkat çeken Malatya raporu

Türk Tabipler Odası Birliği (TTOB) 6. ay deprem raporunu paylaştı. Yayınlanan raporda, Malatya genelinde yapılmakta olan yerinde ayrıştırma ile bina yıkımının enkaz kaldırma faaliyetlerinin yanlış olduğuna dikkat çekilerek, bu durumun asbest, küf dahil pek çok bulaşıcı çeşitli hastalandırıcı etkenler içerdiğinden, toz taşınmasına ve halkın toz solumasına sebep olduğu için yasaklanması gerektiği belirtildi. Raporda ayrıca, şehir mezarlığı yerleşkesinde yer alan, moloz döküm alanın tarım alanlarına yakın olması, yer altı sularına ve tarım alanlarına zarar verileceği vurgulandı.

Tabipler Odasından dikkat çeken Malatya raporu

6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük hasara uğrayan Malatya’da, 45 binin üzerinde konut ve iş yeri yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Kentte bir taraftan yıkım çalışmaları sürerken bir taraftan da kentin yeniden inşası için çalışmalar devam ediyor. Türk Tabipler Odası Birliği, depremin 6. ayında deprem bölgelerindeki illeri gezip bir rapor hazırladı. Bu kapsamda, Malatya’da İnşaat Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Harita Mühendisleri Odası ve Makina Mühendisleri Odası başkanlarıyla bir toplantı gerçekleştirildi. Yapılan görüşmelerde, kentteki sorunlar birçok başlık altında raporlaştırıldı. Raporda, Malatya’nın demografik yapının değişebileceği dikkat çekildi.

Malatya’da tespit edilen sorunlar  

Raporda Malatya için dikkat çeken sorunlar şu başlıklar altında toplandı: “Binaların deprem sonrası hasar tespitleri, “çıplak gözle” yapılan bir iştir; yeterli birikime ve tecrübeye sahip olan uzman kişiler tarafından yapılmaları gereklidir. Yeterli mesleki deneyime sahip olmayanlar, yasa karşısında kendini korumak için ilk değerlendirmelerinde “ağır hasar” vermiş olabilirler. Bu nedenle, İnşaat Mühendisleri Odası Malatya Şubesi, mesleki tecrübeyi öne çıkartarak, yalnızca belirli bir sicil numarasına (yani meslekte tecrübeye) göre görevlendirme yapılmasını önermiştir.  Bina performansı denilen ve çeşitli yöntemlerle yapılan faaliyet ise “sağlam binaya” yapılan bir işlemdir ve hasar tespitiyle ilişkisi yoktur. Bu konu yanıltıcı bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. Malatya’da TMMOB bileşenleri, bölgedeki fay hattının çoklu kırılmaya uğrayacağını Türk Tabipleri Birliği VI. Ay Deprem Raporu 25 v 7.8 büyüklüğünde bir deprem üreteceğini yıllar öncesinden ortaya koymuşlarsa da bu çağrıya kimse kulak asmamıştır. Malatya genelinde yapılmakta olan “yerinde ayrıştırma ile bina yıkımı ve enkaz kaldırılması” faaliyeti tamamen yanlıştır; çevrede denetimsiz ve toksik (silikon, asbest, küf dahil pek çok çeşitli hastalandırıcı etkenleri içermesi muhtemel) toz taşınmasına ve halkın bu tozu solumasına sebep olmaktadır; zararlıdır ve yasaklanması gerekir. Moloz döküm alanı olarak kullanılmakta olan Şehir Mezarlığı (Yeşiltepe) bölgesinin gerek yerleşim yerlerine toz taşınımı yönünden rüzgar koşulları ve gerekse yeraltı sularına ve çevredeki tarım alanlarına olası etkileri meslek örgütlerine danışılmadan, oldu bittiye getirilmiş ve çok büyük bir alanda bu moloz yığılmaya devam etmektedir. Çalışan sağlığı konusunda iş makinası operatörleri ve hafriyat kamyonlarının şoförleri ve bu işte çalışan diğer elemanların çalışan sağlığı yönünden gerekli donanıma sahip olmadıkları görülmektedir. Vilayetin yerinde ayrıştırmayı yasakladığı söylense de şikayet üzerine tespit için giden görevliler, tutanak tutmakta ve ardından şikayete konu olan faaliyete kaldığı yerden devam edilmektedir! Belediye halihazırda, “yerinde yeniden inşaata” izin vermiyormuş. TOKİ, Malatya’daki konut açığına yönelik olarak, İkizce Mevkiinde, Organize Sanayi Bölgesi yakınında,100.000 bağımsız birimden oluşan konut inşaatına başlamış bulunuyor. Malatya nüfusunun yaklaşık olarak 300 bini ilk günlerde şehirden göç etmiş, bunun 150 bininin geri dönmeyeceği tahmin ediliyor. Ancak, geri gelen bir nüfus var ve bunlar genellikle Malatya’dan göçenler değil, inşaatlarda ve diğer geçici işlerde çalışan başka bölgelerden gelen insanlar olduğu düşünülüyor ancak elde somut bir veri yok. Geçim araçlarını, çalıştığı işyerini veya iş çevresini kaybedenlerin çoğu geri dönmüyormuş. Barınağını kaybeden ve işini başka yerde de yapabilecek durumda olan işçi-memur da geri dönmüyormuş. İldeki imalat, az vasıflı veya vasıfsız elemanlara ihtiyaç duyulan kayısı işleme, tekstil gibi alanlarda. Firmalar kendi işçileri için konteynerler kurmuşlar. Bu nedenle sanayi üretimi yüzde 70’lere kadar çıkmış. Küçük esnaf ise sıkıntılıymış. Belediye ve AFAD’ın şehrin çeşitli yerlerine koyduğu konteyner dükkanlar pek az talep görmüş! Nisan ayında ilk kez gördüğümüz bu dükkanlar, temmuz ayı son haftasında halen genel olarak boş görünüyordu. Demografik yapının değişebileceği düşünülüyor.  Aşırı yağışlar, kayısı hasadını olumsuz etkilemiş; üretim miktarı ve kalitesini düşürmüş. 20 kişi 40 günde 60 dönüm kayısı toplayabiliyormuş; bu hesaba göre fazla işçi gerekmemiş bu yıl. Buna karşılık, aynı nedenle tahıl üretimi ise artış göstermiş.”