Kayısı için tehlike çanları

Türkiye'nin ihracatta yüzünü güldüren en önemli ürünlerinden kayısıyı küresel iklim değişikliği nedeniyle zor dönemler bekliyor. Boğaziçi Üniversitesi'nden araştırmacılar, gelecekte olası iklim değişikliğinin etkilerini dikkate alarak kayısı meyvesi için verimlilikteki değişimi öngörmeyi amaçlayan bir proje yürütüyor.

Kayısı için tehlike çanları

Boğaziçi Üniversitesi’nden araştırmacılar taze ve kuru kayısı üretiminde dünyada ve Türkiye’de lider kent olan Malatya’da iklim değişikliğinin etkisi ile görülen geç bahar donlarının kayısı üretimini tehdit ettiğini ortaya koydu. Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde araştırmalarına devam eden Tufan Turp ve Dr. Nazan An gelecekte olası iklim değişikliğinin etkilerini dikkate alarak kayısı meyvesi için verimlilikteki değişimi öngörmeyi amaçlayan bir araştırma projesi yürütüyor. Araştırmacı Tufan Turp, iklimsel parametrelerdeki değişimin kayısı verimliliği üzerindeki etkilerini analiz etmek üzere 2021-2050 dönemi için çeşitli senaryolar üstünde çalıştıklarını belirtti ve proje hakkında şu bilgileri verdi: “İklim değişkenleri ve kayısı verimi arasındaki ilişki çok güçlü ve kayısı verimi iklim koşullarından oldukça etkileniyor. Gelecekte kayısı üretiminin iklim değişikliğine bağlı özellikle ilkbahar geç donlarından ve kış sıcaklık artışlarından önemli derecede etkileneceği beklentisi kayısı üzerine yapılacak çalışmaları ayrıca önemli hale getiriyor. Bu nedenle, bu çalışmada hedeflenen iklimsel parametrelerdeki değişimin kayısı verimliliği üzerindeki etkilerini analiz etmek.”

Kayısıda verim yüzde 40’lara düşebilir

Kayısının genel olarak dünyanın birçok yerinde çeşitli iklim koşullarına bağlı yetişebildiğini belirten Turp, “Ancak buna rağmen taze kayısıda dünya üretimi düşük seviyelerde. En kaliteli kayısı uygun toprak ve iklim koşulları nedeniyle Malatya’da yetişiyor ve bu kayısı dünyaya ihraç ediliyor. Bu nedenle Malatya’daki verim değişikliği ekonomik değer açısından oldukça önemli.” 2021-2050 dönemindeki kayısı verimindeki değişimi öngören modelleme sonuçlarının, iklim değişikliğinin Malatya’da kayısı veriminde olumsuz etkiye neden olacağını ortaya koyduğunu belirten Turp şunları söyledi: “Sonuçların resmi veri kaynaklarındaki ölçüm ve raporlama eksiklikleri ve kullanılan iklim ve ürün modellerinin belirsizlikleri dikkate alınmak koşuluyla, bölgede kayısı veriminin yakın ve orta gelecekte %40’lara varabilecek oranlarda azalacağı öngörülüyor. Bu bağlamda iklim değişikliği ile birlikte iyimser senaryoya göre bile sıcaklık değerlerinde beklenen artışın kayısı üretimi açısından da bir tehdit oluşturduğu açık.” 

İklim değişikliği tehdit oluşturuyor

Proje kapsamında BÜ İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi laboratuvarındaki yüksek hesaplama kapasitesine sahip bilgisayarlar aracılığıyla uluslararası literatürde kabul görmüş ve yaygın biçimde kullanılan RegCM isimli bölgesel iklim modellemesinin kullanıldığını belirten Tufan Turp şöyle devam etti: “Modelleme kapsamında gerçekleştirilen projeksiyon, fosil yakıt kullanımının günümüzdeki gibi yoğun bir şekilde devam ettiği kötümser senaryoyu baz alıyor. İkinci aşamada, bölgesel iklim modelinden elde edilen iklim parametreleri gözlem verim değerleri ile kombine edilerek istatistiksel bir model oluşturuldu. Bizim çalışmamızda dikkate alınan değişkenleri kullanan başka bir çalışma bulunmuyor. Bu çalışmaya yağış, maksimum sıcaklık, minimum sıcaklık, ortalama sıcaklık gibi temel değişkenlere ilaveten nispi nem ve güneşlenme süresi değişkenleri de ilave edildi. Türkiye’de Malatya dışında kayısı yetişen başka lokasyonlar da bulunuyor. Ayrıca bu çalışmayla aynı anda yürütülen bir başka çalışmada da kayısı ve diğer ticari ürünleri de içine alan ve ürünlerin yetiştiği mevcut lokasyonlarda gelecekte aynı ürünlerin yetişip yetişmeyeceğini ve bu ürünler için Türkiye genelinde alternatif lokasyonların oluşup oluşmayacağını inceliyoruz.” Malatya’da kayısı veriminin %40’lara varabilecek oranlarda azalması yönündeki tehdidin yanı sıra, iklim değişikliği ile birlikte iyimser senaryoya göre bile sıcaklık değerlerinde beklenen artışın kayısı üretimi açısından da tehdit oluşturduğunu vurgulayan araştırmacı, “Daha uzun vadede iklimsel değişim ve değişkenliklerdeki artış projeksiyonlarını dikkate aldığımızda tarımsal üretim üzerindeki etkinin daha da artacağını söylemek mümkün” dedi.

Doğu Akdeniz daha çok yağış alacak

İklim değişikliğinin neden olacağı olumsuz etkilerin bölge veya şehir ayrımı gözetmeksizin tüm lokasyonları yakın, orta ve uzun vadede etkileyeceğini belirten Tufan Turp şöyle devam etti: “Bu durum bölge ayrımı yapmaksızın ülkemizdeki tüm tarım alanları için risk oluşturuyor. Orta vadede özellikle sıcak mevsimlerde daha fazla olması beklenen hava sıcaklıklarındaki artışın ülkenin genel olarak yazı kurak ve sıcak subtropikal Akdeniz ikliminin egemen olduğu batısından karasal iklimin egemen olduğu doğusuna gidildikçe kuvvetleneceği öngörülüyor. Kestirilen yağış tutarlarının coğrafi desenleri incelendiğinde, genel olarak yazı kurak Akdeniz yağış rejiminin egemen olduğu güney ve -kış mevsimi dışında- batı bölgelerinin yıl boyunca daha az yağış alacağı öngörülüyor. Bu durum bize zaten yağışın mevsimlik ve yıllar arası değişkenliğinin yüksek ve kuraklık olasılıklarının da görece yüksek olduğu bu bölgelerin, gelecekte kuraklığa daha fazla eğilimli olacağını gösterir. Ayrıca her mevsim yağışlı nemli ılıman bir iklimle nitelenen Karadeniz Bölgesi’nin en nemli ılıman hatta okyanusal bir iklimin görüldüğü Doğu Karadeniz bölümünün, günümüz iklimine göre gelecekte daha çok yağış alacağı öngörülüyor. Ülkenin Güneybatı Anadolu, Doğu Karadeniz ve Kuzeydoğu Anadolu bölümlerinin de, sel ve taşkınlar ile bunlara bağlı olarak etki ve sıklıkları artabilecek olan kütle hareketlerinden ve arazi bozulumundan daha fazla etkilenebileceği bekleniyor. Tüm bu iklimsel değişikliklerin bu bölgelerdeki tarımsal alanları da olumsuz etkileyebileceği söylenebilir. Bu sebeple de bu bölgelerde kuraklık, aşırı yağış, toprak bozulmaları gibi risklere karşı öneriler geliştirilmesi, mevcut ürünlerin niteliğinin değişen iklime uygun olarak sürdürülebilir hale getirilmesi, olası alternatif ürün dağılımının planlanması ve bu ürünlerin yetiştirilmesine uygun alternatif lokasyonların belirlenmesi ile bazı bölgelerde farklı ürün geçişlerine zemin hazırlanması gerekebilir.”