Vahdettin Yiğitcan

Toplumsal Hayatta ve Doğada Altın Oran

Vahdettin Yiğitcan

Değerli okurlar,

"Altın Oran" kavramıyla ifade edilen anlam, "mükemmel" kelimesinin tam karşılığına denk gelmektedir.

Doğada yani tabiattaki "Altın Oran" estetiğinin mimarı yüce yaratıcıdır. 

Akılla izah edemeyeceğimiz bir kusursuzluk ve güzellikler vardır doğanın sayısız örneklerinde.

Toplumsal hayatın sağlıklı bir düzlemde adil ve huzur içerisinde sürdürülebilmesi ise biz insanların "Altın Oran" ölçütlerine ne kadar riayet ettiğimizle doğru orantılı bir seyir izlemektedir.  

Uzun yıllardır müşahhas yönüyle görsellik ve estetik anlamıyla kullanılan "altın oran" ölçütünün aynı zamanda mücerret vechesiyle de sosyal, kişisel, hâl, tavır ve davranışlarda da bulunması gerektiğinin şart olduğunu düşünmekteyim. 

Günümüzde altın oran kavramının ortaya çıkış menşei olarak batı işaret ediliyor olsa da bu ilahi oranın tecelligâhı, üzerinde yaşadığımız dünyanın canlı varlıkları ve dünyamızın da içerisinde yer aldığı biricik galaksimiz örnek olarak gösterilebilir. 

Altın oran ölçütüyle evren incelendiğinde akıllara durgunluk veren matematiksel bir yaratılış sistematiği ile karşı karşıya olduğumuzu yüzyıllardır matematik ilmiyle uğraşan bilim insanları söylemektedirler. 

Evrenin Matematiği

"Evrende görebileceğimiz tüm nesne ve varlıkların parçaları arasında bir uyumun olduğunu ve binlerce yıldır hiç değişmediği saptandığı için Yaratıcı‘nın matematik sistemi olarak bilinen bağıntıya “altın oran” denilmektedir. Sanatta ve matematikte çok kez karşılaşabileceğimiz bu oran, aslında basit bir kural üzerine oturtulmuştur. Fakat gözlemleyebildiğimiz bütün varlık aleminde bu oranın geçerli ve tutarlı olarak göze çarpması, insanları şaşkına çevirecek kadar ciddi bir sistemi ortaya koyuyor.

İnsanlık tarihinin başlangıcından beri, evrendeki düzeni keşfetme güdüsü de var olmuştur. Geçen on binlerce yıl içinde yapılan tüm çalışmalar, evrenin alelâde bir düzen içinde yaratılmadığını, hâlâ insan aklının alamayacağı kadar sistematik bir ölçü içerisinde yaratıldığını ortaya koymuştur. Evrenin bu sistemi, kuşkusuz sayılar üzerine oturtulmuştur. Var olan her şey, bir sayıya karşılık gelmektedir. Dil bilimi bile matematiksel kurallar sayesinde gelişim göstermektedir. Ve biz bu sayıları, daha çok gündelik matematik hesaplamalarında, ölçüp tartmada, mühendislikte ve bunun gibi basit konular üzerinde incelemeye çalışıyoruz. Felsefik boyutta düşünüldüğünde, varoluşun ve doğa yasalarının temelinde de bu sayılar bulunmaktadır. Bu anlamda evrene hâkim olan sayıların yasası, kuşkusuz Tanrı‘nın matematik düzenini ortaya koyacaktır. İşte bu düzeni görmemizi sağlayacak anahtar, altın orandır…"
Kaynak : (https://www.cokbilgi.com/yazi/altin-oran-evrenin-matematigi/) - 

Mutlak manada istisnasız her durumda bir altın orandan bahsetmemiz de eşyanın tabiatına aykırılık arz edecektir.

Değil mi ki, insanoğlu hür iradesiyle seçim özgürlüğü bahşedilmiş yegâne tek canlı türüdür; o halde her türlü davranışı ondan beklemek şaşırtıcı olmayacaktır.

Aristo'nun İtidal Yaklaşımı: Altın Oran

Milattan önce insanlığın düşünce dünyasına büyük katkılar sağlamış olan Aristo'nun hayatı bir hayli fırtınalı geçmiş nihayeti de çok hüzünlü noktalanmıştır. 

Aristoteles, MÖ 384 veya 385’te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira’da, Makedonya kralı II. Amyntas’ın (Philippos’un babası) hekimi olan Nikomakhos’un oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Antik Yunan felsefesinin en önemli isimleri arasında yer alan ve akılcı yaklaşımı, bilimsel görüşleriyle felsefede "gerçekçiliğin babası" ve "mantığın öncüsü" kabul edilen Aristoteles, 20 yıl boyunca Platon ile onun  Atina`daki akademisinde diyaloglarda bulunmuştur.. Daha sonra, Çanakkale Assos`ta bir felsefe akademisi kuran ve burada bir süre felsefe dersleri veren Aristo, Büyük İskender`in öğretmenliğini yaptıktan sonra Atina`ya dönüşünde akademisinin başına getirilmeyince, kent dışında kendi okulu Lykeion`u kurdu. Aristo, M.Ö. 323 yılında, Büyük İskender'in ölümünden sonra, eski bir şiirinden dolayı dinsizlikle yargılanarak ve Khalkis`te öldürülmüştür.

Aristoteles’e göre ahlaki karar vermek bir yetenektir ve ahlaki davranışın bilimsel bir kesinliği olamaz, her duruma uyan bir formülü yoktur. Aristoteles kendi yaklaşımına bir isim vermemiştir ancak genellikle onun teorisi ”Altın Oran” adıyla anılmaktadır. Her ne kadar Aristoteles belli ahlaki durumlarda her zaman geçerli doğru bir eylem tipi belirlememiş olsa da ona göre uç noktalardan kaçınmak gerekir. Aristoteles’e göre ”erdem”, aşırılık ile eksiklik arasındaki orta noktada açığa çıkar. Örneğin cesaret erdemi, iki aşırı uç arasında durur: bir uçta gözükaralık vardır, diğer uçta korkaklık. Bu iki olağan dışı durum arasındaki kusursuz noktanın ne olduğu kişiden kişiye ya da durumdan duruma değişebilir. Kısaca Aristo'nun itidal yaklaşımı altın oran olarak değerlendirilebilir.
Kaynaklar :
https://www.felsefe.gen.tr/aristoteles-kimdir/
https://www.trthaber.com/foto-galeri/assostaki-aristo-heykeli-yenilendi/46075/sayfa-7.html
https://bilimdili.com/toplum/sosyoloji/aristoteles-altin-oran/#respond

"Eski Bir Tapınak Yazıtı"

Günümüzden yaklaşık 32 yıl önce 1991'de İstanbul, Güngören semtinde bir yoğurtçu dükkanının duvarında rastlamıştım "Eski Bir Tapınak Yazıtı"na. 

O zamanlar bilgisayarlar daktilo işlevi görüyor, internetin ise yerinde yeller esiyordu.

Aradan geçen yıllar içerisinde bilgi iletişim devrimi yaşadı dünyamız. Her yeni gün internet sayesinde yepyeni bir gelişmeye şahit oluyoruz. Düne ait bilgiler adeta hergün yeniden güncellenmek durumuyla karşı karşıya.

Eski Bir Tapınak Yazıtı Milattan Önce 9. yüzyılda yazılmış. Günümüzden yaklaşık üç bin yıl önce.

Muhteşem bir metin, internette bir tarama yaparak bulup okumanızı öneririm.

O yazıttan bazı cümleler aktarayım.:

"Gürültü, patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma, içten ol. Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.  Sevmediğin zaman sever gibi yapma. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et, ilkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür."

İlk okuduğum o gün bu gündür bu metin aklıma geldikçe bu metnin saygıya değer kutsal bir öğüt olduğunu düşünürüm. İlk okuduğum o gün bu gündür bu metin aklıma geldikçe bu metnin saygıya değer kutsal bir öğüt olduğunu düşünürüm.

Yönetim Biçimimizde Altın Oran

Sosyal ilişkilerimizin en önemli boyutunu yönetim biçimimiz oluşturmaktadır.

Yönetimimizi teslim ettiğimiz kadroları eğer altın oran ölçütüyle müktesebat ve liyakat esaslı iş başına getirmişsek işlerimiz ve sosyal ilişkilerimiz tıkır tıkır işler ve kimse de kimseden kuşkulanmadan herkes üzerine düşen görevi son derece titizlikle yerine getirmenin huzurunu yaşar. 

Güven içinde yaşamanın bereketinden cümle alem nasiplenir.

Aksi halde, yönetimimizi teslim ettiğimiz kadroları müktesebatına bakmaksızın ve liyakatini dikkate almaksızın iş başına getirmişsek işte o zaman yandı gülüm keten helva... 

Bu kez ayıkla pirincin taşını. İşte o zaman ne sosyal ilişki kalır ne de insanca yaşamanın imkânı. 

Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek'in veciz ifadesiyle "Atın önünde et, itin önünde ot" 

İşte böyle değerli okurlar. Bugün hangi konuda sıkıntı yaşıyorsak altın oran ölçütüyle baktığımızda problemin çözümsüzlük noktasını ve çözüm yöntemini görebiliriz.

Geçenlerde merak bu ya, birçok yöneticimizin müktesebat verilerine baktım. 

Yeri gelmişken belirteyim, illaki müktesebat derken kişinin öğrenim gördüğü okullar anlaşılmasın, müktesebat bir insanın yaşadığı süre boyunca öğrenim gördüğü kurumlar da dahil olmak üzere içselleştirilmiş tecrübe ve değerler toplamıdır. 

Bir yöneticimizin tüm marifeti ve alametifarikası sadece ve sadece mensubu bulunduğu partisinden ibaretmiş!

Adamın partisinden başka bir hayatı olmamış! Partisinde doğmuş ve partisinde yaşıyor! Ne doğum yeri, ne doğum tarihi, ne almış olduğu öğrenim bilgisi... Varsa yoksa partisi...

Durum bu kadar vahim değerli okurlar...

Yazarın Diğer Yazıları