Değerli Hanımefendi, başlatmış olduğunuz ve devam etmekte olan "Sıfır Atık Kampanyanız" ülkemiz genelinde büyük ilgi gördü. Yaşadığımız çevrenin yaşanabilirliğini gelecek nesillere sağlıkla ve daha güzel aktarabilmek için "Sıfır Atık Kampanyanız" koruyucu tedbir olarak çok önemli bir adımdı. Kutlu olsun.
Değerli Hanımefendi,
Şimdi sizden başlatmanızı istediğimiz Ülkemiz ve Milletimiz için hayati ehemmiyete sahip ikinci kampanyamız Devlet Kurumlarımız başta olmak üzere tüm milletimizin katılması elzem olan en ciddi bir "Sıfır İsraf, Azami Tasarruf Kampanyasıdır"
Bu kampanyanın, ülkemizin medarı iftiharı, şimdilik sizin yaşamakta olduğunuz "Külliye ve Müştemilatlarından" başlatılması örneklik teşkil etmesi bakımından sembolik değer taşımaktadır.
Yüzyılların imbiğinden damıtılarak gelen özlü sözlerimizden "Küçük Kalkar Büyüğe Bakar" sözü başlatılmasını istediğimiz Sıfır İsraf Azami Tasarruf Kampanyasının Külliyeden başlatılmasını kaçınılmaz kılıyor.
Bizim milletimizde milletçe harekete geçme gibi bir toplumsal duyarlılığımız var.
Ne yazık ki, fert fert herkes üzerine düşen görevi bireysel anlamda umursamıyor.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un bir şiirinde dediği gibi "Toplu Vurdukça Yürekler Onu Top Sindiremez" sözü milletimizin bu özelliğini pek veciz ifade ediyor.
Yüce Milletimizin, tıpkı 15 Temmuz Hain FETÖ kalkışmasını yerle bir ettiği gibi, 6 Şubat Kahramanmaraş Merkezli Depremlerinde göstermiş olduğu dayanışma örneğinde olduğu gibi "Sıfır İsraf Azami Tasarruf" Kampanyasına gönülden katılımını da ancak Devlet Kurumlarıyla birlikte topyekün başlatacağımız bir toplu hareketle başlatabiliriz.
Bu kampanyaya ülke ve millet olarak çok ihtiyacımız var.
Yaşadığımız hayat pahalılığında bütün değerlerimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Alınan tüm önlemler an içerisinde anlamsızlaşıyor.
Maaş artırımları kartelleşen piyasanın oluşturduğu obruk çukurunda saniyesinde yok oluyor!..
Tek çare "Sıfır İsraf" diyerek Devlet ve Millet olarak tek kuruşun boşa harcanmasını önlemekten geçiyor.
Tek çare "Azami Tasarruf" diyerek Devlet ve Millet olarak elimizdeki avcumuzdaki değerlerimizi idareli kullanmaktır.
Aksi halde dipsiz bir kuyuya doğru sürüklenişimiz kaçınılmaz görünüyor.
Değerli Hanımefendi Emine Hanım, 70 yaşında bir duyarlı vatandaş olarak bu uyarılarıma lütfen dikkat kesilmenizi istirham ederim.
Makam Aracı Sancımız
Milletimizin her gün artan hayat pahalılığı karşısında inim inim inlediği bu günlerde ister istemez gözü önündeki Devletinin memurlarına bir hak gibi sunduğu hizmete özel makam araçları dikkatini çekiyor.
Gazeteci Saygı Öztürk’ün geçtiğimiz 19 Temmuzda yazmış olduğu yazıda dile getirdiği şu gerçekler Devlette yapılan israf adına genzimizi sızlatıyor.
Ülkede lüks, şatafat almış başını gidiyor. TBMM’de kamudaki araçlardan söz edilirken nüfusu Türkiye’ye yakın ülkelerdeki resmi taşıt sayılarından da örnek veriliyor. Ülkemizde kamuda makam aracı sayısı 125 bin adet.
Türkiye’nin makam araçları yönünden “Dünya rekorunu”nu elinde bulundurduğu belirtiliyor. Ülkemizde 125 bin kamu aracı varken, bu sayı Almanya’da 9 bin, Japonya’da 10 bin, Fransa’da 8 bin civarında.
Bu gidişata acaba kim dur diyecek.
Sayın Emine Erdoğan ancak sizin başlatacağınız "Sıfır İsraf, Azami Tasarruf Kampanyası" ile iyileştirici bazı adımlar atılabilir.
Devlette ve de bilhassa Külliyede başlatılacak olan Sıfır İsraf Azami Tasarruf Kampanyasına halkın kendi bünyesinde başlatacağı katılımı bütün tahminlerin ötesinde coşkuyla gerçekleşecektir.
Girmiş olduğumuz ekonomik anlamda karanlık bu tünelden ancak halkımızın topyekün katılımı ile çıkabiliriz.
Bu arada kan emici bir tıynette olan serbest piyasa simsarlarının sözüm ona iş adamlarının da ibreti alem caydırıcı cezalarla hizaya getirilmeleri gerekmektedir.
Bunu da ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi, TBMM'nin çıkaracağı Kanunlar ile gerçekleşmesi mümkündür.
En olumsuz koşullarda Kurtuluş Savaşından Zaferle çıkan Milletimiz, bu günkü çok daha uygun şartlarda içine düştüğümüz ekonomik girdaptan çok daha güçlü çıkacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Yeter ki, inandığı, itimat ettiği, güvenliğini teslim ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi "Sıfır İsraf Azami Tasarruf Kampanyasını" Külliyeden başlatarak Devletin en küçük temsiliyet birimine kadar hayata geçirsin.
Bu durumu gören Milletimiz seve seve kampanyaya katılacaktır.
Kütüphanede Sıcak İçecek ve Çorba Şenliği
AK Parti İktidarının ülkemiz genelinde hayata geçirdiği Millet Kıraathanesi adı altındaki "Kütüphane" projesi şimdilerde hızını yitirmiş olmakla beraber faaliyete geçirdiği kadarıyla her türlü övgüyü hak ediyor.
Kütüphane girişimlerinin en önemli olanlarından birini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi İçerisinde hizmete sunulan "Millet Kütüphanesi" muhteşem bir örnek.
Mimari tarzına getirdiğim eleştiriyi bir kenara koyarsam, Kütüphanenin eşsiz özellikleri saymakla bitirilemeyecek kadar mükemmel güzellikte bir eser kazandırılmış milletimize.
"Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi kurulum çalışmalarına, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın öncülüğünde 2015 yılında başlanmış olup 20 Şubat 2020 tarihinde açılışı gerçekleştirilmiştir. Kütüphane, 125.000 m² alanda 5.500 kişilik oturma kapasitesi ile okuyuculara hizmet vermektedir. Koleksiyonunda 2.000.000 basılı kitap, 12.500 adet basılı dergiye ait 2.000.000 sayı mevcuttur. Ayrıca, erişim sağlanan 56 adet veri tabanı içeriğinde; 550.000 e-kitap, 6.500.000 elektronik tez ve 60.000’e yakın e-dergiye ait 200.000.000 makale, rapor, vb. bulunmaktadır. Bu bilgi kaynaklarının okuyuculara sunum hizmetleri modern kütüphanecilik anlayışı ile verilmektedir."
Böylesine zengin bilgi kaynaklarını içeren kütüphanenin müdavimleri ve ziyaretçileri açısından sıkıntılı yönleri de hayli fazla.
İlk kez yanılmıyorsam açılışını müteakiben 2020 yılının sonbahar günlerinde ziyaret etmiştim muazzam kütüphaneyi.
Son olarak geçtiğimiz hafta hastalığım nedeniyle gittiğim Ankara'da iki gün art arda zamanımın önemli bir kısmını kütüphanede geçirdim. Geçirdiğim bu süre zarfında Cemil Meriç ve Edgar Allan Poe'nin kısa hayat hikâyelerine göz attım.
Ayrıca kütüphanede ders çalışan öğrencilerle kütüphane hakkında kısa görüşmeler yaptım.
Ulaşmış olduğum bilgiler çok san sıkıcı.
Kütüphanenin kütüphane olarak okuyucu kullanımı yaklaşık olarak %35 oranında, kalan %65'lik kalabalığın buluşma mekânı ve hoşça vakit geçirme yeri, günümüz ifadesiyle kafe işlevi görüyor kütüphanemiz.
Ulaşım şartlarına gelince tam bir rezalet. Toplu ulaşım araçları çalışmıyor. Bir tek Ankara'nın ücra bir metro istasyonundan kalkan belediye otobüsü seyrek aralıklarla sefer yapıyor.
Bu fakir Millet Kütüphanesine gitmek için neler çekti ancak Allah bilir!...
Kütüphanede 24 saat boyunca en az 20 çeşit ithal sıcak içecek ikramı bedava.
İstemediğin kadar bardak su hizmete amade. Çalışanlar içecek otomatları önünde oluşan kuyruktakilere hizmet vermekte adeta zorlanıyorlar.
Günde iki öğün çorba ve saat 24'ten 08.00'e kadar kek ikramı.
Hasılı, otomobili olan gençlerin en rafine buluşma mekânı olarak kullandıkları bedava yeme içme ve eğlence merkezi durumunda bir hizmet veriyor Millet Kütüphanemiz.
Yazık ki, çok yazık. Evet kütüphaneyi kütüphane olarak kullanan okuyucular ile eğlence amaçlı gelenlerin tespiti hiç te zor değil.
Yüz tanıma sistemli kameralarla gelenlerin kütüphane ve sosyal ortamlarda ne kadar zaman geçirdiklerini tespit etmek mümkün. Yeter ki istensin.
Kütüphanenin amaç dışı kullanımının önüne geçilmesi halinde önemli bir israf önlenmiş ve dolayısıyla azami tasarruf ta sağlanmış olacaktır.