Vahdettin Yiğitcan

Malatya'nın Kültürü de Sahipsiz!..

Vahdettin Yiğitcan

Değerli okurlar,

İnsana dair, bir ailenin, bir toplumun, bir yörenin, bir şehrin, bir milletin hatta bir ülkenin maddi ve manevi ortak değerler, davranışlar silsilesinin karakterize olmuş tüm hallerinin genel adıdır kültür.

Kültürün sayısız tanımı yapılabilir ve yapılmıştır. Kültür, adeta canlı organizma gibi daima gelişme gösterdiği üzere, yabancılaşmaya karşı da ortak değerleri korumaya yönelik muhafaza edici özelliğini dikkatlerden uzak tutamayız kültürün.  

Kısaca tanımlayacak olursak kültürü; en küçük nüvesinden başlayarak bir ailenin, bir toplumun, bir yörenin, bir şehrin, bir milletin hatta bir ülkenin maddi ve manevi ortak değerler silsilesinin alamet-i farikasıdır kültür. Yani müseccel markasıdır kültür. Günümüz Türkçesiyle söyleyecek olursak bir ailenin, bir toplumun, bir yörenin, bir şehrin, bir milletin hatta bir ülkenin maddi ve manevi ortak değerler silsilesinin ayırt edici, tescilli temel özellikleridir kültür.

Bizim söz konusu ettiğimiz şehir ise Malatya ve sahipsiz kalmış kültürü.

En başta bilinmesi gereken yegâne husus, kültürleri yaşatan ve yansıtan insan unsurudur.

Türkiyemiz, dünyaya egemen güçler tarafından yüzyıllardır içi, dışı karıştırılan bir ülke olmaktan bir türlü kurtulamadı.

Bu durum şehirlerimizin bütün insicamını etkiledi.

Şehirlerimizin yöneticileri ise şehirlerin fiziki eksik ve gedikleriyle ilgilendikleri oranda sosyal doku ve kültürel değerleriyle ilgilenmeyi göz ardı ettiler. Kültür diye bir dert ve tasaları olmadı. Hatta kültürel faaliyetleri "israf" babından küçümsediler.

Malatya, kültürünü özümsemiş nitelikli insan zenginliğini dışarıya göç şeklinde gönderirken, dışarıdan da Malatya kültüründen bihaber ve verdiği göçten kat kat fazlasıyla niteliksiz göçe maruz kalmıştır.

'Analı Kızlı' Diyenlerin Ağzına Acı Biber

Geçenlerde bir haber sitesinde Malatya Mutfağı bilmemne şehrindeki şenlikte tanıtıldı, başlıklı bir haber okudum.

Haber ilgimi çekti ve bakma ihtiyacı hissettim.

Bakmaz olaydım. Haberde sayısız yemek ve çeşni çeşidiyle zengin Malatya Mutfağı, basmakalıp üç-dört genel geçer yemekle sözde Malatya Mutfağı bilmemne şehrinde tanıtılmış mış.

İçimden "sabah akşam, fasıla vermeksizin sevsinler sizin o tanıtımınızı" diyerek kalayı bastım tanıtımcılara. Ayrıca haberi yazan muhabir ve haber sitesi de basılan kalaydan nasiplerine düşen paylarını aldılar; çünkü, onlar da böyle cahilane haberi  değerlendirdikleri için!...

Tüm samimiyetimle söylüyorum, şu bizim asil "Tiritli Nohutlu Dolma Köftesi"nin adının Analı Kızlı şeklinde isimlendirilmesi resmen çıldırtıyor insanı.

Malatya'nın Kültürü de Sahipsiz!..

Malatya Mutfağı adına araştırmaları ve hazırladığı Malatya Yemeklerini içeren kaynak kitaplarıyla mutfak kültürümüzün yaşamasına büyük hizmetlerde bulunan Malatya Valiliği Basın Müdürü Sayın Halil İbrahim Kılıç'la yaptığımız bir sohbet sırasında "Tiritli Nohutlu Dolma Köftemize 'Analı Kızlı' diyenlerin ağzına acı biber süreceğim" diyerek tepkisini dile getirmişti.

Sadece örnek vermiş olduğum haber sitesi ve muhabir de değil bu kültürel cehaleti sergileyen fukaralar, koca koca laflar eden, gurme ayaklarıyla yemek yarışmaları seçici heyetinde yer alan, hesapta Malatya Mutfağına vukufiyetini iddia eden sözde kültür adamları da bu asil "Tiritli Nohutlu Dolma Köfte"mize Analı Kızlı adını hiç itirazsız uygun görmektedir.

Değerli okurlar, benim aslında demek istediğim şu, Malatya asli kimliğini, kültürünü yitireli yıllar oldu, artık geçmiş olsun safhasını yaşıyoruz.

Diş Hediği'nden kim ne anar, Tohinik de ne olaki? Kesmece, Cennet Çamuru, Hıbılik, Hedik Kaynatma, Değirmene Kalkma, Bahçe Sulama Sırası, Saka, Dutların Silkim Dönemi, Pestil Serimi, Tandır Örtmesi, Eyvan, Musandere, Kış Damı, Hızna, Pelverde, Pöt Pöt Pötücek, Pötüceke Ne Gerek? Allah Bir Yağmur, Davin, Yemişen, Pepe Kuşu, Yemlik, Develeme, Sulu Değnek... Daha sayısız özgün örnekler...

Malatya'nın Kültür Müdürlükleri arasında buna üniversitelerimiz de dahil, ne bir koordinasyon ne de herhangi bir canlılık emaresi mevcut. Çalışanların tamamı "salla başını, al maaşını" modunda sabah 09.00' akşam 17.00' arasında masabaşında internette sörf dolaşımı...

Şehrimizin kültürel gelişimi adına kamuoyuna yansıyan hiçbir faaliyetleri yok denebilir. Eğer varsa da kapalı devre kendi aralarında adeta dışa kapalı, kendilerinin hazırladıkları yasak savma kabilinden basın bültenleriyle geçiştirme haberleri. Hoş muhterem basınımız da bu durumdan şikayetçi değil, basın da bülten haberciliğinden oldukça memnun.

Yazarın Diğer Yazıları