Değerli okurlar,
Yaklaşık yüz yıldır Ortadoğu diye tabir edilen bölgede Yahudi Siyonist Örgüt, Filistin başta olmak üzere bölge devletlerinin çıban başı olmaya devam ediyor. Abartısız, hilafsız gün geçmiyor ki bir yere kudurmuş köpek gibi saldırmasın.
İlk yapılanma Siyonist Örgüt Yafa'da 1908 yılında "Filistin Bürosu" nu kurdu ve Filistin'de sistematik Yahudi yerleşim politikası benimsendi. O gün bu gündür aynı politika aynen artan bir hızla uygulanmaya devam etmekte. Yahudilere Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri açılmakta ve Filistinlilerin evleri işgal edilerek Yahudilere mesken yapılmaktadır.
Zaman içerisinde İngilizlerin yönetiminde olan Filistin'de 14 Mayıs 1948'de Yahudi Ajansı başkanı David Ben-Gurion, oldu- bittiye getirerek sun'i biçimde sözde İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti ve ABD Başkanı Harry S. Truman'da aynı gün yeni oluşumu tanıdı.
Dünyanın her yerine dağılmış ve parayı ilah edinmiş zengin Yahudiler İsrail oluşumunu sevinçle karşılayarak faizden elde ettikleri gelirlerini İsrail'in silahlanma ve kalkınmasına akıtmışlardır.
"Yahudiler faiz yasağını sadece kendi aralarında uygulamış, yabancılardan faiz almakta bir sakınca görmemişlerdir (Tesniye, 23/19-20). Onların bu davranışı, faizin dünyada bugüne kadar devam edip yaygınlaşmasının ve onu hafife alıp meşrulaştırmaya gayret etmenin önemli bir sebebini teşkil etmiştir." (https://islamansiklopedisi.org.tr/faiz)
Yahudilerin kendilerinin dışındaki insanlara uygulanmasında faizi meşru gören bu yaklaşımları dünyanın ekonomik anlamda barış ve huzur içinde yaşanabilir bir yer olması düşüncelerini ifsad etmiştir. Bu tutumları nedeniyle Kur'an'ın Yahudiler için kullandığı "Yeryüzünün Bozguncuları" tanımlamasını Yahudiler karakterleri icabınca ispat etmişlerdir.
Yahudi İsrail Terör Örgütü kurulduğu günden bu yana barbar saldırganlığını artan bir ivmeyle sürdürerek 1948 yılından beri bir avuç toprakta başlayan yerleşimlerini şimdilerde neredeyse 50 kat arttırarak adeta Filistin'i gasp ettiği sözde kendi toprakları içerisinde hapsetmiştir. Filistinlilere kala kala Gazze Şeridi ve Batı Şeria kalmıştır.
Trump'ın Skandal Barışı!
Nasıl da inandırıcı bir senaryoyla sahnelendi inanamıyorum. Çağımızın ilizyonu bu olsa gerek.
Trump kuklası önce İsrail efendisinin meclisine koşarak gitti. Netanyahu komutanına selamını çaktı ve şükran duyguları içerisinde Gazze'yi nasıl yerle bir ettiklerini ve Gazzeli yüz bine yakın çocuk, kadın, yaşlı, hasta ayırt etmeden masum insanı nasıl katlettiklerini, yüzbinlerce insanı nasıl sakat bıraktıklarını büyük bir sevinç içerisinde anlattı.
Trump kuklası, Netanyahu'yu coşkuyla tebrik ettiği meclis konuşmasında tam iki buçuk dakika ayakta alkışlandı. İnsanın bu sahneye karşı çüş diyesi geliyor, çüş ki, ne çüşş... Karşınızda Siyonist Yahudi profili.
Sağlanan soykırım başarısında (!) Gazzelilere reva görülen katliamın baş aktörünün de kendisi olduğunu şu sözleriyle kendine övünç payı çıkardı. Netanyahu'ya hitaben: "Sana en gelişmiş silahları gönderdim, sen de çok iyi kullandın, bu başarı bizim"
Şimdi Netanyahu savaş henüz bitmedi diyerek yeni savaş senaryoları tasarlıyor.
Ey kukla Trump, sevsinler senin iyi kullanılmış silahlarla yapılan soykırımı alkışlattıran barış adamlığını.
Beri yanda:
Filistin'i tanıyan Gayri İslami Ülkelerin vicdani tepkileri de mi İslam Ülkelerine ilham olmuyor. Utanç tablosu!...
Ey narkoz hali devam eden İslam Dünyası ne zaman ayılacaksın?
Gazze'de savaş suçu işleyen İsrail Savaş Tazminatı ödemeye mahkûm.
Ey haktan, hukuktan, dinden, imandan, vicdan ve insanlıktan bahseden İslam Ülkeleri!...
Filistinli masum bebeklerin, çocukların, kadınların, hayatları kararan insanların veballeri üzerinizde, bu sorumluluktan kaçamazsınız.
İsrail'i bu tazminatı ödemeye mecbur bırakacak en meşru haklarınızı kullanma vebali ile karşı karşıyasınız.
Ambargoysa ambargo, kuşatmaysa kuşatma, silahsa silah. Sonuç odaklı en meşru yoldan, dişe diş, kana kan…