Değerli okurlar,
Affınıza sığınarak bugün biraz bal etmez arı misali vızıldayan, hep bahane üreten, iş yapmak şöyle dursun habire dert yanan insan tipi, sünepe bir varlığa dikkat çekmek istiyorum.
Ülkemiz her anlamda mümbit memleket.
Ne ararsan ziyadesiyle mevcut.
Düşmanı dersen mebzul miktarda, içerisi dışarısı çıfıt çarşısı, kayım kayım kaynıyor...
Dostu dersen, işte orda dur.
"Ölürüm Türkiyem" türküsünü milyonlarca insanımızla hep beraber aynı anda dünyanın en kalabalık korosu halinde birlikte söyleme becerisi gösterebilmiş ve ölümün üzerine yürümüş yeryüzünde yegâne milletiz.
15 Temmuz Hain Darbe Kalkışmasına karşı koyduğumuz şanlı direnişimiz, insanlık tarihine bizim imzamızla yazıldı.
Hamaset değil, bittecrübe sabit.
O halde: Düşmanı tanıyor veya sezebiliyorsun...
Dost ise zor zamanda belli oluyor; bir başka deyişle dost, öyle ulu orta kendini göstermeye tenezzül etmiyor.
"Cumhuriyet Tarihimiz" boyunca çok partili dönem içerisinde en uzun kesintisiz AK Parti hükümetlerince yönetiliyor ülkemiz.
İktidar olmak demek bir anlamda da aşınmak demektir. Çünkü, icra makamı sanıldığı gibi kolay şey değil, her dediğin şıp diye olmuyor, birçok bileşeni yada yapı elemanlarını bir araya getirip inşa etme ustalığı gerektiriyor... Sabır, sebat, kararlılık ve güç gerektiriyor.
Doğrusu, AK Parti hükümetleri inkarı mümkün olmayacak sayısız alanda büyük işler yaptılar.
Başta savunma sanayi olmak üzere, sağlık, ulaşım ve altyapı hizmetlerinde belli bir düzeyi yakaladık diyebilirim. Yeterli mi, asla değil... Sayısız sorunlarımız dağlar gibi. Gelir dağılımının adaletsizliği, işsizlik, kalkınma ve refahtan faydalanamama...
Bir tek insanın çabasıyla erişilen seviyede tutunabilmek nereye kadar mümkün? Mümkün olmadığını toplumun memnuniyetsizliğinden anlıyoruz.
Bu durum daha fazla sürdürülebilir mi, zannetmiyorum. İş üretmek, proje geliştirmek vaatleriyle iş başına getirilen birinin sünepe bir halde iş bilmezliği toplumun gözünden kaçmıyor. Kim ne derse desin, halkın feraseti her şeyi inceden inceye değerlendiriyor.
Yerel medyamız da maalesef taraflı olmakla malül bir halde. Miskin bir zat-ı muhteşemin incir çekirdeğini doldurmayacak haberlerini sitesinde yayınlayan ‘mavi boncukçu’ haber sitelerine yorumlarıyla görüşlerini yazan okuyucular, gerekli eleştiri ve tepkilerini dile getiriyorlar. Yani kül yutmadıklarını gösteriyorlar.
Ahmak siyasetçimiz ise otuz iki dişini göstererek habire poz veriyor objektiflere…
Savunma sanayinde sağlanan başarı hikâyeleri yerel yöneticiler ve milletvekilleri için yeterli geliyordu. Fazlasına ne gerek vardı!...
Onlar için önemli olan şahsi konumlarını güçlendirmek veya muhafaza etmekti.
Nitekim aynen dediğim gibi tıkır tıkır işledi şahsi hedeflerine yönelik planları...
Tekrar tekrar milletvekilliği, tekrar tekrar il yönetiminden milletvekilliği... Çantada keklikti milletin oyu; öyle mi?
Milletin, hükümetin uluslararası politikalarına gösterdiği teveccühün rüzgarıyla yelkenini şişiren yerel siyasiler kendilerini bulunmaz Bursa kumaşı zannettiler!...
Teveccühün zat-ı şahanelerine olduğu zehabına kapıldı zavallılar.
Millet artık memnuniyetsizliğini her vesileyle ortaya koyuyor. Bu durumu halk katında her gün müşahade etmekteyiz. Hiç endişeniz olmasın...
Enaniyetleri tavan yapmış megalomanlar olanı biteni göremeyebilirler, normaldir, çünkü gözlerini sonsuzluğa dikmişler...
Asıl beni endişelendiren durum, sünepe üretme çiftliğine dönüşen siyasi yapının gelmiş olduğu sosyolojik katmanın trajik evrimi...
Yani, muhafazakâr açgözlülük ve görgüsüzlüktür.