Değerli okurlar,
Öyle günlerden geçiyoruz ki, parmak uçlarına basarak yürümeliyiz sessizce... Dikkat çekmeden!
Fincancı katırlarını ürkütmemek gerekir. Zira fincanlar ziyan olur, zararımız katlandıkça katlanır.
Katırlarsa zaten katırdır, katır bu, ne fincan dinler ne hatır.
Her durum ve şartta müşahhas olaylar ve kişiler üzerine düşünce beyan etmektense, bazı hallerde soyut kavramların yardımıyla somut gerçeklere gönderme yapmak ilgili katlarda daha etkili olabilir diye düşünüyorum; hem oldukça da keyifli olur kanaatindeyim.
Dünyada, ülkemizde ve şehrimizde yaşadığımız günlerin içinden çıkılmaz karmaşıklığı ve çalacak kapı bulamamanın çaresizliği karşısında ellerimiz böğrümüzde öylece donakalıyoruz. Sıradan bir vatandaş olarak soruyorum: reva mı bu yaşadıklarımız?
Alegori ise alegori, mecaz ise mecaz, hiciv ise hiciv her ne halse, vaziyet iç karartıcı, o halde işi makaraya sarmakta beis olmasa gerek...
Pişkinliğe vurarak, vaziyetin vehametine zaman zaman gülmek, zaman zaman ağlamak, zaman zaman da çekeceğimiz varmış diyerek arızayı kendimizde aramak ruhumuza iyi gelir diye düşünüyorum.
Fincancı katırlarını ürkütmemek gerekir. Zira fincanlar ziyan olur.
-------------------------------------------------------
Arıları bilirsiniz çeşit çeşit arılar vardır.
Kimi arılar vardır sessiz sedasız, bağırtısız, çağırtısız bağda, bahçede, kırlarda, dağlarda rengârenk çiçeklerden ballar yapar, tüm insanlığa şifa, lezzet ve tüm canlılara hayatın sürdürülebilirliğini bahşederler.
Kimi arılar da vardır ki, etrafımızda vızz vızz dolanırlar, işleri güçleri görünür olmak ve üzerimizde korku egemenliği kurmaktır.
Bunları parlak sarı siyah rengiyle ve fasılasız vızıltısıyla tanırız. Tıpkı siyasetçiler gibi.
Avluda, bağda, bahçede günün hangi saatinde olursa olsun bir sofra kurmuşsak eğer soframızın davetsiz misafiri olur bu bal yapmaz sokak serserisi asalak arılar. Hemen hemen tüm nimetlerin üzerine konarak soframıza musallat olurlar.
Aynı familyanın ağırbaşlı asil bal arıları çiçekli bahçelerde sefa sürerken, bal yapmaz serseri ruhlu asalak arılar, azarlanmaktan adeta zevk alırcasına kovuldukça daha bir inatla sırnaşıklaşır saldırganlaşırlar.
Bal yapmaz serseri ruhlu asalak arılar, kovuldukça daha bir inatla sırnaşıklaşır saldırganlaşırlar.
-----------------------------------------
Bal arıları çok çalışkan muhteşem canlılardır. Arılara "çalışkan" sıfatını biz insanlar takmışız, onlar doğası üzere yaşarlar.
Bal arısı denince ilk akla gelen ürettiği doğrudan yenilebilen baldır. O bal ki, milyonlarca çiçeğin özünden toplanan, eşi benzeri olmayan, tadı ve lezzetiyle hem sağlık hem şifa kaynağı olan nadide bir iksirdir.
Arı demek, biricik dünyamızda hayatın mütemadiyen devamlılığını sağlayan canlılık demektir.
Kızdırmadığın sürece saldırgan değillerdir.
Oysa bal yapmaz arılar, her an sizi sokakacakmış gibi teyakkuz halinde tedirginlik yaşatırlar bizlere...
İmdi ey değerli okur, bir de dünyaya ve etrafımıza bu pencereden bakalım.
Dünyada, toplumumuzda, ülkemizde, şehrimizde, ailemizde, çevremizde kim bal arısı, kim bal yapmaz arı işlevini icra ediyor?
Karar sizin.